Invites translate English
696 parallel translation
Sadece hayaletler arasında popüler olan parlak bir güneş olmak istiyorum ama sana baktığımda kendimi insanları öldüren kara bir güneş gibi hissediyorum.
I only want to remain as a brilliant sun only for those ghosts. When I'm by your side... I feel like I become a sun of misfortune who only invites death to those around me.
KIZ ONU SOSYETEYE GİRİŞ PARTİSİNE DAVET EDER
SHE INVITES HIM TO HER PARTY
'Yönetim Kurulu bu gece sizi baloya davet ediyor.'
'The board of directors invites you to the ball tonight.'
- Evet. Kendini benim evime davet ettiriyor, sonra da beni cinayetle suçluyor.
He invites himself into my home and then he accuses me of murder.
Yere bakış, yan bakış, davetkar bakış, kabullenen bakış.
There's one for the downcast eyes, one for the sidelong glance one that invites, one that consents.
Majesteleri konuyu tartışmak üzere sizi Tomanya'ya davet ediyor.
His Excellency invites you to Tomainia to discuss the matter.
- Hayır, artık beni davet etmiyor.
- No, he never invites me anymore.
"Tanımadığı halde beni yemeğe davet ediyor"
" Invites me to dinner when he doesn't even know me
Paris Üniversitesi Fen Fakültesi sizi Mme. Curie'nin onurlandıracağı, radyum'un keşfinin 25. yılı kutlamalarına davet ediyor.
The Faculty of Science of University of Paris invites you to attend the ceremony honored by the presence of Mme. Curie to commemorate the twenty-fifth anniversary of the discovery of radium.
Katil onu oturması için buyur eder.
The murderer even invites him to sit down.
Geç kaldın, yürü hadi.
The time invites you. Go.
Gidiyorum, bitti bu iş. "Haydi" diyor çanın sesi.
I go and it is done ; the bell invites me.
O davet eder, ben öğretirim.
He invites them, I teach them.
"Kızı yemeğe davet eder."
"And he invites the girl to dinner."
Tabii yanında birkaç uzaylıyla çıka gelmezse,... bu söylentiler gün geçtikçe artacaktır.
Of course, ifhe should turn up a spaceman or two, this network cordially invites them to address us one and all.
Tamamen masum biri davranışlarıyla şüphe uyandırıyorsa suçlu gibi görülebilir.
One may be completely innocent, but if one's accents invites suspicion one might as well be guilty.
- Fakat davet ettiği diğer insanları da düşün.
- But those people she invites.
Evet ama fark etmediğin şey, Forrester'in bu tür davranışları davet ettiğidir.
Yes, but what you don't realize is that Forrester invites that sort of treatment. Puts people's backs up.
N'olmuş, sadece diyorum ki ; onun sizi davet etmesi, başarı ve para demektir.
I'm just saying if he invites you, it means success and money.
Vali onu bir yuvarlak masa toplantısına davet ediyor.
Then the Governor invites him to a roundtable conference.
Dahası, büyük hükümdarımız, kuzeni Vladimir Andrayeviç'i, kendi sofrasına davet ediyor.
Moreover our great sovereign invites his cousin Vladimir Andreyevich to the royal table.
- Dolanıp durmayın, şüphe çekiyorsunuz!
- Stop sneaking around. It invites suspicion.
İstediğini davet edebilir.
She invites who she wants.
Bizi bir partiye davet eden birisi o kadar da fena olamaz.
Anybody who invites us to a party can't be all that bad.
Açık saçık fıkraları yüzünden her yere davet edilir.
- Everyone invites her to hear the dirty things she says.
Arkadaşım bu yolculuğa maalesef sizi de davet etmek zorundayım.. İyi de ya Almanlara yakalanırsak?
If a superior invites you for a ride, my friend, just enjoy it or you'll end up under arrest.
Yüksek sosyeteden kasabadaki bütün serserilere kadar herkesi çağırır.
He invites everybody from high society to every tramp in town.
