English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ I ] / Izlemek

Izlemek translate English

9,144 parallel translation
Kitaplar, Dr. Bill'i izlemek.
Books, and watching Dr. Bill.
Ne, izlemek mi istiyorsun?
What, does he want to watch?
Benim röportajımın çekimleri olduğu sürece beni izlemek için burada.
Unless you're here to watch my interview in person,
Tüm profesyonel başarılarımı, senin evdeki kanepeye kurulup Biyonik Kadın'ı izlemek gibi çok ama çok cesurca bir kararına bağlamadan önce gidip Lily'yi alayım da, bana her zaman güvenebileceğini bilsin.
Before you claim that all my professional success stems from your very, very brave decision to stay at home on the couch watching "The Bionic Woman," I am going to go get Lily so that she knows she can always count on me.
- O gösteriyi izlemek istiyorum işte.
If I could go there again.
Herkes şovu izlemek istiyor. İyi misin?
Everybody wants to see the show.
İdamı izlemek için iskemle ayarlayabilirim, eğer hoşuna gidiyorsa.
I can get you a seat at the hanging, if you like.
Yazılı ifadende bütün gece evde olduğunu, ikinizin tartıştığını ve sonra televizyon izlemek için yukarıya gittiğini söylemişsin.
In your deposition, you said that he was home all night, you two got into an argument, and then he went upstairs to watch TV.
Ve bir dahaki sefere izlemek istiyorum.
And next time I want to watch.
Acı çekmeni izlemek bu kadar hoşuma giderken sana neden yardım edeyim ki?
Why would I help you when it gives me so much joy to see you suffer?
Laptopumu birisi almış, Max'i izlemek için kullanıyorlar.
Someone has my laptop. They're using it to watch Max.
Oğlum benim gösterime bile gelmiyor ama bu konseri izlemek istiyordu.
Mi hijo queria ver esto, pero no puedo arrastrarla a mi show.
Anneleri tarafından sevilen o çocukları izlemek zorunda olmak.
To have to watch the love That those boys were given by their mother.
- Bunu izlemek istiyorum.
- I want to watch this.
Seni yenince ağlamanı izlemek istemem.
I don't want to see you cry when I kick your ass.
Vegas'da bir hafta sonu gibi değil ya da berbat bir otelde oturup paralı yayından porno izlemek gibi.
Mm-hmm. And I'm not talking just like a weekend in Vegas or sitting in some crap motel watching pay-per-porn.
- Film falan izlemek istemez misin?
- Don't you just want to watch a film?
Filmi baştan izlemek zorunda kalmayalım diye liste yaptım böylece parçaları birleştirebiliriz.
Okay, so, I made us a chart of what we can piece together from the movie so we don't have to start from the beginning.
Hadi bakalım Bonnie, izlemek istediğin filmi seç.
Okay, Bonnie, pick what movie you want to watch.
Böylece izlemek çok kolay olurdu.
That would be too easy to trace.
Şimdi tek yapmam gereken, parktaki adamdan aldığım numarayı izlemek.
All right. Now all I need to do is trace the phone number I pulled from the guy in the park.
Sonunu bilerek bir film izlemek gibi. Nasıl sıkıcı!
Like a drama we're watching while knowing how the ending will go, would there be something as uninteresting as that?
Onu film izlemek için çıkarmaya çalıştım.
I tried to pull her out to watch a movie.
- Niye, sen izlemek mi istiyorsun?
Wh-Why? Do you want to watch a movie?
Hazine Bakanlığı şüpheli para transferlerini izlemek için bir veri tabanı oluşturmuş.
The Treasury maintains a database to track suspicious money transfers.
Şüpheli bir teröristi tek başına izlemek için gizlice CIA operasyonundan kaçtığını mı?
That you snuck away from a covert CIA operation to follow a suspected terrorist on your own?
Çünkü onu izlemek aynaya bakmaktan farksızdı!
I never- -... Because it was like looking in a damn mirror!
Sırf bunu yapmamak için ileri teknoloji Ethernet kodlamasından yararlanıp ücretli kanalları bedava izlemek için kullandıkları hatla veri yayını yaptılar.
Just to avoid doing it, they ended up using A sophisticated ethernet encode And streaming data over line they were using to steal pay television.
Christine hakkında hoşlandığım tek şey, yürüyüp gidişini izlemek.
