Kaza değildi translate English
668 parallel translation
- Kaza değildi.
- It was not an accident.
Bu bir kaza değildi, emin ol, Watson.
That was no accident I assure you Watson.
- Kaza değildi.
It was no accident!
Ama doğal sebeplerle değildi ve bu bir kaza değildi.
But it wasn't natural causes and it wasn't an accident.
- Hayır, kaza değildi.
No, it wasn't an accident.
Kaza değildi.
It was no accident.
Tatlım, Bu bir kaza değildi.
Honey, that weren't no accident.
O bir kaza değildi.
It was no accident.
Bir kazada öldü, ama aslında bir kaza değildi.
He was killed in an accident, but it wasn't really an accident.
Bir kaza değildi.
It wasn't an accident.
Yani, ola ki bir kaza değildi?
You mean, in case it wasn't an accident?
Kaza değildi.
Well, it wasn't.
Hayır, bir kaza değildi.
No, it wasn't an accident.
Kaza değildi!
It was no accident!
Hayır, bir kaza değildi. Ben yaptım.
No, it wasn't an accident.
- Hayır, bir kaza değildi.
- Oh, no. It wasn't an accident.
Doktor, kaza değildi.
Doctor! ... this wasn't an accident.
Yangın kaza değildi.
The fire was not accidental.
Ne olduysa o, kaza değildi.
What happened was no accident.
Güvenlik bağlantımın gemiden kurtulup kopması da kaza değildi.
Any more than my safety line snapping after it was tied off to the sub.
Kaza değildi. ben seni, sen de beni seçtin.
It was no accident. I chose you and you chose me.
Kaza değildi aslında.
It wasn't an accident.
- Kaza değildi.
- That was no accident.
Bu mümkün, Scoop kaza değildi.
It's possible what Scoop found was no accident.
- Kaza değildi. - Evet, öyleydi.
- It was not an accident.
Onun kazası bir kaza değildi.
His accident was not an accident.
O halde onun kazası bir kaza değildi.
Then his accident was not an accident.
Pervane olayı bir kaza değildi.
Suppose the propeller wasn't an accident.
Dün geceki olay kaza değildi.
Last night was no accident.
Kaza değildi.
It wasn't an accident.
Bunu bilerek yaptım, kaza değildi!
That was on purpose, not an accident!
Hayır efendim kaza değildi.
No, ma'am. Wasn't no accident.
Şirketin dediği gibi lanet olası bir kaza değildi.
It wasn't no fucking accident like the company says.
O kaza değildi.
It was no accident.
Maria'nın ölümü kaza değildi.
Maria's death was no accident.
- Kesinlikle bir kaza değildi.
- There wasn't any accident.
- Kaza değildi.
- No accident.
Bu bir kaza değildi.
It was no accident.
Eşinizin üçüncü Oscarı hakettiğini düşünüyorum ama Heather Babcock'ın ölümü bir kaza değildi.
I firmly believe your wife deserves a third Oscar. I think she should have got it for Summer Rain, actually But has it occurred to you the death of Heather Babcock wasn't entirely accidental'?
Ama bence bu bir kaza değildi.
Except I don't think you had an accident.
- Bu bir kaza değildi.
- It was not an accident.
- Yani vida aleti kaza değildi.
- So the flying wrench was no accident.
Hayır, hiç de kaza değildi.
- Oh, it was no accident.
Hayır, kaza falan değildi.
No, this was no accident.
Kaza falan değildi, Christine.
It was no accident, Christine.
Kaza mıydı? Değildi.
Accident?
Bu kaza sonucu falan değildi.
That was no accident.
Kaza falan değildi!
That was no accident!
Albay Walter E. Kurtz'un hafizasiyla ilgilenenin ben olmasi kaza eseri degildi... Saigon'da olmanin disinda hersey kazaraydi.
It was no accident that I got to be the caretaker of Colonel Walter E. Kurtz's memory... any more than being back in Saigon was an accident.
"Ama sorgulamak mümkün değildi." "Mahkeme gümüş madeninde kaza hakkında."
But was not able to testify in court on accident in a mine...
Kaza maza değildi.
That was no accident.