Ama seni yanına da davet ediyor.
Still, he invites you at his place.
Bütün Yunanistan'ı katılması için davet ettiği bir zafer.
A victory she invites all Greece to join.
Bir daha senden iskambil oynamanı isteyen olursa, Onlara " Üzgünüm.
Anybody invites you to a game of solitaire, you tell'em, " Sorry, buster.
Sıradan formaliteler sonrası, akşam yemeği ve dans beni Bermuda'ya davet ediyor.
After the usual preliminaries - dinner and dancing... - he invites me to Bermuda.
Kolay para, basit kadınlar,.. ... tavuklu sandviç ve havyarlı kanepelerle dolu kumar batakhanelerine davet ediyorlar.
Invites to gambling'dens... full of easy money and fast women... chicken sandwiches and cornets of caviar.
Kumarhanelere davetiyeler falan alıyorsun.
Gettin'invites to gambling clubs and all that.
MARQUIS ROSTELLI 27 EYLÜLDE SARAYINDA VERECEĞİ
MARQUIS ROSTELLI INVITES YOU TO A COSTUME BALL
Arkadaşınız, sizi odasında yemeğe davet ediyor.
Your companion invites you to have supper in his room.
Milda bir kızı kandırıp, evine davet etmiş, görüyor musun?
You see, Milda charms a girl, invites her home and now what?
Delikanlının biri davet etti diye hemen atlamaması gerekirdi.
She shouldn't jump when a boy invites her to visit.
Bir meslektaşım, Professor Zijsma, burada olduğumu duymuş bizi davet ediyor, buradan 50-60 km mesafede geceyi geçirebileceğimiz bir yer.
A colleague of mine, Professor Zijsma, has heard I'm here and invites me to meet him 50 or 60 kilometres from here, where we can stay the night.
Neden bizim gibi fakir insanlari davet ettigini mi?
Oh, you mean you wonder why he invites poor people like us?
Macar yüzücüleri Los Angeles'daki yüzme havuzlarına davet ediyor.
He invites Hungarian swimmers to Los Angeles.
Çek kemancıları da Boston Senfoni Orkestrası'yla çalmaya davet ediyor.
He invites Czech violinists to play with the Boston Symphony.
Bu topluluğu patron Sobei, Minowa'ya her yıl davet ediyor.
This is the troupe Boss Sobei invites to Minowa every year.
- Yasa dışı madenciliğe davetiye olur.
This invites illegal mining operations.
Yetersiz kanıt, her zaman tehlikeye davettir, Kaptan.
Insufficient facts always invites danger, captain.
Kalmamızı isterse gideriz.
If he invites us to stay, then we'll go.
Ayrıca o okulu... hiç sevmiyorum.
And the school... it always invites trouble
Wellington Dükü, sizi hayatınızı kurtarmaya çağırıyor.
His Grace, the Duke of Wellington, invites you to save your lives.
Değerli izleyiciler, rahip Jean Marie'nin o benzersiz dinginliğinin yerini başka türlü bir duyguya bıraktığını görüyoruz. İşte görevini yerine getirmenin verdiği rahatlık ve bu manzara da bizi insanoğlunun kaderinin gizemleri üstüne düşünmeye zorluyor ;
Dear viewers, the reality of father Jean-Marie who experiences the beauty of his task invites us to think about the mystery of life, about love money and the end of our lives.
Cem "Akşam bir yere çıkalım" diyor.
Cem invites us out.
Chanterelle Baronu, soyunun tükenmemesini arzu etmektedir. Bu sebeple, tek mirasçısı olan yeğeninin kendisine en uygun eşi seçebilmesi amacıyla bölgedeki tüm bayanların pazar yerinde toplanmasını istemektedir.
The Baron von Chanterelle does not wish for his lineage to die out and therefore invites all of the region's maidens to gather in the marketplace so that his nephew, the sole heir, may choose a fitting maiden to take as his wife.
Hanımefendi evini görmeniz için sizi içeri davet ediyor.
The lady invites you to see her home.