Kaan translate English
179 parallel translation
Büyük Kaan, her kaçış yolu tutulmuş.
Great Khan, every way of escape is blocked.
Bay Gandi, Bay Kaan'a bakınca, başarılı bir Müslüman tüccar görüyorsunuz.
Mr. Gandhi, you look at Mr. Khan and you see a successful Muslim trader.
Eğer kurtardığım çocuklardan biri yeni Adolf Hitler veya Singh Kaan olacaksa, ne olacak?
What if one of those lives I saved as a child grows up to be the next Adolf Hitler or Khan Singh?
Gözler kaanıyor, Ay sönük
Eyes bleeding, the moon is not shining
Bir daha asla lanet bir ev kadını olmayacağım. Bulaşıkları yıkaan, çocuklara bakan ve şımarık bir adamı bekleyen.
I'll never again be some bloody housewife... who washes dishes, looks after the kids... and waits on some spoiled man.
- Bu haber yerel gazetede çıkar herkes, müfettiş Kaan'ın ne kadar ödeme yaptığını,... ve bu kişinin Sulh yargıcının oğlu olduğu okur, ne demek istediğimi anladın sanırım.
And have this news splashed in the local newspapers. People ought to know that when Inspector Khan is in-charge... no one can take things for granted. Not even if he's Distt.
- Müfettiş Kaan'ın, bize yolladığı fotoğraflardan... bunların, yabancı birine ait ayak izleri olduğu kanıtlanmıştır.
From the photographs Inspector Khan sent us, it is proved... that they are the footprints of an alien.
Neden kıçınla düşünmeyi bırakıp kaanı kullanmıyorsun.
Why don't you sit on your head, try thinking with your butt.
Zho'Kaan.
Zho'Kaan.
Şimdi düzgün bir biçimde tanıştığımıza göre... biraz suya ne dersin, Zho'Kaan?
Now that we've been properly introduced... how about some water, Zho'Kaan?
Adı Zho'Kaan.
His name's Zho'Kaan.
Benimle kal, Zho'Kaan.
Stay with me, Zho'Kaan.
İstanbul "a benim bildiğim en son Kaan" ın doğumu için gelmiştin.
The last time you had visited Istanbul was when Kaan was born presume.
Yok Kaan sağ ol.
No, thank you.
Siz gidebilirsiniz.
Kaan, you can leave.
Kaan'ın emirlerine uymayacak mısınız?
Will you not heed your Khan's orders?
Kaan bu yaptığınızı öğrenseydi, kuşkusuz çok öfkeli olurdu!
If the Khan knew that you were doing this, he would be furious!
Kaan.
Kaðan.
Sen o Kaan iti yüzünden evlilikten soğudun.
You went off marriage because of that Kaðan bastard.
Mutfağa gidip bir bardak çay yapmanı istiyorum lütfen, çünkü bahçede, sen Cengiz Kaan'sın.
I'd like you to go back in the kitchen and make a cup of tea, please, because in the garden you are Genghis Khan.
Cengiz Kaan'ı yıkan şey onun çocuklarıydı.
It was his children drove Genghis Khan to destruction! Ha!
"Kaan'ın gazabı" deyip duruyorsun ama o'Yeni Nesil'de oynadı.
You keep quoting Wrath of Khan, but he was in Next Generation.
Çeviri : Alp Kaan TURAN
Subtitles by Katie Henfrey
O halı Azeri Kaan'ın kendisinden gelen bir hediyeydi.
That rug was a gift from the Azeri Khan himself.
Değerli dostum Mete Avunduk ve ben Kaan Çaydamlı her pazartesi, salı ve perşembe olduğu gibi Kent FM, Gümüşsuyu Tesisleri, Yenice Stüdyoları'nda sizlerle beraberiz.
My beloved friend Mete Avunduk and I, Kaan Çaydamlý as every monday, tuesday and thursday We are with you in Kent FM, Gümüþsuyu Facilities, Yenice Studios.
[KAAN] Bazen hiç gidememekten korkar.
[KAAN] Sometimes he scares to not able to leave anymore.
[KAAN] Bazen kendinden uzaklaşmak ister insan.
[KAAN] Sometimes a man wants to go far.
[KAAN] Bazen bir kadın sana...
[KAAN] Sometimes a woman says to you...
[KAAN] Haftaya kına gecesi yapıyoruz.
[KAAN] We do party for bride next week.
[KAAN] Yolda durmak yolda olmak anlamına gelmez.
[KAAN] Standing on the road do not mean being on the road.
Kaan nerede?
Where is Kaan?
Kaan'la konuş, iyi bir şey yakaladınız.
Talk to Kaan, you created a good thing.
Kaan'dan başkası da basmazdı zaten o kitabı.
No one else than Kaan would publish that book.
"Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok" dedi. "Kaan", dedi.
"Nothing but our chains" he said. "Kaan", he said.
- Mete! Kaan!
Kaan!
- Kaan.
- Kaan.
Kaan.
Kaan.
Mete ya da Kaan burada mı?
Mete or Kaan is here?
Kaan programı kullanmak istemiyor ki.
Kaan doesnt want to use the program.
- Merhaba, Kaan.
- Hi, Kaan.
Kaan gerek yok dedim.
Kaan, I said no need.
İnanmak istediğim her şeye inandım bugüne kadar Kaan.
I believed everything that I want to believe until now, Kaan.
[KAAN] Yüreğim içinde yılkı sevi güncesi, si... si... si...
[KAAN] Yüreðim içinde yýlký sevi güncesi, si... si... si...
Kaan, niye programı öyle sunuyorsun?
Kaan, why do you do the program like that?
- Kaan'ın sana çok selamı var.
- Kaan says hi to you.
- [KAAN] Yatmadınız mı sahiden?
- [KAAN] Seriously, you didnt?
- [KAAN] İyi, ikimizden biri yatacak zaten.
- [KAAN] Good, One of us will sleep anyway.
[KAAN] İyi bir gün batımından beklenebilecek her şey vardı oysa.
[KAAN] Everything that could be expected from a good sunset was there.
[KAAN] Ya Mete bir adalet mesajı ver ya.
[KAAN] Come on Mete, give us a message of justice.
[KAAN] Ya ver mesajı ya...
[KAAN] Come on give the message...
- CLINT EASTWOOD ( Kaan Kavuşan )
English SDH