Interesting translate English
24,586 parallel translation
Yapma, orta boyutlu bir asteroid yine de ilginç bir keşif.
Come on, a medium-sized asteroid is still an interesting discovery.
Gerçekten ilginç bir şey görmek istiyorsan, sağındaki kapıdan içeri gir.
This thing just... Go through the door on your right, if you want to see something really interesting.
İlginç bir bilgi vereyim. Koç başı, druidler için kuvvetin ve cinsel gücün sembolüdür.
Interesting fact, the ram's head is a Druid symbol of power and virility.
Daha ilginç bir bilgi vereyim. Druidler bizi öldürmeye çalışıyor!
More interesting fact, Druids are trying to kill us.
Çok ilginç, çünkü hareketli cisimler kontrol altına alınınca bunun sorumlusu intikam peşindeki pek çok ruh olabilir.
Interesting because when animate subjects are possessed, the culprits can be any number of vengeful spirits.
Bunu kimin yaptığını kimse bilmiyor ama radyoaktif karbon izotopu milattan önce 150 yılına kadar ulaşıyor.
Nobody knows who made it, but radiocarbon dating puts it back about 150 BC. Okay, but the truly interesting thing...
İki odanın da kendine göre ilginç özellikleri var.
Well, both rooms have a lot of interesting possibilities.
İşin ilginç yanı, bugünlerde Edward Snowden'ın açıklamalarıyla insanlar meta verinin önemini, Ulusal Güvenlik Ajansı'nın bizi takip edebileceğini öğrendi. Ajans, "Sadece meta veri, bir anlamı yok." açıklaması yaptı.
It's interesting because nowadays with the revelations of Edward Snowden, he talked about metadata being very critical in the NSA's ability to track us and surveil us and the NSA says, oh, it's only metadata, it doesn't mean anything.
İnternetin ilginçliği, üzerinde yapabileceklerinizdir.
What's interesting about the internet is what you're gonna build on top of it for you and for me.
İlginç. Ve bunun sonucunda ortaya çıkan dünyada telefona bile ihtiyaç olmaz.
That's interesting, and the world that will emerge as a result, eventually you won't even need phones.
Bence tarihçiler de ilginç bir şey görecek.
Historians I think will also see an interesting thing.
Çok ilginç.
It's very interesting.
Oldukça ilginç.
Pretty interesting.
Doğrulamam biraz sürdü ama ilginç bulabilirsiniz.
Took me a while go corroborate, but you might find it interesting.
Benim hakkımda bulabileceğin ilginç, eğlenceli yada iyi şeylerin daha saf halini May Holmes da bulabilirdin.
So, anything about me that you might find interesting or amusing or good, you'd have found a more pure distillation of that in May Holmes.
Bu ilginç.
That's interesting.
İlginç bir hal almaya başlamadı mı?
Well, isn't this interesting?
Merhaba, çok ilginçti.
Hi. That was interesting.
İlginç bir silah seçimi.
Interesting choice of weapon.
"Kızın Yakışıklı Kahramanı." İlginç.
"Her Handsome Hero." Interesting.
İkiniz ilginç bir ilk gün geçirmişsiniz.
Well, you two have had an interesting first day.
Çok ilginç.
Very interesting.
Bu ilginç.
This is interesting.
Karısı tanıklık sağlamak için yalan söyledi bu da ilginç.
His wife just lied to give him an alibi and that's rather interesting.
Leonard ve Penny'nin Sheldon'ın lakabını bilmesi fakat senin bilmemen ilginç.
It's interesting that Leonard and Penny know about his nickname and you don't.
Hayır, ama ilginç olan bir şey var.
No, but this is interesting.
Özellikle işler ilginçleşmeye başlamışken.
Especially when things are just starting to get interesting.
Bu iş çok ilginçleşti.
This rendition just got hell of a lot more interesting.
Rumence, ilgnç.
Romanian, interesting.
- İlginç olabilecek bir şey buldum.
I found something that might be interesting.
Niye bende bu kadar merak uyandırmıştı hâlâ hiçbir fikrim yok.
What is very interesting my interest now is still a mystery to me.
İşe biraz renk katalım mı dostum?
You care to make this interesting, my friend?
Enteresan bir şey buldum.
I, uh, I found something interesting.
bilgisayarı onun bütün gece çalıştığını onaylıyor fakat ilginç bir şey buldum
Any luck busting Karen's alibi? Well, her work computer confirms she was there the whole night, but I did find something interesting.
Bu çok ilginç işte.
That's pretty damn interesting.
Cüzdanının içinde sıkışmış ilginç bir şey bulduk.
We found something interesting tucked inside his wallet.
Janice bana seninle ilgili ilginç bir şey söyledi.
You know, Janice told me an interesting thing about you.
İlginç bir fikir.
Interesting idea.
Bazen yüksek bir Power düşük bir taneye vurduğunda oldukça ilginç izler ve ezikler bırakırlar.
Sometimes when a higher power hits a lower power, they leave really interesting contusions and marks.
Daha ilginç bir şey çizsem?
Can't I draw something more interesting?
Harrison, beni geri almak istediğin için teşekkür ederim.
Harrison, thank you for being interesting in having me back.
İşler de orada ilginçleşiyor.
And this is where it gets interesting.
Kabul etmeliyim ki bu çok ilginç bir gelişme.
Barely. I got to admit this is an interesting development.
Bu çok ilginç bir yolculuk olacak.
This is going to be an interesting ride.
Bu çok ilginç.
That's so interesting.
İlginçmiş. Tekil olarak ne zaman kullanacaksın?
Interesting, and when would you use the singular?
İlginç bir gece geçirdiğini duydum.
Heard you had an interesting night.
Hem bu zamana kadar tanıdığım en ilginç askerlerden birisin.
Besides, you're the most interesting soldier I've met so far.
İlginç.
Interesting.
Evet, işler birazdan ilginç bir hal alacak.
Yeah, things are about to get very interesting.
684 ) \ fs36 } Ah canım
That's interesting.