Kafam karıştı translate English
3,440 parallel translation
Kafam karıştı...
So complicated.
Benim de kafam karıştı!
We are also very puzzled.
Tatlım, Benimde kafam karıştı.
Honey, I am as confused as you are.
Benim de kafam karıştı.
I'm fucking confused also.
Benim de kafam karıştı.
I'm confused also.
Kafam karıştı.
I'm confused.
Kafam karıştı. Her neyse.
I'm confused.
İyice kafam karıştı.
This is so confusing.
Kafam karıştı...
It's confusing me.
- Kafam karıştı.
I'm confused.
Kafam karıştı.
Oh, I got confused.
Kafam karıştı.
I'm lost right now.
Bu sohbetin uyarıcı havasından dolayı biraz kafam karıştı galiba.
I guess I'm a little taken aback at the cautionary nature of this conversation.
Kusura bakma, biraz kafam karıştı.
Sorry, I'm a bit confused.
Biraz kafam karıştı.
I'm a little bit confused.
Pandit, şimdi kafam karıştı... Kim kimi kandırıyor?
nowl am confused... who is pulling a fast one on whom?
Biraz kafam karıştı.
I'm a little confused.
Ben... Kafam karıştı.
I, uh...
Kafam karıştı ve çok kötü şeyler yaptım!
I got a bit confused and I did some REALLY BAD THINGS!
Kafam karıştı belki bana biraz ipucu verebilirsin.
I'm confused, maybe you could give me a little hint.
- Kafam karıştı.
- I'm confused.
Şey, kafam karıştı şimdi.
Well, now I'm just confused.
Kafam karıştı :
I felt confused :
Şu an çok kafam karıştı.
This is just a lot right now.
Benim kafam karıştı. Eminim bu görüşme benim için ne kadar kafa karıştırıcıysa senin için de öyledir.
I'm confused... and I know that this call is is just as confusing to you as it is for me.
Affedersiniz. Kafam karıştı.
I'm sorry, I'm confused.
Kafamı karıştırma konusunda çok iyisin!
For making a person go back and forth and get so confused.
Sadece biraz kafam karıştı.
Oh, I must've got confused.
Kafam karışmıştı..
Got all confused.
Köprüye ulaştığımızda zannedersem kafam karışmıştı.
Βy the time we reached the bridge, Ι was impossibly confused.
Kafam biraz karıştı.
I'm confused.
- Kafamı karıştırdı bu konuşma
- I'm very confused by this conversation.
Bunlar hep kafamı karıştırdı, haklısın.
One of us has a scrambled brain, all right.
Hadi kafamızı karıştırma hassaslık başka şey, aptallık başka.
Let's not confuse sensitivity with stupidity.
Şuan işiyor. Yaptığı şeyle kafamızı karıştırıyor.
He's messing with us is what he's doing.
Kafamı karıştırıyorsun.
You're way above my head
Bu kafamı karıştırıyor.
That confuses me.
Soruların kafamı karıştırmıyor.
You not questioning them confuses me.
Kafam karışmıştı.
I was really confused.
# İyice karıştı kafam da. #
♪ It really got my mind racing ♪
Bu yavaş makine yeteri kadar kafamı karıştırıyor zaten.
This machine is slow and confusing enough.
Herkes bol bol beyaz peynir ve zeytinyağı yiyor, mutluymuş gibiler ama esasen kızgın olduklarından söz ediyorlar, bu kafamı karıştırıyor.
- Oh, God. - People eat a lot of feta and olive oil... And they act all happy, but they actually talk about how angry they are...
Çok gençtim, kafam karışmıştı.
Well I was very young, I was very confused.
Kafam çok karışmıştı.
The whole think was like a Watergate-level cover up. Man.
Bu lanet yer kafamı karıştırıyor.
This place is getting me rattled, man.
Bir süreliğine kafamı karıştırdı.
That had me flummoxed for a while.
- Bir eleştirmenin kafamı karıştırmasını istemiyorum.
- I don't need some critic getting in my head.
Kafamı karıştırma!
Don't mess with my head!
İyice kafamı karıştırdın.
Now you've lost me.
Kafam çok karıştı, bu yüzden Klara'da kalacaksın bu gece, evet.
Sorry, so confused, then I know that you're sleeping over at Klara's.
Böyle mülayim olduğunda kafamın karıştığını biliyorsun.
You know I find it confusing when you're vulnerable.