English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ J ] / Jolt

Jolt translate English

315 parallel translation
Moruklar yeni bir şok için en öne dizilmiş.
The old codgers are in for another jolt.
Çok şaşırtıcı olduğunu biliyorum.
I know this is a jolt.
Benim için de aynı şekilde.
It's a jolt to me too.
Kendine gelmek için sarsïlmak gerekli.
You need a jolt to bring you to your senses.
Çok zor bir çocuktun ve sen de bunu kanıksamıştın.
But you've had a pretty heavy jolt, you've taken it quietly.
Bu onu baya sarsacak, değil mi?
It'll give him a hell of a jolt, won't it?
Beyin fonksiyonlarının tekrar çalışması için bir sarsıntıya ihtiyacı var.
He needs a jolt to set his brain working again.
Sarsıntı sensin.
You're the jolt.
- Uzun bir süre.
- That's a long jolt.
Tren sarsınca ıskaladım.
The train gave a jolt and I missed.
- Fena sarsılmışsın.
- You took quite a jolt.
Bu soygun onlar için sarsıcı olacaktır.
This is a very bad jolt for them.
Kafanın içindeki o küçük zil çalar. Küçük bir ürperti hissedersin.
That little bell rings inside your head that little jolt of pleasure.
Ancak ciddi bir katarsis onu sarsıp uyandırabilir.
Only a severe catharsis could jolt her at all.
Gereken sarsıntıyı yaratabilir.
It may provide the jolt you need.
Bir içimlik kalmış.
Just about one jolt left.
Ayrıca, kovan içindeki insanlar, ani bir sarsıntı ile ölürler.
Besides, people inside the projectile, would be killed by a sudden jolt.
Ama şiddetli bir sarsıntıydı, Jeff.
But it was quite a jolt, Jeff.
Şundan büyük bir yudum al.
Take a good stiff jolt.
Ve şu otobüs işide beni sarstı.
And that bus thing gave me a jolt.
Clay'den ağır bir darbe daha. Dağ Rivera'nın sol gözündeki yara tekrar açılıyor.
Another hard jolt by Clay... and once again the cut over Mountain Rivera's left eye opens up.
Yanlış bir haraket yaparsak, elimizde ölü bir adam olur.
One jolt. We'd have a dead man on our hands.
Pekala, sarsarak gevşet.
Well, jolt it loose.
- Johnny François'yı kim afallattı?
- Who gave Johnny Francois a jolt?
Bak, elektriği verdiğin anda heryerde elektrik kaçakları meydana geliyor.
Look, when they hook the electricity up, a great jolt runs all the way through here.
Kuvvetli bir şok hissedeceğiz.
We should feel a hefty jolt.
İyi sarsıldı!
Man! That was a jolt.
Seni aşağı ulaştıracak kadar gücüm olduğunu sanmıyorum o yüzden olabilecek bir çarpmaya hazırlıklı ol.
I don't think I'm strong enough to lower you all the way, so get ready for a jolt.
Bekliyor olsalar bile, bu onları çok şaşırtacak.
This'll give'em a jolt, even before they expected it.
Bir şair, ruhu harekete geçirmek için yazar. Putperestleri beslemek için değil.
A poet is called upon to provoke a spiritual jolt and not to cultivate idolaters.
Beni dürtüp durma.
Don't jolt me!
Beni itip durma.
Don't jolt me around!
Bol miktarda böbreküstü bezi salgısı ardından da Bloody Mary.
And a generous jolt of adrenal cortex chased by a bloody mary.
Size bir yudum İrlanda viskisi teklif edebilir miyim, beyler? Yeni yıla girerken bize eşlik etsin diye...
Could I offer either of you two gentlemen a wee jolt of Irish whisky, to usher in the New Year.
Yalnız başına kabuğumu kıramazsın.
Alone, you couldn't jolt me out of my shell.
Pete'i o çarpmadan kurtarabilecek kadar değil.
Not quick enough to save Pete from a pretty good jolt.
Ne biçim sarsılıyoruz!
What a jolt!
İnsanların sorunsuz seyahat etmelerini sağlayan kitapları şans eseri yazmıyorsun sayende insanlar güzel ve egzotik yerlere gidip hiç etkilenemiyorlar.
It's not by chance you write books telling people how to make trips without a jolt so they can travel to wonderful, exotic places and never be touched by them.
- Bir fırt çek.
Take a jolt.
Birkaç damla spermden ibaret değil, karşında bir insan olacak.
It's not just a jolt of semen. It's a human being.
Sonrasında polis sirenlerini duydum ve uzaklaştım.
Well, I was dazed by an electrical jolt.
Her neyse, uçak pistten çıktı ve bir sarsıntıyla kuma oturdu!
Anyway, the plane goes off the runway and lands into that sand with a jolt!
Beni şok ettin!
You gave me a jolt!
Ben ne yapmalıyım, diğer anılarım için ümit mi edeyim?
So what am I supposed to do, hope for another memory jolt or two?
Omuriliğine sert bir darbe ile...
A good jolt to the coccyx -
Çıkış şeklin, vücut dengeni sarsabilir.
Coming out the way you did can jolt your system.
Tedavi olmayacak- - yalnızca elektrik şoku.
There will be no medication, just a single jolt of electricity.
Sana bir sürprizim var.
Right about now, this programme needs a jolt, and Collier is going to supply it. - Dad!
Hayır, olmaz. Lütfen.
To jolt about for 7 hours.
Belki bir şey hafızanı tetikler.
Maybe something would jolt her memory.
- Elektrik çarptı, iyim.
I took a jolt, but I'm okay. - Can you stand up?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]