Iki kere translate English
5,114 parallel translation
- Tabii bir iki kere aletinle oynarken.
Maybe like once or twice. Yeah, once or twice when you was playing with yourself.
Bir bakalım, günde iki kere zeka ilacı I-13'i primatlara enjekte ediyorum.
Oh, well, I've been injecting the primates twice a day with the I-13 intelligence drug.
Bir yada iki kere.
Once or twice.
Az önce, yıllardır karşıma çıkan en büyük müşteriyi, 1188 01 : 15 : 10,960 - - 01 : 15 : 13,839 siz birinin özel mülküne girip şelalesinde yüzmeye çalıştığınız ve benim üstüme kustuğunuz için mi üzgünsünüz, hem de iki kere.
You're sorry that I just lost my biggest client in years because you guys decided to wander off and trespass on someone's private property, swim in their fountain and, oh, yeah, oh, yeah, puke on me, twice!
Hayatımda buraya sadece iki kere indim.
I ain't been down here but twice in my life.
Senin şu baştan savma hazırlanmış videonda Georgie göğsünden iki kere vuruluyordu.
There's your slap-dash video... of Georgie gettin two in the chest.
Günde bir ya da iki kere gelirim.
I could come over maybe once or twice a day.
Ama sen bu hatunu günde iki kere görüyorsun.
And you're seeing this chick twice in one day.
Günde iki kere dişlerini fırçalamışlar mı saçlarını taramışlar mı, buna emin olmak.
Making sure they brush their teeth and their hair twice a day.
Sanırım bu seni şu sahte Orcas olayının ne kadar saçma olduğu konusunda iki kere düşündürür.
So I bet that makes you think twice about how ridiculous you're being with this fake Orcas stuff. Meg...
Ama kalbimi kaptırmadan önce Düşüneceğim iki kere
But I gotta think twice before I give my heart away
Hayatınızı riske atmadan önce iki kere düşünün.
Think twice before you put your lives at risk.
"Evet" se 1 kere, "hayır" sa iki kere vur.
Touch 1 for "yes"... 2 to... "in".
"Aşk kaç şanslı insanın kapısını iki kere çalar ki?"
"How many people are lucky enough to get a second chance at love?"
Bazen gecede iki kere gidiyor.
You know, sometimes he goes to two a night.
Ve ben iki kere değilim Senin gibi adam
And I'm twice man like you
Lazımlığını iki kere inceledim ama bana mısın demiyor.
I examined his chamber pot twice, but it remains a mystery.
Böyle bir ismi vardı çünkü her şeyi iki kere söylerdi.
He got that name because he said everything twice.
Elli dakikadan günde iki kere desek yüz dakika eder.
50 minutes twice a day, 100 minutes.
- Yerinizde olsam bunu iki kere düşünürdüm.
I'd think twice about that if I were you.
Dediğim gibi tüm kapıları ve pencereleri iki kere kontrol ettin mi?
Daddy, have you double checked all the doors and windows like I asked?
Nicky, iki kere kendim kontrol ettim.
Nicky, I double-check'em myself.
- Biraz karting yapmış, bizim bekleyen listemizde iki kere.
He karting. E has two preset here.
Ama haftada iki kere burada kimya laboratuvarı dersim var.
But I have a chemistry lab here, twice a week. - Oh.
Bir dahaki sefere masum bir kadını huzursuz ederken iki kere düşün.
Next time, think twice before preying on innocent women.
Sen aynı kişiyle iki kere yattın. Yani aslında... elmalar elmalara...
You were with one person twice, so, in effect...
O zaman, iki kere hoş geldiniz.
- Oh, well, double welcome, then.
Ben de kurbanın bir ya da iki kere dudaklarının kenarındaki şarabı silmek için mendilini kullandığını düşündüm.
Therefore, I reasoned that he must have used the handkerchief to wipe off the wine from his lips at least once or twice.
Adamı iki kere vurmaya çalışmışlar.
Twice they have tried to shoot him.
Günde iki kere...
Twice in one day...
İki kere yanlış tahmin edip kartın cebinde olduğunu söyleyecek.
He's gonna guess wrong twice and then tell you the card's in your pocket.
- İki kere.
Twice.
Ben şahsen en az günde iki kere asılırım. - Vay canına!
I myself, I jerk off at least..
Bu kıyafetleri ancak üç kere giydim... İki kere tören yürüyüşünde, bir kez de... Geyikler Locasına sızmış ve onların bütün ağaçlarını tuvalet kağıdıyla kaplamıştık.
I've put on the robes three times... mice for parades and once... when we... we snuck over to the Moose Lodge, draped their trees with toilet tissue.
İki kere suratına ateş ettim.
I shot him in the face, twice.
"Mutluluğun Einstein'ı." İki kere okudum.
"The Einstein of happiness". I've read it twice.
İki kere.
Twice.
İki kere, üniversitedeyken.
Twice, in college. It wasn't pretty.
İki kere aradım.
Oday, I called twice.
İki kere mi asacaklar bizi?
Execute us twice?
İki bin kere yirmi...
2,000 times 20 is...
- O kaseti iki milyon kere izledik.
We've seen that footage, like, two million times.
- İki kere söylemene gerek yok.
You don't have to ask me twice.
- İki kere söyledim ya.
I said it twice.
Bir kere içmeye başladığımda bir ya da iki kadehten sonra durmamın imkansız olduğunu fark ettim.
I found it almost impossible once I started, to stop after one or two.
İki tam saatlik özgürlük. 8 : 30'dan 10 : 30'a, hafta bir kere.
Two whole hours of freedom, 8 : 30 to 10 : 30, once a week.
- İki kere sordurma bana.
- Don't have me ask twice.
- Bin kere, belki en az iki bin kere.
- A thousand, maybe two thousand.
İki kere becerdi onu.
She fucked her twice.
Vardığımızda iki buçuk kere çaldırırız.
We'll give you two and half rings when we reach.
İki kere görüştük.
We've been on two dates.
kereste 17
iki kez 99
iki kart 16
iki katı 19
iki kız 24
iki kahve 37
iki kelime 23
iki kişilik 21
iki kişi 60
iki katı ya da hiç 16
iki kez 99
iki kart 16
iki katı 19
iki kız 24
iki kahve 37
iki kelime 23
iki kişilik 21
iki kişi 60
iki katı ya da hiç 16