English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ J ] / Jagged

Jagged translate English

265 parallel translation
Gemilerini sivri kayalara sürerler. Deniz canavarları onları yutar.
They drive their ships onto the jagged rocks and are devoured by sea serpents.
Sanki onu koparmış, kesmiş elleriyle parçalara ayırmışlar bıçaklarıyla ya da müzik çaldıkları çentikli teneke kutularıyla sanki onu parçalara ayırmış ve o parçaları gürültücü ağızlarına doldurmuşlardı!
As if they had torn or cut parts of him away with their hands or with knives or those jagged tin cans they made music with as if they'd torn bits of him away and stuffed them in their own gobbling mouths!
"Jilet ve cam parçasıyla çalışarak..."
Working with a razor blade and a jagged piece of glass,
Yüzünde, baştan aşağı, uzun, pürüzlü bir yara izi var.
There's a long, jagged scar that runs all the way across his face.
Sonra büyük ağızlı ve keskin dişli devasa turna balığı ortaya çıktı.
Then along comes this huge pike with big jaws and sharp jagged teeth.
Rütbemi bıraktım.
I've jagged in me rank.
Bu dağlar, yalçın doruklar, uçurumlar insanların girmesini olanaksız kılıyorlar.
This circle of mountains, jagged peaks, deep cliffs could be the perfect barrier against man and the elements.
Büyük taneli kristaller kılıcın esnek çekirdeğindedir,... küçük köşeli kristallerse kesici uçta bulunur.
Large smooth crystals, at the flexible core of the sword, and small jagged crystals at the cutting edge.
Burma, sivri dağlar ve kokuşmuş bataklıklar cangıllara bürünmüş ve dik nehir yataklarıyla çentilmişti.
( narrator ) Burma : jagged mountain and fetid swamp, clothed in jungle and scored by steep river valleys.
- Ayrıca yüz bölgesinde yırtıklar.
Also jagged lacerations to the face...
Ustura ile boyun kısmında 3 derin oyuk oluşmuş, görmek ister misin?
The blade has 3 jagged nixoning. You want to see? - No No!
Ucu tırtıllı bir şeyle defalarca bıçaklanmış.
We've got multiple stab wounds. The wounds are jagged.
15 sm. uzunluğunda, ucu testere gibi bir avcı bıçağıydı.
It was a hunting knife with a 6-inch blade and a jagged edge.
Ve bu sabah o sık örgülü battaniyede gördüğümüz keskin, yırtıcı diş izleri keskin dişlere sahip güçlü bir hayvana aitti.
And this morning, when we saw the sharp, ripped, jagged marks on that very thickly-woven blanket, that this was a powerful beast with very sharp teeth.
Kenarları tırtıklı.
Jagged edges.
- Bu delik öyle pürüzlü olmaz...
- This hole would not be so jagged...
Hayatımdaki tüm sivri kısımlar birleşerek, gizemli bir bütün oluşturdu.
All the jagged parts of my life have come together to form a complete and mystical whole.
İstediğiniz her şey, zincir, bıçak, ustura... şişe, tuğla parçası, baseball sopası... ve bir sürü eğimli, sivri tür şeyler...
Anything you want, chains, knives, straight razors... bottles, brick bats, baseball bats... and big kind of slanted jagged kind of things.
- ve buda baban olmalı dişlerinin ucu sivri, ancak sizi tek seferde yutabilir vav!
- This must be your father. His teeth were jagged, but he could swallow you whole. Wow!
Ofisin parçalarını görebiliyordum, binanın çentikli köşelerini.
I could see pieces of the office, jagged edges of the building.
Bir bıçağı daha uzun yap, içe doğru kıvrık. Diğer kenarı çentikli olsun.
Now make one blade longer, curved inward and give the other blade a jagged edge.
Ve bu kırık çentinmiş kalsiyum parçası idrar yolundan sidik torbasına doğru itiliyor.
And this jagged shard of calcium pushes its way through the ureter into the bladder.
Dişli bir metal gevrek.
A jagged, metal cereal O.
İçinde damlayan, keskin kenarlı borular var.
