Kayalar translate English
1,907 parallel translation
Dünya'daki dağlar silikatlardan oluşur, kayalar... Oysa Titan'daki dağlar buzdur, metan buzu...
The hills on Earth are made of silicate, rocks... whereas the hills on Titan are ice, methane ice...
Ayrıca gel-git dalgaları, kayalar ve resiflerde var.
You got tidal currents, rocks and reefs to deal with.
Kayalar var.
There's some rocks around.
Bilimadamları Pluto'nun yüzeyinin derinliklerine bakmayı çok isterlerdi çünkü kayaların içinde güneş sistemimizin tarihinin bambaşka bir bölümü yatıyor.
Scientists Would love to chip away At the surface of Pluto Because hidden within its rocks Is a whole missing chapter In the history Of our solar system.
Burada üzerinde oturduğumuz kayalar dünyanın içinde yüksek basınçlarda işlendi.
The rocks that we're sitting on Here have been processed By the high pressures In the Earth
Buradaki kayalar altın kartalların yuva yapması için mükemmel.
It's the perfect kind of rocky area for golden eagles to make their nests.
Huygens uzay aracının yolladığı bu bulanık fotoğraftaki kayalar, aslında buz.
The rocks in this blurry photo taken by the Huygens lander, are in fact water.
Binlerce yıl önce kayalar, çubuklar ve kemiklerle başladık.
Thousands of years ago, we started with rocks, sticks and bones.
ama kayaların yanında da kırmızılıklar görmeye başladım.
But I'm starting to see some redness on the adjacent boulders.
- Peki şu kayalar?
- What about those rocks?
Bu göz alıcı bir sayıdır. Çünkü her öğrenci suyun her santimetreküpünde ki yoğunluğunun 1 olduğunu bilir. Bu suyla beraber kayaları da eklersek Dünya'nın yoğunluğunu bulmuş oluruz.
It's a spectacular number... because every schoolchild knows that the density ofwater... is one gram per cubic centimeter... and we also know that rocks that you pick up on the street... the density of our Earth, for example, as a rock... is about five grams per cubic centimeter.
Ve kayalar sıvı halde olduğundan içeriği yoğun olsa da Dünya'nın çekim kuvveti ve Ay'ın bu yörüngede bulunuyor olması sıvı kaya gelgitlerine sebep oluyordu tıpkı bugün Dünya'mızdaki denizler gibi.
And because the rock was liquid... even though it was rock... the gravitational pull of the Earth... and the orbit of the Moon... caused the liquid rock to have tides... just like the water on the Earth today.
Tabii bir de her yerde kayalar var.
ALL THE BASICS FOR BUILDING YOURSELF A HOOCH,
Bunlardan biri de atmosferin gücünün gezegenin yüzeyini değiştirebilecek hatta kayaları bile oyabilecek kadar kuvvetli olmasıdır.
One of them is that Earth's atmosphere is capable of shaping the surface of the planet, even cutting through solid rock.
Bu bölge şu anda kuru ve tozlu olmasına rağmen 2,5 milyar yıl önce bu kayalar denizin derinliklerinde oluştu.
Although this area is dry and dusty now, two and a half billion years ago these rocks were formed beneath the sea
Buradaki kayalar çok keskin ve kırılgan. Dolayısıyla bir çıkıntının üzerinde olmamız güzel. Böylelikle...
The rocks here are very sharp and very brittle, so it's actually good that we're on an overhang and that we're not going to
Bu boğaz yüzlerce metre derinlikte. Oysa akarsu tarafından kayaları sürekli yontularak kesilmiş. Hâlâ gittikçe derinleşmekte.
This gorge is hundreds of metres deep and yet it was cut by the river, relentlessly wearing away at the rock, and it's still getting deeper.
Akarsular kayaları aşındırmakla kalmıyor aynı zamanda onları alüvyon hâlinde dağlardan denizlere taşıyor.
Rivers don't just erode the rock, they also carry it from the mountains to the sea in the form of silt.
Kayaları kaplamış tüylere...
It looks like a fur that's covering all the...
Tek hücreli canlıların boyut ve karmaşıklığında anî bir yükseliş gözlemliyoruz. Çok geçmeden, kayalar üzerinde ilk büyük canlıların çıplak gözle görülebilen belirtileriyle karşılaşıyoruz. Bunların en eski çok hücreli canlılar olduğunu düşünüyoruz.
