Katiyen translate English
954 parallel translation
Katiyen unutmadım, Lady Dakin.
Certainly not, Lady Dakin.
Katiyen ve kesinlikle reddediyorum!
I refuse absolutely and utterly!
Hayır, katiyen değil!
Not at all.
- Katiyen.
- Not at all.
Katiyen.
Not at all.
Ama katiyen yaşlıda değil! Hayır.
But definitely not old!
Katiyen.
Never.
Hayır, katiyen.
No, not at all.
Katiyen böyle bir şey yapmayacağım.
I will certainly do no such thing.
Katiyen olmaz.
Certainly not.
Katiyen.
Oh, not at all.
Katiyen.
Not on your life.
- Katiyen hayır.
Certainly not.
Katiyen olmaz.
Never!
- Ona katiyen söylemeyeceksin.
You'll tell him nothing of the kind.
- Lütfen ona söyleyin. - Katiyen, yağ yok.
- Please tell him.
Daha sonra karar senindir. Ona elimizi katiyen sürmemeliyiz dersen sürmeyiz.
I'll leave the rest to you.
Katiyen.
By no means.
- Katiyen!
- On my honor!
Onu görmeme katiyen izin vermiyor.
He's never even let me come to see him.
Katiyen.
None.
Ama Leela'yı bırakmayı katiyen kabul etmedim.
But under no circumstance, was I willing to leave Leela
- Hayır, katiyen.
- Not at all.
Ve katiyen son kez sana büstümü çizdirişimdi.
And let you draw my bust for the absolutely last time.
Ama ben katiyen öyle düşünmüyorum.
Well, I certainly do not.
Katiyen hizmetkarınız değilim!
I am most certainly not your servant!
Katiyen ne rivayet ne sezgi ne de komik duygular ikna etmiyor.
Certainly not rumor or intuition or funny feelings.
İçki sigara katiyen yok.
No smoking, no drinking.
Baba evde olmadan katiyen olmaz.
Never when Papa is not at home.
Katiyen rahatsız edilmek istemiyorum.
I'm not to be disturbed on any account.
Sorun olmayacağından emin misin? - Oh, Katiyen, Efendim.
You sure it wouldn't be too much trouble?
Katiyen!
No way!
Katiyen Devonshire'a yalnız gitmeyin.
On no account must you go down to Devonshire alone.
Hayır, sadece rüzgâr vardı! O gün, senin gibi bir bücürün bu madeni katiyen idare edemeyeceğini düşünüyordum. Öyle miydi?
No, it was windy.
Bunun için kendimi katiyen affettiremem.
There's no way I can make up for it.
Katiyen yok!
- Not yet.
Henüz gelmiş değil. Üstelik siz ikinizin yardımını katiyen istemezdim!
She is too young, I won't trouble you any more.
- Katiyen.
- Never
- Hayır, katiyen.
- Of course not.
Sizi katiyen rahatsız etmek istemezdim.
I didn't want to bother you none.
Katiyen!
Not at all!
Hayır, katiyen.
No, not at all
Hayır, bir devrim olmasını katiyen istemedi.
No, he never wanted revolution
Edie, katiyen kardeşini öldürmezdi.
Edie would never murder her sister.
Dediğiniz gibi ; Edie bir karıncayı bile katiyen incitmezdi.
As you said, Edie would never have hurt a fly.
Saygıda katiyen kusur etmem.
I shall have all the proper respect.
- Olmaz, katiyen!
- No, never!
Hayır, hayır katiyen.
Absolutely.
Katiyen.
Not in the slightest.
Katiyen olmaz Dick!
It...
Katiyen olmaz.
- Absolutely not, inspector.