You have to stand in a drippy pipe with jagged edges.
Canavarın ağzı. Isırmak için uçlu dişler.
A monster mouth, full of jagged teeth, to bite, and a tongue to nag and nag and nag.
Yaranın kenarı parçalanmış.
See the jagged edge of the wound?
Kemiği çevreleyen doku parçalanmış.
The surrounding tissue is jagged and torn.
I TORE MY MIND ON A JAGGED SKY
I tore my mind on a jagged sky
DaIgaya 40 metre civarındayken girip aynı ivmeyi yakaIıyorum, ve derinIik buIanık ortamda 80 metre civarında oIuyor.
So I take off from a 30-foot wave, impact the water, and hit the bottom, which is about 40 feet deep, on jagged coral.
6000 metreden sarp kayalıkların üzerine düştüm.
[Screaming] I fell 8,000 feet onto a pile of jagged rocks.
Belki sinirlere batan kırık kemiğin acı vermediğini düşünebilirsin, ama veriyor.
You wouldn't think jagged bone digging into raw nerves would hurt, but it does.
Tırtıklı vahşi yaralar, başarısızlıklar titreyen morflar alabilirsin.
You can get jagged brutal cuts, slow fades... shimmering little morphs.
Şu büyüklüktedir, sivri yüzgeçleri vardır.
It's about that size, with spiky, jagged fins.
Dalgalar nasıl da keskin kayalara parpıyor.
Note how the sea spramps off the jagged rocks.
Sivri uçlu kayaların arasında bir uçan sürüngen kolonisi yaşamakta.
Among the jagged rocks live a colony of flying reptiles.
Sıra sıra dizilmiş jilet gibi keskin dişleri, sivri uçlu elmaslar gibi su altında parlıyordu.
Row upon row of these razor-sharp teeth glinting underwater like... jagged diamonds.
İşimiz bittiğinde çıplak, kayalık dağlara benziyorlardı.
When we got through, it looked like little, rugged, jagged mountains.
Tek yaptığın çıkıntılı bir çelik çubuğu vücudumdan çıkarmaktı.
All you did was pull a steel rod with jagged spurs out of my flesh.
Sonra kayalıklar başladı. Sivri kayalıklar. Dişleri bana geçti.
- [Grunting] then came the rocks-jagged rocks, hitting me with their jags.
Düz kenarlı bir taş lazım... çünkü bu pürüzlü.
You need a rock with a flat edge, because-because that one's jagged.
Pürüzlü olanlar ortaya konacak.
- Th-The jagged ones go in the middle.
Çin'in Sichuan bölgesindeki Zu Dağları.... Yüce uçurumları... ve sivri zirveleriyle ünlüdür!
The Zu mountain ranges in Sichuan, China, are famous for their lofty crags and jagged peaks.
Kemikteki şu çentiklere bak.
Look at these jagged marks on the bone.
İşim kaya kırmak oIsaydı..
If my job involved bouncing down jagged rocks,
.. kayaIardan korunmak için yumuşak bir şey isterdim.
I would say, "in view of those jagged rocks down there, I'll have some of that padding, thank you very much."
Yüzeyi kraterler ve pürüzlü çıkıntılarla kaplı.
Its surface is plagued with craters and jagged peaks.
Sivri, çılgın bir elektrikli atış.
A jagged wicked electrical pulse.
Durmadan o büyülü ğünün hayalini kuruyor olsaydın? Sevdiğin ve ruhunu teslim ettiğin adamın kalbini hayatı boyunca koruyup kollayacağına dair söz vereceği günün. Ama o, kalbini kırıp bir milyon parçaya ayırsa!
What if all you dreamed about was that magical day when the person you loved would promise... to cherish your heart for the rest of his life, but instead he shatters it into a million jagged pieces?
Tırtıklı bir bıçak kullanılmış, kemikte izleri var.
And they used a serrated blade. Jagged teeth patterns on the bone.
6 santimetrelik kafa derisi yırtığı.
Six centimeter jagged scalp lac.
Hayır, bence çok çekici.
- She's so jagged.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]