Ilgili translate English
105,017 parallel translation
Kastettiğim, hala doğru şeyi yapmayla ilgili takıntıların var.
I mean, you're still obsessed with doing the right thing.
Sarah ile ilgili değil tamam mı?
It's not about Sarah, all right?
Anomalliyle ilgili başka bilgi var mı?
Any more information about that anomaly?
- Dwarf Star Teknoloji ile ilgili edindiğimiz bir ipucunu araştırıyoruz.
- We're investigating a tip we received regarding Dwarf Star Technologies.
Komutan, bizimle ilgili planlarınız nedir?
Commander, what are you planning on doing with us?
Taklitlerle ilgili başka bir liste buldum, bir önceki seri, bir kaç düzine kadar.
I found another list of simulants, an earlier batch, a couple dozen.
Benimle ilgili bir sorun var, değil mi?
It's because there's something wrong with me, isn't it?
Eğer sen bizi Azgeda'nın gelmesiyle ilgili uyarmasaydın şuanda savaştaydık.
Without you getting here to warn us Azgeda was coming, we'd be at war.
Araziyle ilgili bilgi almak istiyorsanız, diğer çocuğum Estrella'yla konuşmalısınız.
Pardon me. If you want to know about the grounds, you should talk to my other child, Estrella.
Belki de bronzlaşabilen vampirlerle ilgili bir şeyler bulabiliriz.
Maybe we can find some precedents on vampires that can tan.
Evet! Çünkü elinde bir hayatın var ve bununla ilgili bir şey yapmıyorsun.
Yeah, because you have all of this life and you don't do anything with it.
Bununla ilgili tek sorun kömürü ve sıcaklığı kontrol edememek. Eğer ateş sönerse hapı yutuyorsunuz.
The only problem with it is, that you can't really regulate the coal and the heat, so when it goes out, you're fucked.
Teksas'la ilgili bunun gibi bir sürü pastoral, romantik şey var.
You know, all of those idyllic romantic Texas things and there is a lot of that!
Buradaki esas kişi benim, kardeşlerimi organize ediyorum ve işlerin nasıl yapılacağıyla ilgili fikirler aklıma gelince birilerine "Sen şunu yap" diyorum.
I am the main person here, organizing my siblings, and things come to my mind, on how to do things, telling someone, "you, you do this!"
Kumarbaz Foley. - Uzun bir süredir onunla ilgili herhangi bir haber duymamıştım.
[Bryan] You said you worked underground, building the Second Avenue Subway.
İlçeden satın aldığım tahvillerle ilgili bazı sorunlar yaşıyorum.
You pulled this out of the fucking fire, boss.
Mafee'yle ilgili hislerin yararlı oluyor mu?
Are your feelings about Mafee helpful?
Seçimler fikirlerle ilgili değildir.
Elections aren't about ideas. Elections are about candidates.
Sonraki hamlelerimizle ilgili her hikayede dikkat edilmesi gereken bir yön belirliyorum.
I'm setting a course that needs to be acknowledged in all future stories about wherever we go next.
Otomobille ilgili değil bu.
It's not an auto play.
Kimse öldürmekle ilgili bir şey söylemedi, tamam mı?
Nobody said anything about killing, okay?
- Sana sorduğumuzda kampla ilgili... pek bilgin yok gibiydi, demek istiyor.
What? I think he means you really didn't Seem to know much about their camp when we asked.
Tabi kızla ilgili bir sorun yoksa sisin dokunmayacağı bir kız değilse.
Unless there's something wrong with the girl, unless it's the girl that the mist wouldn't touch.
Onunla ilgili sorunu yoktu.
She was okay with that.
Çiftçinin kızı fıkrasını duymuş muydun? New York'tan gelen imha uzmanı ile ilgili olan?
Did you ever hear the farmer's daughter's joke about the exterminator from New York City?
Eğer oyun ile ilgili bir ürünle gelirsek,
If we came op with a game-changing product,
Kurbanla bağlantılı olduğum iddianızla ilgili çok spesifik fikirleriniz var.
You have very specific ideas regarding my alleged connection to the victim.
Müvekkilimin Roxanne Greer davasıyla ilgili bilgisi var ama bilmece soracağız.
- Shut your mouth. My client has information in the Roxanne Greer case, but we have a conundrum.
Spotsylvania'da tanıştığımızda Augustus Underwood'un ölümüyle ilgili o kadar çok detayı nereden bildin? Mesela tam olarak öldüğü yeri?
When we met in Spotsylvania, how did you know... so many specific things about Augustus, uh... about Augustus Underwood's death?
Bunun benimle ilgili olduğu belli.
I mean, clearly, this is about me. - Mmm-hmm.
Bu da annemle ilgili.
- Uh, this is my mother.
Augustus Underwood'la ilgili tek bir gerçeği öğrendim.
I did learn one true thing about Augustus Underwood.
Buraya gelip de Underwood ve yandaşlarıyla ilgili yalan iddialarda
You're not the first person to come here making false claims
Lyndon B. Johnson'la ilgili sevdiğim bir hikâye var.
There's a story that I love about LBJ.
Francis'in geçmişiyle ilgili endişelerinizi anlıyorum. Gerçekten.
Listen, I understand your concerns about Francis'record.
Henüz değil ama kızla ilgili bilgi masasında duruyor.
Not yet. But the information about her is on the top of his desk.
Peşime düşmeye devam ederlerse Underwood'larla ilgili bilgi sızdırırım.
If they keep coming after me, I will start leaking things about the Underwoods.
Bağlılığınla ilgili bir sorun mu var?
Is there some issue with your commitment?
Sadakatinle ilgili?
Your loyalty?
Reggie ırkçılıkla ilgili kavgaya giriyor.
Reggie getting in a fight about racism. - I'm shocked.
Çarkçılarla ilgili bir şey bu, çok kendini beğenmişler.
That's the thing about mechs, they're so self-important. Mechs?
Olamaz, Banneker ile ilgili var olan her şeyi okudum.
No, I've read everything there is to read on Banneker.
Bana bunun içeriden bilgiye dayalı ticaretle mi yoksa yabancı hesaplarla mı ilgili olduğunu söyler misiniz? Ya da sonunda cesetleri gömdüğüm...? ... mezarları buldunuz?
Will you tell me, is this about the insider trading or the offshore accounts maybe, or did you finally find the ditch where all the... the bodies are buried?
- Dul kadınları güçlendirmekle ilgili diye düşünüyordum.
I thought The Widow was about empowering women.
Size petrolümle ilgili bir teklifte bulunmak isterim.
I want to offer you a deal on my oil.
Atalarımın inşasına yardım ettikleri bir yaşam biçimiyle ilgili.
It's about a way of life. One that my ancestors helped build.
Bunula ilgili bir sorunun varsa bana söyle.
You got a problem with that, you take it up with me.
Monty, Elias Stavros'la ilgili ne buldun?
Monty, what have you been able to dig up on Mr. Elias Stavros?
Stavros'ların restoranının mülkiyetiyle ilgili davalar.
Multiple lawsuits over the ownership of the Stavros'restaurant.
Restoranla ilgili aptalca bir anlaşmazlık yüzünden yıllarca kardeşimle konuşmadım.
I didn't speak to my brother for years because of a stupid disagreement over our restaurant.
İlgili ve kendini adamış tıp uzmanlarından oluşan ekiplerimiz sizlere hizmet etmek için hevesli ve hazır durumdalar.
And at our Freedom Centers, teams of caring and committed medical professionals are ready and eager to serve you.