Karadeniz translate English
179 parallel translation
Karadeniz
The Black Sea
Karadeniz... ve Baltık Denizi kıyılarındaki donmuş gemilerinizi
Black Sea... and your ship frozen in the Baltic Sea by the shore
- Beyler, Karadeniz Filosundan bir tebrik aldık.
- Gentlemen, we have received the greeting from the Black Sea Fleet.
- Karadeniz Filosuna güvenmiyoruz, çünkü biz yirmi inçlik silah yapacak ilk insanlar olacağız.
- Do not rely on the Black Sea Fleet, because we will be the first ones who will aim twenty-inch guns at you.
Karadeniz'e açıldığınızda, buradaymış gibi emniyette olursun.
The middle of the Black Sea would be just as safe as your own office.
Haki, beni Karadeniz'den geçirerek Nazileri atlatacağını düşünüyordu.
Haki thought he'd fool the Nazis by getting me out of Turkey through the Black Sea.
Şimdi denizler... Baltık, Akdeniz, Karadeniz..
Now the seas... the Baltic, the Mediterranean, the Black Sea...
Karadeniz'de gemilerin batmış gibi duruyorsun.
You look as if you've just lost your last friend.
Karadeniz'de gemilerin batmış gibi.
You know, when you get fakakta.
Köylü çiftlikte, işçi sanayide, ve kan emici burjuva Karadeniz'de!
The peasant is on a farm, the worker is in the industry, and the bourgeois bIood-sucker is on the black Sea.
Tüm gördüklerimiz bizi kaplayacak, Baron Wrangel, Karadeniz'de!
That's how we'II drown, for all to see, Baron WrangeI in the black Sea!
Karadeniz'de küçük bir liman.
It's a small port on the Black Sea.
Ama demirin yoğun kullanımı MÖ 1500'lerde Karadeniz'deki Hititlerce gerçekleşmiştir. Bronz döküm uygulaması Çin'de başladığında, Stonehenge yapılıyordu.
But the wide use of iron is really initiated by the Hittites round the Black Sea around 1500 BC, just the time of the process of casting bronze in China, the time of Stonehenge.
Karadeniz'in içine, Gürcistan'da güneş batmış!
The sun of Georgia has fallen down into the deep of the Black sea.
Karadeniz ve Hazar'ı vurmalıyız.
We must knock the Black Sea and the Caspian together.
Tabutlar, Karadeniz'den gemiyle geldi.
Coffins have come by boat from the Black Sea.
Karadeniz çok büyük.
The Black Sea is a great thing.
Karadeniz, Soçi!
October Hotel.
Karadeniz kıyısındaki kara mayınını unutuyorsun.
You've forgotten the land mine on the Black Sea beach.
Eski dostunuz, Kaptanınız, bugünlerde Odessa'ya, Karadeniz'e, yabancı ülkelere gidiyor.
Your old friend, your Captain is going to Odessa these days, to the Black Sea, to the foreign countries.
- Utinoe'ye, ve sonra Karadeniz.
- To Utinoe, and then to the Black sea.
"Karadeniz"
"The Black Sea"
" Selam! Omega Red diye birini durdurmak için Colossus'la birlikte Karadeniz'e gittim.
Gone to Black Sea with Colossus to stop some guy named Omega Red.
Hayatımda ilk kez Karadeniz'i gördüm.
And so I saw the Black Sea for the first time.
Karadeniz, mercanlarının erkek olarak doğduklarını biliy or m uy dun?
Did you know that black sea bream originate as males?
Alice, Karadeniz'de gemilerin batmış gibi duruyorsun.
The dark side of the moon. What did Tom say?
Günümüz barışının savaş meydanı Baltık'tan Karadeniz'e uzanan stratejik biçimde konumlanmış ülkelerden oluşan bir çizgiydi.
The battleground of peace today is that strip of strategically located countries stretching from the Baltic to the Black Sea.
Eninde sonunda kaçar orospu. Açılalım Karadeniz'e. Bırakalım karıyı köstenceye desek.
Let's say we sailed to Black Sea and dropped her off in Constantia.
Karadeniz'de.
It's on the Black Sea.
Petrol oradaki limanlarda tankerlere dolduruluyor, ve gemiler Karadeniz'den İstanbul'a geliyorlar.
The oil is put on board the tankers, shipped across the Black Sea to Istanbul.
Karadeniz'de bir eğitim kampında.
At a training camp on the Black Sea.
İngiltere'den Karadeniz'e
From England to the Black Sea
Tek şansımız Slovakya'ya kaçmak... sonra gemi ile Tuna'dan Karadeniz'e... ve sonra da Filistin.
Our only chance is to flee through Slovakia... then by ship down the Danube, to the Black Sea... and on to Palestine.
Donau nehri Karadeniz'e dökülüyor, değil mi?
Donau runs straight out in The Black Sea, don't it?
Doğru ve İstanbul da Karadeniz kıyısında.
True. And Istanbul lies by The Black Sea.
35 metre genişliğindeki Boğaz şehri tümüyle Karadeniz'e bağlıyordu.
The mile wide channel of the Bosphorus Strait was all that connected the city to the Black Sea.
- Karadeniz'de gemilerin mi battı?
Penny for your thoughts. Overpriced at that.
Hunları kralı,... Karadeniz'den donmuş nehre kadar bütün toprakların efendisi... Ren Nehri'nden Doğu'nun dağlarına kadar
King of the Huns, lord of all lands from the frozen ocean to the Black Sea, from the River Rhine to the mountains of the East.
Karadeniz de gemilerin mi battı?
Okay, how about cloudy with chance of showers?
Biz de siyahız ve Karadeniz'imiz var.
We're black. We've got the Black Sea.
Karadeniz...
The Black Sea...
Enver Paşa Karadeniz girişine mayın döşetti.
Enver Pasha had the gateway to the Black Sea mined.
Almanya'nın doğuya giden yolu kesilebilir,... Balkanların kilidi ve Karadeniz üzerinden Rusya'nın önü açılabilirdi.
It could cut Germany's route to the East, unlock the Balkans and open up Russia via the Black Sea.
Sağda Karadeniz, solda Azov.
Black Sea to the right, Azov to the left.
Karadeniz!
The Black!
Karadeniz'e göre mi?
The Black Sea?
Karadeniz'den ve Küçük Asya ( Anadolu )'dan bir yurt arayarak geldik... onlarsa bizi hayvanlar gibi oradan oraya gönderip duruyorlar!
We came from the Black Sea and Asia Minor seeking a homeland... and they're carting us around here and there like animals!
İyi bir maaş alacağım ve iklimi Riviera kadar ılıman olan Karadeniz'in kıyısında bir evimiz olacak. Kulağa nasıl geliyor?
I'll have a big salary and a decent sized house on the black sea, where the climate's as mild as the riviera.
Karadeniz filo komutanı bir gemiyle Amiral Golovko ve Mikhail Kutuzov savaş gemilerine doğru ilerliyor.
A boat with the Commander of the Black Sea Fleet is heading towards the Admiral Golovko and Mikhail Kutuzov cruiser.
- Bana Karadeniz'i hatırlatıyor.
- Reminds of me the Black Sea.
Transilvanya'da ve Karadeniz'in Varna ve Galaz limanlarında birden bire bir veba salgını başladı. Salgın.
Plague.