Kalacaksın translate English
8,589 parallel translation
Hayatta kalacaksın ve evine döneceksin.
You're going to survive and you're going to go home.
Yani böylece eğer iyi bir ebeveynsen çocukların gelişecek ve senden daha zeki olacaklar. - Yanlarında biraz aptal kalacaksın.
So, doesn't it follow that if you're a good parent and your kids evolve and are smarter than you, they're gonna make you feel kind of dumb?
Senin oldukça büyük bir şöhretin var ve bu batan gemide sıkışıp kalacaksın.
You have a sizable reputation and you'll be trapped on this sinking ship.
Değişiklik yapmak zorunda kalacaksın.
You'll have to recast.
# Sanırım düz ayaklarını yere basmak zorunda kalacaksın yakında #
♪ Oh, I guess you'll have to put ♪ ♪ Your flat feet on the ground ♪
Üstüme mi kalacaksın?
You sleeping on me?
Ama bil ki ona seçim yaptırmak zorunda kalacaksın.
But just know you'll be making him pick between us.
Burada altı hafta kalacaksın, üretken olman gerekiyor.
You're gonna be in here six weeks, you need to be productive.
- Hayatım, Bütün gece orada mı kalacaksın?
- Honey, You Gonna Be In There All Night?
Hedvig, geç kalacaksın.
Hedvig, you're going to be late.
Geç kalacaksın.
- Hurry, you'll be late.
Ne kadar süre kalacaksın peki?
Well, how long will you be gone?
Biliyorsun ki gelecek dönemde Einhornlar'a her şeyi açıklamak zorunda kalacaksın.
You do know you're gonna have to walk the Einhorns through the next session.
- Ama siz başkan olacak kalacaksınız, değil mi?
But you will stay on as president, then?
Dikkat et, Quinlan, elinde bozuk bir saatle kalacaksın.
Careful, Quinlan, you're gonna end up with a broken clock.
Sen nerede kalacaksın?
S-so, where are you gonna stay?
Kusura bakma ama koyunları saymak zorunda kalacaksın.
You're gonna have to count sheep, sorry.
Eğer Jimmy'nin ölümü boşuna olsun gerçekten kalacaksın?
You're really gonna let Jimmy's death be in vain?
Hilal laneti sayesinde kurt biçiminde kalacaksınız.
The Crescent curse. Now you will be trapped in wolf form.
Şimdilik sadece Arrow, Al Sah-him olarak kalacaksın.
But for now, only the Arrow, Al Sah-him, shall remain.
Bütün gece orada mı kalacaksın?
- You going to stay there all night?
Hep göçmen olarak kalacaksın, nokta.
You'll always be a foreigner, period.
Sen hep 25'inde kalacaksın.
You're gonna be 25 forever.
Tamam, dinleyin, ilk olarak... tabi ki, olduğunuz yerde kalacaksınız.
Okay, listen up, first off, obviously, you're all gonna stay where you are.
Nerede kalacaksınız?
Will you stay here?
Bizim için zor durumda kalacaksın Jackie Peyton.
You're gonna get us in trouble, Jackie Peyton.
Hayretler içinde kalacaksın, şimdiden seni etkilemeye başladı bile.
You'd be surprised, the way it grows on ya.
Sakinleşene kadar burada kalacaksın.
You stay in there until you calm down.
Geç kalacaksın, hızlı gideceğim.
( Samantha ) You're gonna be late.
- Eğer blackway bulduğunuzda, sen kalacaksın sen olmasaydı keşke.
When you find Blackway, you're gonna wish you hadn't.
- Yine, sen kalacaksın a b-b-doktora ihtiyaç olduğunu söylüyorlar.
You say that again, you're gonna need a d-d-doctor.
Iyi, sen geç kalacaksın söyle, onu arayın.
Well, call her up, tell her you're gonna be late.
Sabanımı kullanmak zorunda kalacaksın.
You'll have to use my plow.
Bu işin sonunda kendini öldürmek zorunda kalacaksın, Jackson.
You've got to kill yourself to end this, Jackson.
Onlar da "Tüm aileler öyle söyler, sonsuza kadar burada kalacaksın!" dediler.
They said, "All parents say that, you'll be here forever!"
Ne kadar süre sınırdışı kalacaksın?
How long until they deport you?
Oyun oynamayı sürdürüyorsunuz, ölüm cezasıyla karşı karşıya kalacaksınız.
You keep playing around, you're gonna be facing the death penalty.
Pekala, git o zaman yoksa geç kalacaksın.
Well, go on then. Or you'll be late.
Ömrünüz boyunca Beyaz Saray'da mı kalacaksınız?
Are you planning to spend your entire life in the White House?
- O halde burada kalacaksın?
- Then you'll stay here?
Bir süre Meredit'le kalacaksın.
We're gonna stay at Meredith's for a while.
Ama gidersen, her zaman babanın oğlu olarak kalacaksın.
But if you do, you'll always be your father's son.
Eğer ölürsem yalnız kalacaksın.
If I die you will be alone.
Pekala, Alex. Benim yanımda kalacaksın, tamam mı?
You stay with me, okay?
Ama vermek zorunda kalacaksın.
Well, you're gonna have to.
Tek başınıza kalacaksınız, efendim.
You will be all alone, Sire.
- Beş parasız kalacaksın.
- You'll be broke as shit.
Ama sevdiğin adamla birlikte olamıyorsun ve onun kelepçelenip götürülüşünü izlemek zorunda kalacaksın.
But you're not able to be with the man you love, and you're gonna watch him being taken away in handcuffs.
Seni seviyorum ve sen her zaman benim arkadaşım kalacaksın.
I love you and you will always be my friend.
Uzun mu kalacaksın?
Will you be gone long?
Sessiz mi kalacaksın?
Radio silence?