Injected translate English
943 parallel translation
Eğer Andlara gidip, oradaki volkanik taşları ve tabii ki kabuğun derinliklerinde volkanların altına zerk olmuş derin plütonik kayaçlara baksanız bulacağınız üç mineral bunlardır.
If you go to the Andes and look at the volcanic rocks of the Andes and indeed the plutonic deep rocks injected under the volcanoes in the deep crust, these are the three minerals that you will find.
Kuyruğu, altıncı eklemde ; sivri bir iğneden enjekte edilen zehirin bulunduğu kesede, biter.
Its tail ends in a sixth joint, a sac from which poison is injected by barbed sting.
ÖIdüler çünkü damarlarına goril kanı enjekte edilmişti.
They died because a gorilla's blood was injected into their veins.
Bir ay boyunca her gün, bundan ufak bir dozu kolumdan enjekte ettim.
A little of this injected under the skin of the arm every day for a month.
Derinin altına enjekte edildi,... ve köpeği bembeyaz etti, sanki mermerden bir heykel gibi.
It was injected under the skin, and it turned the dog dead white, like a marble statue.
Sadece kendisinin bildiği maddelerle karıştırıIınca, kana enjekte edildiğinde, vücudunu şeffaf hale getiren bir şey buldu.
Combined with other ingredients, known only to himself, it made the body transparent when injected into the bloodstream.
- Ne tür zehir kullanılmış?
- What poison was injected?
Adrenalin iğnesi yaptım ve Hemşire Woods son çare olarak koramin verdi.
I injected adrenaline, and Nurse Woods gave Coramine as a last resort.
Bu sabah yavru bir fareye enjekte etmiştik.
We injected a baby rat this morning.
Sonra bir gün ben kasabadayken o ve Paul kendilerine enjekte etmişler.
Then... one day when I was in town... he and Paul... injected themselves.
Öykümüze iyice dalmanızı önlemek için film akışının çeşitli noktalarına yerleştirilecekler.
They will be injected at various points during our picture to keep you from getting too engrossed in the story.
Sonra da mavi bir sıvıyı kolumun tam şurasına enjekte ettiler.
Then blue ink was injected right here in my arm.
Mavi şeyi bana enjekte eden oydu.
He's the one who injected me with the ink.
Onlara iğneyle morfin verilmiş böylelikle asıldıklarında baygın oluyorlarmış.
They were injected with morphia so they'd be unconscious when hanged.
Serumu o şeye enjekte etmeden önce bir doku yığınından başka bir şey değildi.
But you should know... that before he injected the serum into that, it was but a mass of grafted tissues. Lifeless.
Kana enjekte edilen bu serum, lenfosit dokuları etkiliyor.
This serum, injected into the bloodstream, affects the lymphoid tissues.
yüzde üçlük bir karışım doğrudan müşterinin kanına enjecte edilir, kandaki alyuvarları oksijenle besleyerek temizler, bağışıklık sistemini güçlendirir ve yaşlanma etkilerini terse çevirir. "
a three percent solution is injected directly into a client's vein, bathing the red blood cells in nourishing oxygen, boosting the immune system and reversing the signs of aging. "
İki hastasına çok fazla dozda hidrojen peroksik enjekte etmiş.
He injected a lethal batch of hydrogen peroxide into two of his patients.
Zehir parmağından verilmiş.
Somehow or other the poison was injected into her finger.
- Aşıyı enjekte etti.
- He injected the vaccine.
İneklere ilaç verdim ama Stronsiyum 90 bitti.
I've injected the cattle but we ran short of the Strontium 90.
Seksiliği savaşlara kadar taşıyor, erkekten kadına doğru boşalan sperm gibi ve kadından kendi vücuduna.
Her sexiness brings on wars, like the sperm that is injected by a man Into a woman, and by a woman into her own body.
Dr. McCoy, Harry Mudd'a hasta görünmesi için iğne yaptı.
Dr. McCoy injected something in Harry Mudd to make him look sick.
Kironide direk olarak kanına enjekte edildiği için onda sonuç daha iyi olmalı, üstelik vücudu alışkın.
Since the kironide's broken down and injected directly into his bloodstream, it should work on him as well as us. Better, in fact, because he's acclimated.
Bir tavşana yaptığın serum buna neden olabilir mi?
Could this have been caused by the serum you injected in that one rabbit?
Sonra bu sıvı, bir örümceğe enjekte edilir.
