Journey translate English
8,220 parallel translation
- Bir yolculuğa hazırlandığını düşünüyoruz.
Well, we think he is preparing for a journey.
Genç erkekler sürüden ayrılacakları ve Kumar'ın çıktığı yolculuğunu çıkmak için oynayarak eğitimlerini sürdürüyorlar.
The young boys are playing, training for the day they leave the troop and attempt Kumar's journey.
Yolculuğun en zor kısmı önlerinde duruyor.
The hardest part of the journey lies ahead.
Ne yolculuk yaptın öyle be.
You've been on one hell of a journey.
Hayır, ben sana borçlu kalacağım Athelstan bu yolculukta ağır acılar çektiğin için.
No, I remain in your debt, Athelstan, for, on this journey, you have suffered grievously.
Gurbette yaşamanın görkemli bir şey olduğu izlenimini verirler hep. Büyükbabamlar Hong Kong'dan Amerika'ya göç ettiklerinde yaşadıkları şey hiç de görkemli değildi.
I mean, they always gave the impression that living abroad is so glamorous, but... when my grandparents immigrated to The States from Hong Kong, their journey was anything but glamorous.
Muazzam bir yolculuğa çıkacaksın.
'The journey before you will be monumental.'
Uzun yolculuğumuzda en büyük savaşımızı kendimizle veririz.
On our great journey, our hardest-fought battles are with ourselves.
Hepimiz David Pilcher'ın bu seyahatine katılmak için eski dünyadaki hayatlarımızdan vazgeçtik.
We all gave up our lives in the old world to join David Pilcher on this journey of his.
Eve giderken dikkatli ol.
Safe journey home.
Çıkacağımız yolculukta senin koruyucu ellerine muhtacız.
The journey we now feel prompted to take require thy protective hands.
Böyle zamanlarda kendimize böylesine harika bir yolcuğa kimin gitmesinin daha hayırlı, kimin gitmeyi daha çok hak ettiğini sormalıyız.
But in a time who better, who more deserving... to go... on so great a journey?
Eğer bu benim son yolcuğumsa kendimden başka kimseyi suçlamam.
If this is my final journey, I have no one to blame but myself.
# Herkesin son yolculuğu mezaradır. #
"Everyone's final journey.." ".. is the cradle of grave. "
Bu, senin serüvenin dostum.
This is your journey, my friend.
Evet, uzun bir yolculuk olacak.
Yes, it's a long journey.
Çünkü bu kendimizi yolculuk için bilinçaltında hazırlama yolu.
Because it seems to be a way of subconsciously preparing ourselves for the journey.
Önümüzde uzun bir yolculuk var.
We have a long journey ahead of us.
Bu yolculuktan önce, geçici hareketin yolda beni biraz rahatlatacağını düşünmüştüm ama hayır, ama daha da sertleşti.
I thought passing motion before this journey will give me some relief on the way but no... it's all hardened inside...
Yolculuk devam ediyor. Yanımızda bir kız var.
V \ / hole journey is left... there is a girl with us... how can I throw it?
Bu yolculuğu yapmak kimin fikriydi?
And whose idea was it to do this road journey?
Bizi beraber ruhani bir yolculuğa davet etti.
She invited us to go on a spiritual journey with her.
Yalnız başına yapmak zorunda olduğun, uzun bir yolculuk bu.
That's a long journey you must make alone.
Dünyanın en acayip yerine son bir yolculuk mu?
One last journey to the weirdest place on earth?
Bu yolculuğa son bir kez daha çıkmamızdan daha doğal ne olabilir ki?
It seems only right that we make this journey one final time.
Senden nasıl da nefret ediyorum var ya.
Whenever my hair feels it has completed its journey, it simply sheds itself off.
Reklamlardan sonra Andy Dwyer'ın yolculuğuna kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Uh, when we come back, we will take a look at the journey of Andy Dwyer.
Muhteşem bir maceraya atılmak üzereyiz.
We are about to embark on such an amazing journey.
- Kardeşlerim bu gece yolculuğumuzun sonuna geldik.
Brothers and sisters, tonight we end the journey.
Şimdi izin verirsen, yolculuğum oldukça yorucu geçti ve odamda biraz dinlenmek istiyorum.
Now if you'll excuse me, I'm very tired from my journey and I'm gonna go take a little rest in my room.
- Journey?
Journey?
Journey mi?
Journey?
Anladığıma göre epey yol kat etmişsin.
So, it sounds like you've been on quite a journey.
Dehşet verici bir testere kazası onu kolsun bırakmıştı. Bu olaydan sonra kahramanımız kendini keşfetme yoluna koyulup elleriyle yaptığı her şeyi ayaklarıyla da yapabileceğini fark etti!
After a horrifying sawing accident leaves him armless, the man sets out on a journey of self-discovery, realizing that legs can do everything that arms can!
Yolculuk bilinmezlikte başlar.
The journey starts in the unknown.
- Bu senin yolculuğuın.
- It's your journey.
Yolculuğummuş.
My journey...
Mutlu yolculuklar.
Happy journey.
Önümüzde uzun bir yolculuk var.
There's a long journey ahead.
* Gal'in yolcuğuna çıkmaya hazırlanmasıyla *
♪ And, with Gal about to start his journey ♪
Aslında buraya yaptığımız yolculuktaki olağanüstü durumu Sarah ile ilişkilendirmeya çalışıyordum ama adil şekilde davranmış olamazdım.
I agree. In fact, I was trying to relate to Sarah the extraordinary circumstance of your journey here, but I just couldn't do it justice.
Sana kendi alayımdaki en iyi adamı tahsis edeceğim. Kendisi şehre kadar sana eşlik edip yolculuğun bitene kadar yanında kalacak.
I shall provide a top man from my own regiment who will go with you to the city and stay by your side till your journey is over.
Rhonu, yolculuk az uyku ile çok zor geçecek.
Rhonu, the journey will be difficult, with little sleep.
Korkarım ki bazıları bu yolculuğu atlatamayabilir
I'm afraid some of them might not survive this journey.
Bu yolculuktan hepsi sağ kurtulamayacak.
All cannot survive this journey.
Tatlım, seninkini bilmem ama benim günüm çılgıncaydı.
♪ through the doors to a world of another time ♪ Honey, I don't know about your day, but my day was crazy. ♪ and on the journey of a thousand lifetimes ♪
Açık bir yer bulabildiniz mi?
Was the journey a success? Yeah.
Ve, bir gün, oğluna yolculuğunu anlatacaksın ve tüm bu görevleri ona aktaracaksın.
Then, one day, you will tell your own son of your journey and pass these blessings on to him.
Bugün aramızdan ayrılan sevgili kardeşimiz Leah'ın yasını tutma ve dünya macerasının nihayete erişi için göz yaşı dökme günüdür.
Today is the time we mourn our dear sister Leah's passing and weep for the end of her earthly journey.
Sadede gelecek olursam bu ömür boyu süren yolculuğa beni düşündüğünüz için teşekkür ederim.
In conclusion, thank you for considering me for this journey of a lifetime.
# Tüm yolculuklarımda yol arkadaşım ol istiyorum.
"I want you to be my guardian, in every journey."