We see a sudden increase in size and complexity of the single cell creatures and soon after, you find impressions on rocks of the very first large creatures, things you can see with the naked eye, which we believe are the oldest multi-cell creatures,
Kimse bi demet yeşillikle kayalar üzerindeyken tehlikeli olamaz.
Anyone who gets their rocks off over a bunch of greenery can't be too dangerous.
Falezlerden koparılmış büyük kayalar buz tarafından kilometrelerce sürüklenmiş.
There are huge boulders plucked from the cliffs and carried for kilometres by the ice.
Buz geri çekilince, tıpkı Yosemite'de olduğu gibi geride pürüzsüz, parlak ve aşınmış bu kayalar kaldı.
When it retreated, just as in Yosemite, the ice left behind these boulders and rock smoothed and polished by ice.
Kafanızın 100 metre üstünde bir dalga düşünün. İçinde binbir çeşit cisim var : Tortu, moloz, koca kayalar ağaçlar, mamutlar...
You can imagine water a hundred metres above your head, all dark, filled with sediment and all kinds of debris, large rocks, trees, woolly mammoths, anything.
Kayaları matkap gibi delen girdaplar bu çukurları oluşturdu.
And huge potholes were created by whirlpools that drilled straight down into the rock.
Bu şekilde kayaların içindeki tuz ortaya çıkar ve okyanuslara doğru tabakalar halinde taşınırlar.
This releases salts trapped inside the rocks which are carried down to the ocean as sediment.
Bu kayaların böyle görünmesinin ve özel olmasının nedeni de budur.
That's exactly why this rock looks the way it does and why it's so special.
Kayaların arasında yürümeye başladım
♪ We walked among the standing stones
Kayalar mı?
Boulders?
Buruşuk kayalar ve koyu yosunların arasından daha derinlere uçsuz bucaksız bir laciverdin içine ilerliyorum. Orada beni gümüş renkli bir balık sürüsü bekliyor.
I'm going deeper past the wrinkled rocks and dark seaweed toward a deep blueness where a school of silver fish wait.
Orada Mars kayalarından daha fazlası var.
More than just a pile of Martian rocks.
- Kayaların arasından çek, yavaşça!
- Hey, bring him through the rocks there. Nice and slow, that's it!
Şimdi de peşimizde kayalar var.
Now we're being followed by rocks.
Buraya geldiklerinde, sana işaret verdiğimde oradaki kayaların arkasına saklanmanı istiyorum.
So when they get here, I'm gonna signal you, and I want you to hide behind those two rocks right there.
Şu kayaların oraya.
All right, you see those rocks?
Çok iri kayalar yuvarlanıp, mağaranın ağzını kapamış.
Many large rocks were dislodged, blocking the mouth of the cave.
Kayalar birbirine benziyor.
I can't tell one rock from another.
Kayaların arasına dikkat edin.
Watch between the rocks.
Kayaları ne kadar güzel çizmişsin.
Wow! You draw really good rocks!
Kızları ve kayaları çizen Anna.
It's Anna who draws rocks and little girls.
Kayaların arasında bulmuş onu.
He found it flat out amongst the rocks.
Bu belki ilginizi çekebilir yamaç kayalarından bahsederken dikkatinizi bana verin.
I'm saying it might be in your interest to listen. And you'd do well to keep your wits about you when I talk about scree.
Ormanda bir sabah.. ... periler dans ediyor kayalar ve ağaçların arasında.
It's morning in the forest and the nymphs dance amongst the rocks and trees.
Tüm kayalar birbirinin aynıdır. Öyle değil mi?
Kilburn, where she lodged with Mr Lumley?
Kayalar onları saklamayacak.
" The rock will not hide them.
Kayalar onları saklamayacak.
The rocks will not hide them.
Kayaları görüyor musun?
You see those rocks?
Anneme Florida'da çok güzel bir ev aldım. Çay bahçesi var, köpükten yapılmış kayaları var, çok düşüyor da.
I bought my mother a lovely retirement home... in Florida, with a tea garden and rocks made of foam, because she falls down a lot.
Lanet kayaların altında, sihirli bir lamba bulsan üç dileğin bu olurdu değil mi?
Those would be your three wishes if you found a magic lamp under one of these fuckin'rocks.
- Kayalar.
rocks.
Tüm kayalar birbirinin aynıdır.
- If I had, I doubt I'd remember. - Why not?