Ispiyoncu translate English
628 parallel translation
Aramızda bir ispiyoncu vardı, şimdi dişsiz kaldı.
We once had a squealer in the gang, but now he ain't got no teeth.
- Pis ispiyoncu!
Dirty spy!
Ben o türden ispiyoncu değilim.
I don't happen to be that kind of rat.
Ama buradaki herkes senin bir ispiyoncu olduğunu sanıyor.
Come on, Pasquale, they all think you spied so you have to understand...
Ben ispiyoncu değilim.
I'm not a rat.
Beni ne zannediyorsun, ispiyoncu mu?
What do you think I am, an informer?
Seni pis ispiyoncu.
You squealer.
Herkes sizin bir ispiyoncu olduğunuzu düşünecek.
All the guys will single you out. For being a snitch.
Lanet olası, Romalı ispiyoncu!
Goddamn Roman bigmouth!
Bakın bayım. Ben ispiyoncu değilim ve kimseyi ispiyonlamam.
Look, mister, I'm no grass and I don't split on anybody.
Ne yani, Benim bir ispiyoncu falan mı olduğumu düşündün?
Well, what did you think I was, a snitch-baby?
O ispiyoncu Silien'i bulmam gerekiyor.
I gotta find that rat Silien.
Hain ispiyoncu!
Ratfink!
Crowley seni ispiyoncu.
Crowley, you fink.
Seni ispiyoncu!
You fink.
Ondan da Virginia'da mahveden ispiyoncu küçük fahişeden de nefret ediyorum.
I hate her and I hate that little snitch of a bitch that ruined you in Virginia.
Ona, ispiyoncu, dolandırıcı, namussuz hayta diyen dostlar.
There was people calling him a fink, a chiseler, a crooked hood.
İspiyoncu! Bay Fanta ispiyoncu!
Mr. Fanta's an informer!
Durma, git söyle, ispiyoncu!
Go on and tell, tattle-tale.
Kapıyı kilitleyecek kadar bile aklınız yok, sen ve o ispiyoncu.
You didn't even have sense enough to lock the door, you and that rat.
Benesch'in yerini bilmiyorum, ayrıca ispiyoncu da değilim!
I know nothing about Benesch and I ain't no stool pigeon!
Hele hele polis kuvvetleri için daha kötü bir gün. Yapabileceğiniz en iyi şey, şans dileyip, bir ispiyoncu çıkması için dua etmek!
And a black, black day for law enforcement when the best thing you can do is to pray for an informer!
"25.000 dolar için ispiyoncu olun."
"Be a fink for $ 25,000."
Ama ispiyoncu değilim.
Not a rat.
- Ben ispiyoncu muyum?
- I ´ M A RAT? - No, sir.
- Hayır hocam. Ahmağı ;, ispiyoncu değilim.
I ´ m a fool, not a rat.
Evet. Ahmağım... Ama ispiyoncu değilim.
Yes, a fool... not a rat.
- Dost meclisindeyiz. Tanrı mı ispiyoncu?
And friends that are listening surely to God.
İspiyoncu boşboğaz!
Hey, blabbermouth.
İspiyoncu işareti.
The mark of the squealer.
- İspiyoncu! - Seni dövdüler sanmıştım!
Spy, spy, spy...
Ne oldu? - O bir ispiyoncu.
What happened?
İspiyoncu mu değil mi?
Did he spy or not?
- İspiyoncu gibi mi görünüyorum?
Do I look like a stoolie to you?
İspiyoncu! - Bana ver şunu.
- Give it to me.
- İspiyoncu? Bir Amerikalı diğerini ele veriyor demek mi istiyorsun?
Are you saying one American would inform on another?
İspiyoncu muydu? - İdam hükmünün, beni konuşturacağını mı umuyorlardı?
Did they hope that the death sentence would make me talk?
İspiyoncu değilim ben!
I'm no stool pigeon!
Romalı ispiyoncu!
Scoundrel, Roman squealer!
İspiyoncu.
Tattletale.
İspiyoncu olduğu ortaya çıktı hala onu savunuyorsun.
Now we found out he's turned canary you gotta stand up for the slob.
İspiyoncu musunuz nesiniz?
What are you anyway, informers?
Bay Fanta ispiyoncu!
Informer!
İspiyoncu!
Informer!
İspiyoncu olmak susatıyor.
Being a fink is thirsty work.
İspiyoncu piçler!
Lousy fink bastard!
İspiyoncu olmadığını biliyorum.
I know you're no stool pigeon.
- İspiyoncu mu?
- Rat?
- İspiyoncu.
- Rat.
İspiyoncu.
- Tattletale.
Yalancı pisliğin biri o. İspiyoncu ve ikimiz de bunun farkındayız.
He's a lying slag, he's a grass, and you know it.