Ives translate English
449 parallel translation
Biliyorsun Jeff lves haklıydı.
You know, Jeff, that Ives fellow's right.
Dawson Castle'da Ives ile ufak bir tartışması oldu.
He got in a little argument over at the Dawson Castle with Ives here.
lves adındaki eleman benim işaretlerimi almış... ve yerine adınızın yazılı olduğu bu kağıdı bırakmış.
That fellow, Ives, he took down my markers... and put up this piece of paper with your name on it.
- Afedersiniz, bu Hakim Ives.
- Oh, I'm sorry. This is Judge Ives.
Hakim Ives konuşmak istiyor.
Justice Ives dissenting.
Archibald "Archie" lves :
Archibald "Archie" Ives :
- Ives.
- Ives.
Ives.
Ives.
Archibald lves.
Archibald Ives.
Uçuş Subayı lves.
Flying Officer Ives.
- Teldolap lves.
- Cooler, Ives.
- Şey, lves.
- Say, Ives.
Boyun kaç?
How tall are you, Ives?
Lves.
Ives.
Yok canım.
No, it isn't, Ives.
- Ives, otur.
- Ives, sit down, won't you?
Ives iyi kazıcı, o önden kazıyor, çıkan toprağı arkasına doğru itiyor.
Ives here is a tunnel man, so he digs in front, pushes the dirt behind him.
Ives da seninle geliyor mu?
Is Ives going with you?
Ives'in oynatmasına az kaldı, biliyorsun değil mi?
You know that Ives is close to cracking?
Ives'a uğrayacağım.
Call on Ives.
Ives!
Ives!
Çiftçi lves'in kızına ise gözyaşları ve 20 pound'luk bir elbise bıraktı.
He cost Farmer Ives'daughters nights of tears and 20 pounds in new clothes.
- Ives adında yeni mezun olmuş bir çocuk. Elroy Ives.
- Some postgrad fellow named Ives.
Onu hiç görmedim.
Elroy Ives.
Ives, efendim.
Ives, sir.
Elroy Ives.
Elroy Ives.
Ve bana Ives denen şu maymunu bul.
You get me some monkey named Ives.
Senin bölümünde Ives adında bir serseri varmış galiba.
You got some punk rotating in your department, named Ives?
Bilmen gereken bir şey var. Bölümünde Ives adında saçma sapan biopsiler yapan bir asistan var.
I think you should know you've got some research guy named Ives... in your department who's doing some dubious biopsies.
-... takla atıyoruz... - Ives öldü, Herb.
- out of the Nixon Administration...
Bu yüzden buradayım.
- Ives is dead. That's why I'm here.
Dr. Ives'ın kalp krizinden öldüğünü biliyoruz. Dr. Schaefer ise diabet komasına girip öldü.
Presumably, Dr. Ives died of a heart attack, and Schaefer in a diabetic coma.
Bir şekilde Dr. Ives'ın Acil Servis'te kalp krizi geçirmesine neden oldu.
Somehow, he got Dr. Ives to die of a heart attack... in the middle of the Emergency Room.
Schaefer'ı, Ives'ı ve Welbeck'i öldürmem gerekiyordu. Ve diyaliz hemşiresi Bayan Campanella'yı da komaya girmeme neden olduğu için öldürmeliydim.
I was to kill doctors Schaefer, Ives, and Welbeck... and the dialysis nurse, Miss Campanella... whose negligence caused my coma.
Ertesi sabah, ecza deposuna gidip bir parça dioksin bir kum torbası ve vizite formu alıp Dr. Ives'ın laboratuarına gittim.
The next morning, I pinched some digoxin from the pharmacy... and a sandbag from a utility can't... and found my way to Dr. Ives'laboratory.
Ives'e bu sabah geleceğini söyledim. Ona ; "Paul, hayatının parçalanmasına izin verecek bir adam değildir,... yakında toparlanır" dedim.
I said you're not the kind to leave pieces of his life lying around.
Ives bana Tucson, Arizona'da bir iş vermişti.
Ives asked me to go to Tucson, Arizona on a job.
- O St. Ives.
- That's St. Ives.
Burada Ives.
St. Ives here.
Avner Procane Ray Ives.
Ray St. Ives for Abner Procane.
Bay Ives.
Mr. St. Ives.
Oh, Bay Ives?
Oh, Mr. St. Ives?
Daha günler sonra, Bay Ives.
Better days then, Mr. St. Ives.
- Bay St. Ives nelerdir?
- You are Mr. St. Ives?
Ives.
St. Ives.
Bu Ives olduğunu.
This is St. Ives.
- Ray Ives.
- Ray St. Ives.
Herkes Ives bilir.
Everybody knows St. Ives.
- Ives - Vakit nakittir...
- Time is money...
- Bayan Ives.
- Mrs Ives.
Gerçekten öyle.
I told Ives you'd come in.