Ipuçu translate English
8,248 parallel translation
Size söyleyeceğim şey belki de katili bulmak için o gerekli ipucu olabilir.
I'll tell you what I have. A clue that may hold the key to who committed this murder.
O ipucu ne peki?
And that clue would be?
Bir ipucu bulabildin mi, Memur Warburton?
Any leads? Officer Warburton.
Hiçbir ipucu bırakmamaları büyük bir ipucu çünkü bu kadar başarılılarsa...
They haven't left a clue which is a really big clue because if they're this good at anything.
Pentagon gelişmeler hakkında bilgi ver diye tepemde dikiliyor ve elimizdeki nükleer bir felaketi önleyecek tek ipucu da konuşmuyor.
I've got the Pentagon breathing down my neck for updates, and the only lead we got to stop nuclear winter isn't talking.
Şu ana kadarki elimizdeki en iyi ipucu bu.
This is the best lead we have ever had.
- Fakat hiçbir ipucu yok ve değerli eşyaları evinden çalınmış.
- but there is no evidence that valuables were taken from the residence.
Muhtemelen ona sponsoru tarafından takılan lakap bir ipucu içeriyordu.
Perhaps a clue lies in the nickname given to him by his sponsor,
Tüm davayı havaya uçurabilecek bir delil parçasına sahip olduğunu iddia eden bir adamdan ipucu yakaladım yakın zamanda.
I got a lead recently from a guy who claims to have a piece of evidence that could blow this whole case wide open.
Bana herhangi bir ipucu verecek misin?
Can you give me any hints?
Tüm davayı ortadan kaldırabilecek bir delil parçasına sahip olduğunu iddia eden bir adamdan ipucu yakaladım yakın zamanda.
I got a lead recently from a guy who claims to have a piece of evidence that could blow this whole case wide open.
Bir ipucu alabilir miyim?
Can I have a hint?
Efendim, bir ipucu var.
Sir, I've got a lead. His name is Capek.
Belki nereye gittiğine dair bir ipucu bulabiliriz.
Maybe something in there would give us an idea of where she's gone.
Birkaç ipucu üzerinde çalışıyoruz.
We're working on a few leads.
Molk, bir ipucu yakaladık, tamam mı?
Molk, we got a tip, all right?
- İpucu mu? - Finansal hibeler, Ve bunun üzerinden takip ettik.
- F-Financial... financial improprieties, and we followed up on it.
İpucu kimden geldi?
Well, who was the tip from?
İncelediğimiz planlarda herhangi bir ipucu yoktu.
The blueprints we were working off didn't include it.
Burada bu kadar saçmalık var ve nereye saklandığına dair bir ipucu yok.
All this crap and not one clue as to where he's holed up.
Hiç "İpucu" oyunu oynadın mı?
Did you ever play "Clue"?
Her ipucu, her fikir, her fısıltı bana gelecek.
Every lead, every thought, every whisper comes through me.
Sonra olacaklara dair ufacık bir ipucu bırakmak için adam öldürmeye meraklı biri var!
This guy is willing to kill an accomplice just to leave a clue as to what might happen next!
Ellerinde bir ipucu var fakat bizim yok.
They have a lead, we don't.
Anlamak için ufak bir ipucu bile yeter.
To see it, you need only the smallest of clues.
İpucu mu istiyorsun?
You want a tip?
Bu önemli bir ipucu.
That's an important safety tip.
Ayrıca babamın kim olduğuyla ilgili elimdeki tek ipucu bu.
It's also the only clue I have as to who my father is.
- Bir ipucu bulduk ikinci komutan.
We got a lead, X.O.
Sana bir sürü ipucu bırakmıştım.
I left you all the clues.
Cass bir ipucu bulduk.
Hey, Cass, we got a lead.
- Hiç ipucu bırakmadı.
- No clue.
Freeman'da bulduğumuz uyuşturucular diğerlerinde de kullanıldıysa bu bize ipucu olur.
If the opiates we found on Freeman were used on the others, that may give us a lead.
Kaliteli ip hakkındaki ipucu.
That tip about the rope paid dividends.
Bunun son bulmasına yönelik insanlar baskı yapsa da Molly Woods ve gözden düşmüş bir savaş gazisi olan suç ortağı JD Richter'ın nerede olduklarına dair tek bir ipucu yok.
With public pressure mounting to end this lockdown, there is still no word on the whereabouts of former astronaut Molly Woods and her accomplice, disgraced war veteran JD Richter.
Lucy, Julie'nin nerede olabileceğine dair sana bir ipucu verdi mi?
Did Lucy give you any clues to where Julie might be? Ask you for anything
- Başka bir ipucu buldum.
- I've got another lead.
İpucu için teşekkürler.
Appreciate the tip.
Ağaçtaki tüm isimleri ve baş harfleri not al. Bir ipucu bulunca, bunların üzerine gidebiliriz.
Get all the names and the initials and the carvings, so when we get a lead, we can move on it.
Hawkeye, üçüncü sınıftan beri kimseden yardım istemek zorunda kalmamıştım ama M.O.D.O.K.'u alt edeceksek nasıl fırlattığın hakkında ipucu lâzım.
Hawkeye, I haven't had to ask anyone for help since the third grade, but if we're gonna take down M.O.D.O.K., I need tips on how you shoot.
Hey... bu bir ipucu.
Hey. It's a lead.
İpucu vereyim.
Let me give you a hint- -
Sussannah Webber'ın yerine dair hala bir ipucu yok.
Still no leads on Susannah Webber's location.
Bir ipucu mu?
Is it a clue?
İpucu vereyim.
Oh, I'll give you a hint.
Silahın nereden geldiğiyle ilgili bir ipucu yakalamıştık. Satıcıya bahsettiğimiz resimleri gönderdim.
Yeah, we thought we had a lead on where the weapon came from, but I sent the dealer the pictures we talked about.
- İpucu buldun mu?
You call this a tip?
Otopsiden ipucu çıkmadı.
The autopsy gave nothing.
- Elinizde ipucu var mı?
Have you got any leads?
Bize bir ipucu verecek mi bakmam lazım.
I must see if it have some traces.
Bununla alakalı olarak elimizdeki tek ipucu Savunma Bakanı Yardımcısı Kitahara'nın Niihama açıklarında gördüğünü belirttiği menşei bilinmeyen bir gemi.
The only connection to this is... a deserted ship in the memory of Vice-Minister of Defense Kitahara. It's docked at the Newport Pier, and the owner of the ship is unknown.