Jazz translate English
2,619 parallel translation
Sadece caz değil. Sadece New Orleans'tan değil.
It's not straight jazz and it's not straight New Orleans.
Leroy Jones ve The Palm Court Caz Orkestrası.
Leroy Jones and the palm court jazz band.
Modern cazın ön saflarında.
He's at the forefront of contemporary jazz.
Koşacağınız kulvar bu. New Orleans'ın bütün caz sevenleri bir okul bandosundan çıkmıştır.
Every New Orleans jazz musician came out of a school band.
Bin caz albümünde çalmış olan Ron Cartera nasıl bas çalacağını öğretmeye mi çalışıyorsun?
- Daddy, you trying to show Ron Carter, who been the bottom of about 1,000 jazz recordings, - how to play the bass?
Caz festivalinde geç de olsa yer bulmak için nasıl canımı dişime taktığımı anlatmayacağım bile.
- I'm not even gonna tell you how I'm working on getting a late slot at jazz fest. - Y'all don't need to hear it. - Yeah, right right.
Duymanıza gerek yok. Ama caz festivali katılımcıları açıklanalı iki ay oldu.
But jazz fest cards been out for two months now,
Senin tarzında iki klasik caz müzisyeni.
Two classic jazz men right up your alley.
- Jazz plağı mı?
- Jazz records?
Caz konserinden bile kötüydü.
It was worse than a jazz concert.
Doğaçlama caz.
Improvisational jazz - -
- Caz mı?
Jazz?
Komşum cazcıdır.
My neighbor is jazz musician.
O jazcı dansı bizim için çok hızlı!
That tap-dancing decadent jazz-baby is too fast for us!
Zoe, bu Jazz.
- Zoe, this is Jazz.
Caz dinlemek mi?
This is motherfuckin'jazz!
Jazz hayatın boyunca işlediğin tüm günahları yalın bir dille anlatan yaşlı bir adamdır.
Jazz is like an old man narrating his whole life, laying bare all the sins he has committed.
Senin için ortalığı canlandıracağım biraz.
I'll, uh, try to jazz that up for you.
Kendinden başka yardımcısı olmayan biri büyük bir caz grubunda böyle bir yer bulsun.
To get a spot like that with a big jazz band, and nobody giving her any help but herself?
( Caz müzik çalar )
( jazz music playing )
Arkadaşlarımdan biri, bir caz klübünde çalıyor.
A friend of mine's playing at a jazz club.
Onu gösterisine hazırlıyorduk. 4 standart caz kalıbı öğrenmeliydi.
When we were preparing him for his show, he had to learn four jazz standards.
Tabiki 8 yaşinda caz çalmak, oldukça zordu ama o çok istiyordu.
And for an 8-year-old to play jazz, it was quite difficult, but he was up for it.
Kusursuz taşlar olmalı eski tarz değil.
With flawless gems, not... Jazz hands.
Çapraz adım tap dansında değil miydi?
Kick ball change is a jazz step, isn't it?
Jazz Kwon Do * çok zevkli.
Not anymore. Jazz kwon do is really fun.
Eğer birisi evine zorla girerse seni şakacıktan soymayacaklar gerçekten soyacaklar ya da gerçekten öldürecekler.
If someone breaks into your house, They are not going to jazz-rob you.
Seni yenen şey belki Krav Maga olabilir ama Jazz Kwon Do, bu olayı bu kadar güzelleştirdi.
It was the krav maga that might have beaten you, But it was the jazz kwon do that made it look so fine.
Jazz kwon do?
jazz kwon do?
Pratik yapmaktan nefret ediyorum.
Improvised jazz. I hate practising.
- Caz festivali başlıyor ya, arttı. Ama hâlâ eskisi gibi değil.
It's picking up now that Jazz Fest is coming, but still not what it was.
Japonlar caza bayılır.
Japan loves jazz.
Bu şarkılardan bazılarını arkadaşlarıma dağıtıp caz festivalinde çalmayı düşünüyorum.
I'm thinking I'd like to run some of these charts past my guys - and play'em for Jazz Fest.
Caz çadırında. Olur.
- 3 : 15 at the jazz tent.
Setlerini izlemek istiyorum. - Subdudes 14.30ra kadar. Sonra caz çadırına gidip Ateşin Muhafızları'nın Donald Harrison'la yaptığı şeyi izlemek istiyorum.
Okay, subdudes till half-past 2 : 00 then I wanna go over to the jazz tent and catch the guardians doing whatever they're doing with Donald Harrison.
Caz festivaline böyle gidiyorum!
I'm going to Jazz Fest weedless? - You're gonna be okay.
- Hayır, yarın caz çadırında.
No no, tomorrow at jazz tent.
Bu hafta hayır.
- No. Well, y'all enjoy Jazz Fest.
Şık mutfak için dilediğini söyle, caz festivalinde yenen Kerevit Monica kadar olamaz.
Say what you want about high-end cuisine, but it is not Jazz Fest without a bowl of crawfish Monica.
Geçici bir tecil. Caz festivalini kaçırdın.
- You missed all of Jazz Fest.
Peter Jazz kampındayken bütün yaz konuşmamıştık.
Yeah, we didn't talk the entire summer Peter was at Jazz Camp.
Güzel bir jazz'ın düzeltemeyeceği şey yoktur.
Nothing a little, uh, smooth jazz won't fix.
Bu ayakkabılar ayak parmaklarımı mahvediyor.
These jazz shoes are murdering my toes.
Elizabeth klasik jazz sever.
Well, Elizabeth likes old jazz.
Ben hafif bir şarkı açayım.
I'll put on some jazz.
Ucuz ürünler listesi, slow jazz şarkısı panik ve gergedan.
A list of low-priced items, a slow jazz song, panic and a rhinoceros.
Akşamları biraz gürültü oluyor ama gözlerinizi kapatırsanız sesi caz gibi geliyor.
It's kind of noisy at night, but if you close your eyes, it sounds like jazz.
Dışarıya çıkıp başka bir şey yapabilirim. Jazz kulübüne gidebilirim.
I could totally go out and do something else, go to a Jazz club... aah!
Jazz gibisin.
You like jazz.
Caz festivalinin ilk günü.
It's first day of Jazz Fest, eh?
- Evimin her yerinde dans ettim.
- I danced all over my house. - I also listen to jazz while I vacuum, which is cool. - And, you know, it's a thriller.