Işe gitmem lazım translate English
368 parallel translation
Bir dakika içinde işe gitmem lazım.
I have to go to work in a minute.
Sabah kalkıp işe gitmem lazım.
I've got to get up and go to work in the morning.
- Saat 12'de işe gitmem lazım, yani...
Well, I've got to go to work at 12 : 00, so...
- Eve gitmem, işe gitmem lazım.
- I got to get home. I got to go to work.
Bebeğim, işe gitmem lazım.
Baby, I got to get to work.
Bir saatliğine işe gitmem lazım.
I have to go work for about an hour.
Ve işe gitmem lazım.
And I've got to go to work.
İyi.Eğer kusura bakmazsan, işe gitmem lazım.
Fine. OK. Now, if you'll pardon me, I have to go to work.
- Sabah işe gitmem lazım adamım!
- I gotta go to work in the morning, man!
İzin verirsen, giyinip işe gitmem lazım.
Now, if you'll excuse me, I have to get dressed and get back to work.
Hayır William, işe gitmem lazım.
No, William, I have to go to work now.
Benim işe gitmem lazım. - İyi geceler, baba.
Well, I'd better head off to work.
Birkaç saatliğine işe gitmem lazım.
I have to go into work for a few hours.
- Aslında işe gitmem lazım
Actually I have to work.
- Ama benim de işe gitmem lazım.
Hey, I have to go to work.
Geç oluyor ve yarın erkenden işe gitmem lazım.
It's getting late and I gotta work early tomorrow.
- Tabi ama işe gitmem lazım.
- Yes, but I have to get to work.
Burası, ne okuyacağım, saçım David'le olan ilişkim ve... işe gitmem lazım zaten, sonra- -... sonra sizi otelden ararım.
I mean, this pub and my major and my hair... and my relationship with David... and... I have to go to work anyway, so I'll just... I'll give you guys a call at the hotel later.
Ama benim işe gitmem lazım.
Um, I actually have to get to work, though.
Hayır, hayır, işe gitmem lazım anne.
No no, I have to go to work, Ma.
- Benim işe gitmem lazım.
Oh, I gotta get to work.
Benim işe gitmem lazım, okumanı bölmeyeyim daha fazla.
Well, I am just going to head out to work, and let you get back to your reading.
Şimdi işe gitmem lazım.
Now i've to go to work.
Bak, işe gitmem lazım, anne.
Look, I gotta go to work, mom.
Şimdi işe gitmem lazım, sonra görüşürüz.
I'm heading for work, so I'll see- -
İşe gitmem lazım.
I gotta get to work.
İşe gitmem lazım.
I'm due at work.
İşe gitmem lazım.
I have to go to work.
Bunları size bırakıyorum, benim ise gitmem lazım.
Well, I'll leave you - I should go.
- İşe gitmem lazım.
- I gotta go to work.
İşe gitmem lazım.
I gotta go to work.
İşe gitmem lazım, tamam mı?
I have to go to work, okay?
İşe gitmem lazım. 8 diyelim mi?
I have to get to work. so let's say 8?
- İşe gitmem lazım.
Listen, I have to get to work.
İşe gitmem lazım.
- I gotta go.
- İşe gitmem lazım.
I have to go to work.
- İşe gitmem lazım.
- I have to go to work.
İşe gitmem lazım.
I got to go to work.
İşe gitmem lazım.
I've got to get to work.
Hayır. İşe gitmem lazım.
No. I have to go to work.
İşe gitmem lazım. Motor ne zamandır senin?
How long have you had this?
Hiçbirşey.İşe gitmem lazım.
Nothing. I have to go to work.
- Neyse ben kalkayım artık. İşe gitmem lazım.
- I'd better get off to work.
Bu sabah uyandığımda bir an paniğe kapılıp şey dedim : "İşe gitmem lazım!"
I had that panic moment when I woke up this morning, and I felt like, "uh-oh. I gotta go to work."
Dün gece tamamen çizgiyi aşmıştın. - İşe gitmem lazım.
- I got to get to work.
İşe gitmem lazım. Üzgünüm.
I gotta go to work, sorry.
İşe gitmem lazım.
- I have to be at work.
- İşe gitmem lazım.
I've got to go to work!
Bak Lisa, gitmem lazım, işe geç kaldım,
Look Lisa, I gotta go, I'm late for work,
- İşe gitmem lazım.
- I should get to work.
- Neyse benim işe gitmem lazım.
[All sighing] Well, I gotta go to work, anyway.