Istemiyorsan translate English
6,369 parallel translation
ölmek istemiyorsan bir daha arabaya bu şekilde binme.
You know, you're gonna buy it, you ever pull a stunt like that again.
tek bir seçeneğin var tabi ellerin kelepçeli çıkmak istemiyorsan?
The only choice you have is do we walk with you in handcuffs?
- Tabii seninle gelmemi istemiyorsan...
Unless you want me to come with you.
Artık para fazla emlak vergileri ödemek istemiyorsanız, var.
There is no more money, unless you want to pay more property taxes.
Eğer hiçbir şeyi halletmek istemiyorsan albüm kaydetmek için iyi bir yer gibi duruyor.
- Mm-hmm. - That sounds like a great place to record an album if you don't want to get anything done.
Atışmamızı istemiyorsan neden meyve alıyorsun?
Why'd you buy fruit if you don't want us to throw it?
İnsanlara hayattan mahrum kalmak istemiyorsanız yanlış nedir?
What's wrong if you don't want to deprive people of life?
Eğer Dünya'daki son geceni Hydra'nın otelinde geçirmek istemiyorsan.
Unless you want to spend your last night on Earth In the hotel HYDRA.
Kollar ve bacaklar aracın içinde olsun, eğer onları kaybetmek istemiyorsan.
Arms and legs inside the vehicle at all times, If you wanna keep them.
Şimdi o dilini gerçekten kaybetmek istemiyorsan sana bir an önce dışarıya, düşman grubunun içine sızmanı ve Henry'yi bulmanı öneririm.
Now unless you really, really have no need for that tongue, I suggest you slither back outside into the hostile current and find Henry.
Bay Bray,.. ... işinizden olmak istemiyorsanız...
Mr. Bray, if you'd like to keep your job...
Tamam, aksiyona girmek istemiyorsan eğer...
Okay, if you don't want in on the action...
Bir suikasta sebep olmak istemiyorsanız bu uçağı başka bir kapıya götürürsünüz.
Well, unless you want an assassination on your hands, you're gonna move that plane to another gate.
Bak, birleşmek istemiyorsan yapma o halde.
Look. If you don't want to merge, then don't.
Anlatmak istemiyorsan benim için sorun değil. Ama sence Ethan'ın babasını görmeye hakkı yok mu?
You don't want to talk about it, that's fine, but don't you think Ethan has a right to see his father?
O içkiyi üzerinde istemiyorsan, adımlarına dikkat et, Vaziri.
Watch your step, Vaziri, unless you want to wear that drink.
Polis olduğun anlaşılsın istemiyorsan bundan keyif alıyormuş gibi görünmelisin.
And if you don't want anyone to know you're a cop, you're gonna pretend you're having a good time, darling.
Yeğenin gibi acı çekip ölmelerini istemiyorsan, bize yardım et.
If you want to prevent them from suffering the same fate as your nephew, then help us.
Beni evlatlık almak istemiyorsanız tabii.
Unless you want to adopt me.
Eğer inanılmaz hatalar videosu izlemek istemiyorsan neden yapmayı kabul ediyorsun ki?
Look, if you don't wanna watch epic fail videos, then why'd you agree to do it?
İzlemek istemiyorsan, Yaşlılar'ın yanına otur ve gözlerini kapat.
If you don't want to see it, sit down with the other elders, and close your eyes.
Anladım. Söylemek istemiyorsan cevabı kendim öğrenirim.
Okay, if you won't tell me then I'll find the answer myself.
Ölümü görmek istemiyorsan bunu bir daha yapmazsın.
If you do you'll see me dead.
Yaşamak istemiyorsanız onun acılarını Sımsıkı kapatın kapılarınızı
If you don't want to share his plight Make sure that you are locked up tight
Burada olmak istemiyorsan çıkabilirsin.
You can leave if you don't want to be here.
Eşinin mirasının inşasına katılmak istemiyorsan kendin bilirsin.
If you don't wish to participate in the architecture of your wife's legacy, then so be it.
- Beni istemiyorsan anlarım yani.
- I mean, I understand if you don't want me.
Patikadan yuvarlanmak istemiyorsanız o kilolardan kurtulmalısınız.
You should have dropped some of that tonnage before you hit the trailhead.
Bana bak, yardım istemiyorsan,.. sana zorla bir şey yapdırtmam,.. ama bu sana sınfımı hayvanat bahçesine çevirme..
Look, if you don't want help, there's no way I can make you accept it, but you're not going to turn this school or my class into a zoo.
Bunu Jimmy'e vermek istemiyorsan tamam.
Listen, you don't want to give that to Jimmy, fine.
Başka manyakça şeyler istemiyorsan sahneye çıktığında şarkıyı mahvetme.
You wanna avoid some more crazy shit, you better not get up on that stage and fuck up.
Hayır balık istemiyorsan.
No. Unless you want to go fishing.
Anlaşmayı istemiyorsan kapatabilirsin.
Look, if you don't want the deal, you can just hang up.
Yemekte diktatör kebabı yemek istemiyorsan.
Unless you want dictator kebab for dinner.
Tamam bunu yapmak istemiyorsan, her zaman gidip oğlanlarla oynayabilirsin.
Well, if you don't want this, you can always go back and play with the boys.
Uzaklaştırılmak istemiyorsanız kesin sesinizi!
Or I'll have you removed!
Bu akşam televizyonda şamata istemiyorsan tabii...
If you want a little riot on TV tonight.
Yani arkadaşlarının, ailenin, meslektaşlarının, hissedarların ve basının... önünde küçük düşmek istemiyorsan..
So unless you wanna be disgraced in front of your friends, family, colleagues, stockholders and the press,
Yardım etmek istemiyorsan, vaktimizi boşa harcama.
If you don't want to help, don't waste our time.
Ama yakalanmak istemiyorsan çabuk karar vermelisin!
But if you do not wish to be capturing, it must be now!
İnsanların sizden nefret etmesini istemiyorsanız... bizimle ilgili şeyleri sevmeye başlasanız iyi olur.
If you want humans to not hate you... you could start by liking some of our stuff.
Marcia, bizi rahat bıraksan, terk etmemizi istemiyorsan,
Marcia, we really have to leave, we are behind.
Konuşmak istemiyorsan tamam, belki New York'la ilgilidir, öyle seziyorum mutfaktaki bıçakları saklamaya başlayacağım.
If you don't want to talk about it... I don't know if it's about New York, but I intuit it might be... I'm going to start hiding the kitchen knives in a minute.
Soğuktan ölmek istemiyorsan tabi ki.
Get over there unless you want to die of cold.
Kelepçele sende onun yanında olmak istemiyorsan.
Clamp it, before you end up next to him!
Eğer parayı istemiyorsan sorun yok.
It's alright if you don't want money..
Şey, eğer istemiyorsan...
Well, if you don't want to... No, no!
İstemiyorsan masanın üzerine bırak.
If you don't want it, leave it there on the table.
İstemiyorsan izlemene gerek yok, tamam mı?
You don't have to watch it if you don't want to. You okay?
İstemiyorsanız kullanmayacağım. Hayır.
I'm not if you don't want me to, no.
İstemiyorsan gelmek zorunda değilsin.
You don't have to come, if you don't want to.
istemiyorum 1125
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58
istemiyor musunuz 34
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58
istemiyor musunuz 34