Imbecile translate English
785 parallel translation
"Embesil!"
"Imbecile!"
Belki embesilin teki olduğum için seviyorsundur beni.
Maybe you love me because I'm an imbecile.
Şu saçmalığa bir son ver, budala!
Stop this nonsense, you imbecile.
Evet, ben bir budalayım.
Yes, I'm an imbecile.
Mabel, bu adam ya dünyanın en aptal gerizekalısı ya da yaşayan en müthiş şey.
Mabel, that guy's either the dumbest imbecile in the world or the grandest thing alive.
Geri zekâlı.
You imbecile!
Embesil bir kambur, kanunları ele geçiriyor ve Kral da bunu uygun buluyor.
An imbecile hunchback takes the law into his own hands and the king approves of it.
Spears seninle tam bir embesil gibi konuşuyor.
An imbecile like Spears talking to you in that manner.
Seni gidi geri zekali!
You... you imbecile!
- Aptal numarası yapma!
- Don't be an imbecile!
Ve sen de bir aptalsın.
And you're an imbecile.
Bu kamarot embesilin teki.
This steward is an imbecile.
Asabi embesiller tarafından, benim hakkımda söylenen şeylere kandınız diye, değişecek değilim!
And I won't change just because some nervous imbecile complained!
- Hiç kötü söz ~
I would not speak - enough! Hold your tongue, imbecile.
Bu embesil sizin büyük bir hayranınız.
This imbecile is a great admirer of yours.
- Embesil!
- Imbecile!
Tekrar söylüyorum ben çocuk da değilim embesil de değilim.
I say again, I am neither a child nor an imbecile.
Rezil, geri zekalı biri gibi.
A scoundrel, an imbecile.
Aynı şekilde evlenecek kadar embesil olan başka bir baş balerin de.
Nor with any prima ballerina imbecile enough to get married.
Artık eminim ki o tam bir budala.
Now I know he's a complete imbecile.
O kadar da budala değil.
He's not such an imbecile as all that.
Doğru yargıç ve embesil bir jüriyle bir tanesini tutturabilirsin.
You might make one of them stand up if you get an imbecile jury and the right judge.
Sen salaksın.
You're an imbecile.
Sorumsuz bir aptal değilsiniz.
Sir, you don't look like an irresponsible imbecile.
Embesil!
Imbecile!
- Aptal.
Imbecile.
Ah, titrek embesil seni...
Why, you doddering imbecile, I...
Bir geri zekalı.
Some imbecile.
Yolu kesen embesil kim?
Who is the imbecile that is blocking the road?
Bu savaşı sadece bir embesil kazanabilirdi.
Only an imbecile could win this war.
Ne çeşit bir embesilsin sen?
What kind of imbecile are you?
Budala.
Imbecile.
O'Brien, embesil olma!
O'Brien, don't be an imbecile!
- Öldür onu, salak herif!
- Kill him, you imbecile!
Gazla anlamına geliyor, seni embesil, hepsi bu.
It means step on it, you imbecile, that's what.
- Geri zekalı.
- Imbecile.
Seni budala!
Why, you imbecile!
- Sevgili Kont, embesilliğin ispatı kadar hiçbir şey beni mutlu edemez.
- My dear Count. Nothing would give me greater satisfaction than to be proven an imbecile.
Savcılıktan gelen bu embesil onu görmek istiyor.
This imbecile from the D.A.'s office wants to see him.
Yine şu embesil, Houghton.
It's that imbecile, Houghton, again.
Aptal!
Imbecile.
Aptalsam, yaşlı bir budalaysam, yolunan horozsam ne olmuş?
I may be the fool, the old imbecile, the one who foots the bill. So what?
Geri zekalı.
Imbecile!
Yaşamımız bu embesilin yapacağı 1800 kilometreye bağlı olacak.
Nor can you! The deal of our lives depends on that imbecile.
Yukarıya nişan al, geri zekâlı.
Aim high, imbecile!
Etrafın embesillerle dolu olunca n'aparsın.
Everyone you meet is an imbecile.
- Bir embesil.
- An imbecile.
Geri zekâlı!
Imbecile.
Embesil!
Imbecile.
Bütün dünyaya nerede olduğumuzu duyur embesil.
Tell the world where we are, imbecile.
- Beceriksiz!
- Imbecile!