Ironik translate English
1,797 parallel translation
Resimlerinde büyük ve ironik idi.
The paintings were larger and ironic.
Biraz ironik ama, onların güvenliği pek iyi değil.
Ironically, their security isn't all that good. Raj, your car is blocking me...
Bu ironik tişörtler moda.
These ironic tee shirts are all the rage.
Onun ironik biçimde söylemesini "you go, girl." sevdim.
- I like his idea of ironically saying "you go, girl."
Bazen, kemik çerçeve gözlük takıp Şirinler tişörtü giyen adamlar ironik olur ya hani.
You know, sometimes that guy, with the horn-rimmed glasses and a Smurfs T-shirt, is just being ironic.
İster ironik ister içten olsun, Patrick Swayze ve Demi Moore'un Hayalet'teki sahnesini canlandırmanıza izin vermem.
I will tolerate no reenacting, whether it's ironic or sincere, of the Patrick Swayze-Demi Moore pottery scene in Ghost.
Evet, ironik.
- Yeah, it's ironic.
Evet, çok ironik.
Ha! Yeah, it's ironic.
Ne ironik ama.
How ironic.
- Ben istemiştim, ironik bir parti olacaktı.
Was it your dad? I wanted the clown.
"Minik" ironik anlamda söylenmiş galiba.
Why do I get the feeling "Tiny" is meant to be ironic?
Cinsel geriliminiz ve uyumsuzluğunuz bizi zor durumda bırakıyor, bu yüzden de, ironik olarak ve bunu hep herkesten duyuyorum... Bizim "Friends" olmamamızı engelliyorsunuz.
Your sexual tension, lack of chemistry are putting us on edge, ironically, on every level, you're keeping us from being friends.
- Gerçekten de ironik bir durum.
- Okay, well, look, it's not... - It's ironic.
"Kan yerleştirme" nin biz söyleyince komplo teorisi ama başka bir vak'ada da gerçek görülmesi, biraz ironik değil mi?
Fitting that it should be blood we're talking about, because isn't the stuff supposed to smell kind of irony?
Yok yok, cidden ironik.
No no, it's ironic.
- Ne kadar ironik. Her şey sizin Lonca'nın hesaplarından şüphelenmenizle başlamış.
How very ironic, sir, since this all began with your concerns over Lodge finances.
Sizden gelmesi biraz ironik oldu Ajan Rice.
Oh, that's kind of ironic coming from you, agent rice.
Senin yanında durdu, Walt. Ki bana sorarsan buradaki olay ironik ama bir o kadarda iyidir.
She stood by you, Walt, which, if you ask me, is the ironical silver lining here.
Bu çok ironik.
It's just ironic.
Bu, pek çok şekilde ironik.
That is ironic on so many levels.
Ne kadar ironik... Birini öldürmek için haç kullanıyorum.
Pretty ironic- - a cross being used to kill someone.
İşte bu ironik, değil mi?
That's ironic isn't it.
Kusura bakma geciktim. Ben B.T. Dubbs, 10 dakika içinde ironik kickball ligi maçım için gitmem lazım.
B.T. Dubbs, I gotta leave for my ironic kickball league in about ten.
Ne kadar ironik ki, Juliet sayesinde, bunun için ona teşekkür etmeliyim.
Uh, ironically, it was Juliet who I have to thank for that.
Izzy her zaman Tricia ve babasını bana tercih eder, bu ironik bir durum.
And her father over me, which is ironic. - How so?
"İşin ironik tarafı, bu kozu kullanabileceğiniz yegane zaman, her şeyin topun ağzında olduğu andır."
The irony is that the only time you can afford to play that chip is when everything is on the line.
Evet, ama peşinde olduğu adamlardan biri onun ayağını kaydırmaya karar vermişse, pek de ironik değil.
Yeah, well, not so ironic if one of the guys he's been chasing decided to turn the tables on him.
Ya iğrenç ya da ironik derecede şık bir adı var.
It's either got a gross name or an ironically fancy one, possibly both.
İstediği kadar ironik olsun.
Let's be ironic.
Bize bir gerçeği açık itmeye çalışıyor hükümetlerin bastırmış 20. yüzyılda, gerçekten çok ironik.
Us trying to push open a truth that governments have suppressed in the 20th century, is really very ironic.
Şu anda bulunduğum yerde bunu duymak çok ironik.
That's kind of ironic from where I'm standing.
Çok ironik.
This is so ironic.
İronik.
Ha! The irony!
İronik mi? Özellikle de son dönemde yaşanan tahriş olaylarından sonra.
So ironic, cyril, especially in light of recent...
İronik, değil mi?
Ironic, isn't it?
İronik olmadığı sürece.
Unless it's ironic.
İronik değil mi?
It's ironic, huh?
İronik. Ben de anneme solucan almıştım.
I just bought my mom a can of worms.
İronik.
It's quite ironic.
İronik olan, lstanbul'da zaten yüzyıllardır depremlere direnmiş bir binanın olması.
The irony is Istanbul already has a building that has survived earthquakes for centuries.
İronik.
Ironic.
İronik işte.
It's ironic.
İronik olan deri ceketli adam çok basit.
Which is ironic, because Leather Jacket Man is so simple.
İronik olarak, artık beni... daha sık göreceksin bundan sonra.
You know, ironically I think you're gonna see much more of me from now on.
Ne ironik.
So ironic.
İronik sayılır.
Okay, he's talking nonsense.
"İronik" denir ona.
It's called "ironic."
Olayın ironik kısmı nedir biliyormusunuz?
You know what's ironic?
İronik olan ne biliyor musun?
You know what's ironic?
İronik.
That's ironic.
İronik olan şey, kendi çocuklarının kaçırılması.
Ironic- - his own kids get snatched.