Işaretle translate English
410 parallel translation
Bu işaretle bir dökme demir kütlesi, fırınlardan top kalıplarına doğru sürülür.
At the signal, a mass of molten steel is directed from each furnace into the mold for the gun.
Tamam, mevki 30 artı 24'ü işaretle.
Okay, mark it station 30 plus 24.
Üçü işaretle!
Mark three!
Verilecek bir işaretle, birliklerinizin üzerine ateş açacak... ve onları tuzağın derinliklerine sürecekler.
At a given signal, they will open fire on your troops... driving them forward into the trap.
Kazıktan ağaca kadar öyle işaretle.
- Mark it from the stump to the tree! - From the stump to the tree.
Yazdıklarını da işaretle.
- And check your watches.
İlk işaretle birlikte atıldın.
You went off on a toot.
Ayağınla işaretle, Janet.
Point your toes, Janet.
Bir işaretle sahnenin iki tarafına sıralanmanızı istiyorum.
I want you fall in single file on each side of the stage.
Görsel işaretle.
Signal them.
Vereceğim tek bir işaretle herkes ne yapacağını bilir durumda olacak.
One signal from me and everyone will know what to do.
Bu işaretle kapıyı açacağımı biliyordun.
You knew I'd open for that signal.
İlk işaretle, borda pozisyonu al.
First wave, take boarding position.
Tamam, o halde ben kapıyı kilitlerken sen de menüden ne istediğini işaretle.
Well, then, mark down what you want on the menu while I lock the door.
Scotty, damarı onaylanmış olarak işaretle.
Scotty, you can mark this vein as confirmed.
Ve şurayı işaretle.
And mark it down, there.
- 310, 241 işaretle.
Course plotted and laid in, Mr. Spock.
İşaretle ya da işaretleme, her halükârda sorun çıkacaktır.
Marking or no marking, there will some fuss in any case..
"Bagaj hasarlı" kutucuğunu işaretle yeter.
Put down "damaged trunk". That's all.
O noktayı işaretle ve devam et Hustler.
Mark the spot and keep moving, Hustler.
Ateşkesi işaretle bildirin yüzbaşı.
Launch a rocket recognition captain.
Buldum, aklına bir karatahta yerleştir... ve her günü... işaretle... 4, 6... 7 gün.
I know. Put a big blackboard up in your mind. And right here in the middle, put a mark for each day.
Şu anda dünyanın yarısında doğa ölüden farksız ve sıska cani, muhafızı olan kurdun uluyarak verdiği işaretle doğruluyor.
Now o'er the one half-world nature seems dead and withered murder, alarmed by his sentinel, the wolf whose howl's his watch.
Burayı işaretle.
Mark the spot.
Bu işaretle, seni tanıyacağım.
By this sign, I'll recognize you.
- Hepsini işaretle. Onları burada görmek istemiyorum.
Cross them out, I don't want to see them here
Onu işaretle.
Mark it.
Yönümüzü bu çeyreğe değiştireceğimizi dümene haber ver ve haritada işaretle.
Notify helm and plotting that we'll change course to this quadrant.
Öndeki o iki geminin arasındaki rotayı işaretle.
Plot a course between those two forward ships.
Dediklerimi işaretle.
Pick the ones I said.
Mevkiini işaretle.
Mark your position.
Yirmiyi işaretle.
Twenty pins?
Rembrandt, burayı işaretle.
Rembrandt, mark this spot.
- Bir mesajla, bir işaretle.
- Well, by a message, a sign.
- Nasıl bir işaretle?
- What sort of sign?
- İşaretle?
- Mark?
- İşaretle.
- Mark.
İşaretle.
Mark.
- İşaretle : 50'de.
- Mark : 50.
- İşaretle 0-4-4.
- Mark : 0-4-4.
İşaretle.
Hand it here.
Haydi, işaretle.
Mark it.
- İşaretle. - 1'i ateşleyin.
- Mark.
İşaretle beni.
Mark me.
İşaretle burayı.
Mark it out.
Bir tane daha bitirdim. İşaretle.
I just finished busting you another gut-twister.
İşaretle, ince.
Mark, thin.
İşaretle.
Mark it.
İşaretle onları Galt.
Accepted. Mark them, Galt.
- İşaretle.
- Mark it.
- İşaretle!
- Sign!