English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Kanıyor

Kanıyor translate English

6,948 parallel translation
Burnun kanıyor.
Oh, you're-you're... you're bleeding.
Dudağın kanıyor.
Your lips bleeding.
Çok kötü kanıyor. Sana yardım edeyim.
You're bleeding pretty badly.
Bu iyi, Ama, adamım, kanıyor.
Oh, this is good. But, man, oh man, it sure is bleeding.
Ahh. Her yanım kanıyor, kahrolası!
Ahh.
- Bir yerim kanıyor galiba.
Oh, I think I'm bleeding somewhere.
- Galiba burnun kanıyor.
I think your nose is bleeding
Biliyorum, benim de burnum kanıyor.
I know, I have nose bleeding problem too
Birden bire burunları kanıyor.
They bleed quite suddenly
- Kız bunu bekliyor. Bizim oğlan anca tıkanıyor.
She's waiting for him and he's busy hogging
Burnun kanıyor.
You have a bloody nose.
- Burnun kanıyor.
- Your nose is bleeding.
Bayağı kanıyor.
There's a lot of blood.
Burnun kanıyor.
Your nose is bleeding.
Suratın kanıyor.
Your face is bleeding.
Elin kanıyor kardeşim.
You're bleeding, bro.
Kanın akıyor.
You're bleeding.
Kan damlıyor beyninden
Blood is spilling from your brain - Daddy.
Kanı kaynıyor.
His blood is moving.
Buradaki alım satım kayıtları da suçunuzu kanıtlıyor.
- These transaction records prove you're guilty.
Kitap kanıtlıyor Jake.
The book's prove, Jake.
Hakim, mahkemeye çıkacak kadar kanıtın varlığına inanıyor demek.
It just means he believes there's enough there to bring into trial.
Hiç tanımadığım bu kadının, yaralarına baktığımda... kanım kaynıyor ve ruhum eziliyor!
And when I see the wounds that tester on that lady... I have never met before, my blood boils and my soul hurts! Why?
Hem hasta olmuş bir köpek, hem de Christy beni ısırdı. Demek ki kan veya tükürük yoluyla bulaşmıyor.
I was bitten by an infected dog and by Christy, so it's not transmitted by blood or saliva.
Gümüş teni altın kanıyla bezenmiş yatıyor işte Duncan.
Here lies Duncan, his silver skin laced with his golden blood.
Bu da kanıtlıyor ki birini Fedakârlık topluluğunun içinden alabilirsin ama Fedakârlık'ı birinin içinden alamazsın.
Well that just goes to show that you can take the girl out of Abnigation but you can.t take Abnigation out of the girl.
Kafamda kurumuş kan var, benim olmayan küçücük bir arabada uyuyorum, bisiklet çalıyorum, olmayan birini ararken kasabalılar sokaklarda beni kovalıyor.
There's blood caked in my hair, I'm sleeping in a tiny car that's not mine, I'm stealing bicycles, townspeople are chasing me through the streets while I search for someone who doesn't exist.
- Bu, "Altı Milyar" ın sansasyon yaratan yayımcılığını kanıtlıyor.
Although it does prove what a publishing sensation Six Billion has been.
- Benim gibi kanıyor!
He bleed like me! You belong in here!
Damarlarında kan akıyor mu? Susuyor musun?
Do you have blood running through your veins?
Bugünkü iş şartları nedeniyle, yoluna çıkan her kadın Olivia'da merak uyandırıyor.
Olivia's intrigued by any woman making her way through the job climate today.
Eli kanıyor.
What?
Erkek cinsel organına kan akışını hızlandırarak cinsel uyarım sağlıyor.
It promotes sexual stimulation by increased blood flow to the male genitalia.
Hayır, yapmayacaksın, çünkü bu senin deli olduğunu kanıtlıyor. ve her şeyini kaybedeceksin.
No, you're not, because it's just gonna prove that you're crazy and you're gonna lose everything.
Doku, kan ve organlar zamanla kendini kopyalıyor.
Will replicate tissue, blood and organs over time.
Sağ kolum bile yönetmenin zor olduğunu kanıtlıyor.
Even my right-hand man is proving difficult to manage.
"Ekip" demene bayılıyorum dostum. Kanımı kaynatıyor.
Oh, man, I love it when you say "a team." it makes me all warm and fuzzy.
"Genç çocuk kanı kaynıyor."
"He's a young boy, hot-blooded."
Taşaklarımdan vurdular. Aynı anda hem donuyorlar hem de yanıyorlar. Boğazlanmış domuz gibi kan akıyor.
They shot my nuts off they're freezin burining up the same time, bleeding like a stuck pig.
Hatırlatayım. İçiniz kıpır kıpır kanınız deli akıyor çimler yemyeşil, yumuşacık ve yaz ayları da sonsuza kadar sürüyor.
Let me tell you, the juices are flowing, the red corpuscles are corpuscling the grass is green and it's soft, and summer's gonna last forever.
Kan veren bulunamazsa ameliyatlarda kullanılıyor.
The blood is used for surgery where there aren't blood donor available
Kan çıkıyor mu?
Is it coming out
Muhtemelen gece boğazımıza çöküp... yüzünü kanımızla boyamayı planlıyor.
Probably planning on slitting our throats tonight... And painting pictures of it all over his face.
Benim rahmim, benim kanım benim sütüm ama çocuk senin adını alıyor.
My womb, my blood my milk and the child takes your name.
Umarım sen ve sik kafalı dostların, zavallı Dave'e sataşmaktan zevk almışsınızdır. Çünkü şu an damarlarımda binlerce ölümlünün kanı dolaşıyor.
I hope you and your dickhead pals enjoyed picking on poor Dave, because now my veins surge with a thousand generations of death.
Yaklaşık her otuz yılda bir lanet ev uyanıyor ve taze kan istiyor, kasabamız da bunu sağlamak zorunda kalıyor.
Every 30 years or so the goddamn place just wakes up and it demands new blood, and our town is forced to deliver it.
Savaş hala kanında akıyor.
He still has war in his blood.
Ciddi ve ağırbaşlı davranıyor ama onun da kanı kaynıyormuş.
He pretends to be serious and show dignity... But inside, he is all the same as other men!
Sonuçta Kraliyet kanını taşıyor.
He is of royal blood.
Petra insan kanı olup olmadığını anlamak için test yapıyor.
Petra's testing it to see if it's human.
Kan basıncını düşürmeye ve sinirleri yatıştırmaya yarıyor gibi görünüyor.
Seems to lower the blood pressure and calm the nerves.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]