Only thing I like about Christine is watching her walk away.
Ne kadar kalıp Whoville halkının nadide tünellerinin patlamasına ağlayışını izlemek istesem de Bird Island'a dönmeliyiz.
Look, as much as I'd like to stick around and watch the people of Whoville cry about their precious tunnels going boom, we gotta get back to Bird Island.
Sonra ben kenarda oturup Lucious'un şirketi Empire adına layık milyon dolarlık bir şirket haline getirmesini izlemek zorunda kaldım. Artık benim zamanım.
Then I had to sit on the sidelines and watch Lucious grow it into a multimillion-dollar company worthy of a name like Empire.
"Bir insanın hayatındaki en yalnız anı,... tüm hayatının dağıldığını izlemek ve tek yaptığının boş boş bakmak olduğu andır."
"The loneliest moment in someone's life is when they are watching their whole world fall apart, and all they can do is stare blankly."
Bu akşam beraber film izlemek ister misin diye sormak istemiştim.
Hey, um, I was wondering if maybe you wanna... I don't know, go see a movie tonight.
- İşte. - Hayır, bunu izlemek istemezsin.
- No, you don't want to watch this one.
Hepsini izlemek istiyorum.
I want to watch all of'em.
Orada durup Doğa Ana'nın tüm yüzünüze fışkırtışını izlemek gibisi yok.
It's great to just stand there and let Mother Nature spray it all over your face.
İfadene göre Will televizyon izlemek için yukarıya çıkmış. Evi terketmiş olabilir mi Vicky?
In your statement, you said that will went upstairs to watch tv.
Lucky Luciano, dört bin mil uzaktaki İtalya'da sürgündeydi ve gangsterler güç yarışında girdiği için suç imparatorluğunun kaosa dönüşmesini izlemek zorundaydı.
4,000 miles away, Lucky Luciano was in exile in Italy, and is forced to watch his criminal empire turn to chaos as gangsters begin vying for power.
- Hapse atılmanı izlemek çok güzel olacak.
I'm gonna enjoy watching you get put away.
Baba, seni eski dostlarına konuşma yaparken izlemek pek de baba-kız zamanı olmuyor.
Dad, watching you speak to your cronies isn't exactly father-daughter time.
Biz sismik komitesi basın toplantısı izlemek için hazırlanıyor.
We've got our team live at the USGS facilities, And from what we understand, they are about to start Their news conference at any minute.
Geçmiş yaşam saçmalıklarını sonuna kadar oturarak izlemek senin kefaretindir.
It's your penance For making me sit through all your past-life crap.
Ameliyat odasında izlemek isterdim, yani bu bilinçle, her açıdan prosödürü takip edebilirdim.
I'd like monitors in the operating room so that while I'm conscious, I can observe the procedure from every angle.
Orada olup yardım etmek yerine bu kırmızı odada bekleyip izlemek zorundayız.
Being stuck here, in this red room, watching, instead of being there, backing them up.
A her hareketimizi izlemek için özel olarak tasarlamış gibi.
It's like A modified it so that he could track our every move.
Cesurca kahvesini içen duygularını aktarmak için kan döken kahramanca çabası internetten porno izlemek ya da abur cubur almak için kesilmeden iki, bilemedin üç sayfa yazan yazar ne olacak!
Bravely drinking coffee, spilling his blood to get his feelings out, filling two, maybe three whole pages before his heroic effort is cut short by the desire to watch Internet porn or get a snack!
Spice Girls cover grubu izlemek mi istiyordun yani?
You wanted to see a Spice Girls cover band?
Çarşamba günü öğlen üçte yapabileceğiniz başka şeyler olduğunu biliyoruz. Çalışmak mesela, ya da Maury Povich'i izlemek mastürbasyon yapmak, Maury Povich'i izlerken mastürbasyon yapmak.
We know that there are other things that you could be doing at 3 : 00 p.m. on a Wednesday, like working or watching Maury Povich, masturbating, masturbating while watching Maury Povich.
Şimdi biz film falan mı izlemekten bahsediyoruz... - Hayır Phil, film izlemek istemiyorum.
So, uh...
İzlemek ister misin?
- Want to watch? [cell phone buzzing]
İzlemek istediğim beş yüz tane falan şey vardı.
I had, like, 500 things I wanted to watch.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]