Italyan translate English
5,525 parallel translation
- İtalyan, top.
- Italian, the ball.
Hey, İtalyan.
Hey, Italian.
Hey, küçük İtalyan!
Hey, little Italian!
- Ben çingene değilim, İtalyanım.
- I not gypsy, I Italian.
Küçük İtalyan serseri!
Little Italian lowlife!
Üstelik yakışıklı bir İtalyan şarkıcısın.
And you're a good-looking Italian singer too.
Hey, minik İtalyan.
Hey, little Italian.
Güle güle, küçük İtalyan.
Bye, little Italian.
İtalyan hükümeti Belçika kömür madenlerinde güvenlik önlemleri ve çalışma koşulları netleşinceye kadar göçü durdurma kararı aldı.
The Italian government has decided to stop emigration until there is clarity regarding the safety measures and working conditions in Belgian coal mines.
821 insan öldü, 736 İtalyan ve 95 Belçikalı.
262 people died, 136 Italians and 95 Belgians.
Selam, minik İtalyan.
Hi, little Italian.
Şey, ben bir İtalyan'ım, diğerleri ise yabancı.
Well, I'm an Italian and the others are foreigners.
Bu normal, sen İtalyan'sın.
That's normal, you're Italian.
İtalyan değilim.
I'm not Italian.
Eğer durum buysa, belki de yoluma devam etip mutluluğu içimde bulmalıyım. Bu İtalyan restoranında bulmalıyım.
And if that's the case, then maybe I should move on, find my own happiness inside myself, inside this Italian chain restaurant.
Lanet olsun, havalı, el yapımı İtalyan ayakkabılarıyla ilgili bir şeydi.
- Shit, something about an ass-kicking with handmade Italian shoes.
Köfte var, muhtemelen soğumuştur. Bir de İtalyan yemeği var, ama o daha da soğuk.
There's a meatball, which is probably cold by now, and an Italian, which is probably even colder.
Dünya üzerindeki en az İtalyan olan şeyim.
I am that most un-Italian thing.
Dükkandaki kadına senin İtalyan olduğunu söylemiştim.
I told the woman at the store you were Italian.
Ünlü İtalyan Pataloğunun adıyla morfin reçetesi yaptırmak hiç de zekice değildi.
Prescriptions for morphine under the name of a famous dead Italian pathologist not a smart move.
Ben sana departmanın parasıyla 15 bin dolara nadir bulunan bir İtalyan mermeri almanı önermedim.
I did not suggest for you To spend 15 grand of this division's money On rare Italian marble.
O, İtalya'dan gelen İtalyan jambonu.
That's prosciutto from Italy.
İtalyan jambonu nerede?
Ham? Where's the prosciutto?
Jake İtalyan usulü patates yemeği yapıyor.
Jake's making gnocchi.
Sanırım ben Faslı, İtalyan ve İrlandalıyım.
I think I'm Moroccan, Italian and Irish.
Sırf Stevie'nin İtalyan - Amerikan olması onu mafya mı yapıyor?
Okay, just because Stevie's Italian-American makes him a mobster?
- Bazen İtalyan yemeği söylüyor musunuz?
- Order in Italian sometimes?
Bu benim İtalyan sevgilim, Galliano.
This is my Italian lover, Galliano.
Montague Sokağı'ndaki şu bodrumdaki küçük İtalyan yerini hatırlıyor musun?
You remember that little Italian place down in the basement, on Montague Street?
Annem İtalyan.
My mom was Italian.
Neden bize içki getirmiyorsun ve basit İtalyan çeşmesi gibi açık kalmış ağzınla orada durmayı bırakmıyorsun?
So why don't you get us some drinks and stop standing there with your mouth gaping open like a cheap Italian fountain?
Ben İtalyanım.
Okay, I'm Italian.
Çünkü bizde bu Al Capone kılıklı ve onun küçük İtalyan arkadaşı gibi uyuşturucu parası yok.
'Cause we don't have drug money like Al Capone and his little Italian friend here.
Sakalların uzamış. Hem kimse bir İtalyan'dan daha iyi ustura kullanamaz.
You're looking a little stubbly, and nobody handles a razor like an Italian.
Bana, lisede İrlandalı oğlanların hepsinin âşık olduğu güzel İtalyan kızı hatırlatıyor.
She kind of reminds me of the pretty Italian girl in high school that all the Irish boys fell in love with.
Seni son gördüğümde İtalyan kadınları, kırmızı şarap ve ince hamurlu pizzaya gömülmüş durumdaydın.
Last time I saw you, you were up to your ears in Italian signorinas, red wine and thin-crust pizza.
Banyolarda İtalyan mermeri kullanılmıştır.
The bathrooms are Italian marble.
Arkadaşım Aldo'nun ailesi İtalyan, o yüzden o da İtalyan.
Oh. My friend Aldo's parents are Italian, so he's Italian.
Aldo İtalyan olduğundan bahsederken kökenlerini kastetmiş.
When Aldo's talking about him being Italian, he's talking about his heritage.
Sahte ehliyetin, kimliğin ve de İtalyan Restoranına sahip olduğuna dair belgeler.
your fake drivers license and ID and the evidence documents that you're owning a Italian restaurant.
Bu kızın abisi dolandırıcı veya gangster değil, bir İtalyan Restoranı sahibi.
The girl's oppa isn't a gambler or a gang but an owner to an Italian restaurant.
İtalyan Restoranının kontratına göre en fazla üç ay sürem var.
Even though three months will be the maxium due to the Italian restaurant contract.
İtalyan Restoranı sahibi birisinin bu halde görünmesi tuhaf.
The fact that an owner of an Italian restaurant looked like that is...
Bir İtalyan Restoranı açmak üzere olduğu doğru.
It's true that he is running an Italian restaurant.
Avustralyalı Thomas Rowe tarafından İtalyan Rönesansı tarzında tasarlanmış bu güzel bina 1871'de hizmete girmiş.
This beautiful building opened in 1871, designed by Australian Thomas Rowe in an Italian Renaissance revival.
Tanrım bizim okulda da ne çok İtalyan varmış.
God, we went to school with a lot of Italians.
Bir ittifak. İtalyan ailelerden oluşan.
A union of Italian families.
İtalyan zenginliği onları tedirgin ediyor.
Italian wealth unsettles them.
Şimdi bardaklarımızı Fransız kışının sona ermesi ve İtalyan baharının gelmesi şerefine kaldıralım.
So let us raise our glasses to the falling of the French winter and to the coming of the true Italian spring.
Sadece pahalı İtalyan parfümü.
Only of expensive Italian perfume.
Ve... Babanızın İtalyan maceralarına Fransız desteği?
And French support for your father's Italian adventures.