This fluid is then injected into a spider.
Bu da beyin sıvısı enjekte edilmiş örümceğin ağı.
This is a web from a spider injected with the medullar brain fluid.
Kimseye ayrıcalık tanımadan uyguladığımız dostluk politikası ile tüm bölgede yepyeni bir dönem başlamıştır.
By exercising our policy of friendship to all with favouritism towards none, new respect for the entire area has been injected.
1.2 gram eroin enjekte ettim.
I just injected him with 1.2 grams of heroin.
Yüksek dozda morfini, günde iki veya üç kez damardan alıyormuşdu.
High on morphine most of the time. Injected himself two or three times a day.
Bu zalim cadı bize uyuşturucu veriyor, onun talimatlarını yürüten bir de adamı var.
This cruel witch injected us drugs, and she had a man being executed on her orders.
Ona birtakım uyuşturucular vermiş.
She injected her some drugs.
Askerlerimin toplu tecavüzüne uğrayacak... damarına kuduz enjekte edilecek... ve ait olduğun yere, Ölüşehir sokaklarına sürüleceksin!
You'll be gang-raped by my soldiers... injected with rabies... and exiled to the streets of Mortville where you belong!
- Kendine kaç ünite gama enjekte ettiğini söylemiştin?
How many units of gamma did you say you injected into yourself?
Sol kalp karıncığına bir tür sıvı enjekte edilmiş. Ölmeden önce çok fazla acı hissetmesine sebep olmuş olmalı. Ki bu muhtemelen birkaç saat sürmüş.
A liquid of some sort was injected into the left ventricle, a poison that must have caused him hideous pain before he died, which probably took several hours.
Şu anda bir beyaz tavşanın yumurtasını görüyorsunuz, buna siyah bir tavşandan alınan kan hücresi enjekte edilecek.
Now you see an egg from a white rabbit ready to be injected with the blood cell from a black rabbit donor.
Enjeksiyon pipeti sayesinde kan hücrelerinden biri çekiliyor ve yumurtaya enjekte ediliyor.
With the injection pipette one of the blood cells is sucked up and then injected into the egg.
Bu saatten sonra da Jackie, Rosalie ve Doyle'un, ya da Ferguson ve Bowers'ın gözleri önündeydi. Bowers ona morfin yaptı ve tüm gece yanında kaldı.
And from then on, Jackie was in view either of Mademoiselle Rosalie and Monsieur Doyle or Monsieur Ferguson and Mademoiselle Bowers, who injected her with morphia and stayed with her in her cabin all night.
Enjekte edilen koruyucu sıvıyla kadavra 5,5 santigrat derece soğuk bir ortamda bekletilir.
With a preservatory fluid injected, the cadaver is then refrigerated in an environment of 42 degrees Fahrenheit.
Zehri enjekte ettikten... 66 saniye sonra panzehiri enjekte ettim.
I administered the antidote about 66 seconds after the venom was injected.
Benzinle çalışan bir intihar makinesiyim!
I'm a fuel-injected suicide machine!
Benzinle çalışan bir intihar makinesi!
I'm a fuel-injected suicide machine.
Boğazına 3cc tribusonol iğnesi yaptım.
I've injected 3ccs of tribusonol into your larynx.
Sizi kaçıranlara uyuşturucu verilmiştir.
Your abductors have been injected with an immobiliser.
Piyasamızın mucizevi gelişimi inşa sektörüne, yeni fikirlere gebe olan, bir heyecan getirmiştir.
The miraculous economic recovery of our social market economy has injected a new enthusiasm, pregnant with new ideas, into the building industry.
Kalp atışına, hastanın boyuna ve iğne yapılan kalça kasının büyüklüğüne göre bu süre 2-3 saniye kadar değişebilir.
The time can vary two or three seconds according to the heart rate, height of the patient and the amount of gluteal muscle into which it was injected.
Bir polen büyüklüğündeki plütonyum parçası bir fareye enjekte edilince kanser oluşuyor.
A pollen-sized grain of plutonium... injected in mice causes cancer.
Ona hap mı yutturdun?
You injected him?
Arterlere hava kabarcığı enjekte edilmişti.
Air bubbles injected into the arteries.
Kimse Rahip Mather'a bir şey enjekte etmedi.
Nobody injected anything into Reverend Mather.
- Whooo-ooo!
It is injected into the arm, and then the Geiger counter will record how long it takes to reach the heart.