English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Keyes

Keyes translate English

269 parallel translation
Walter Neff'den Barton Keyes'e, Talep Yöneticisi.
Walter Neff to Barton Keyes, Claims Manager.
Bay Keyes, bu not ilk duyduğunuzda size bir itiraf gibi gelebilir.
Dear Keyes... I suppose you'll call this a confession when you hear it.
Aslında bir süre fena değildin, tamam.
You were pretty good in there for a while, Keyes.
Şimdi elindeki ucuz puroya sıkıca tutun, Keyes.
Hold tight to that cheap cigar of yours, Keyes.
İşin gerçeği Keyes, o anda ne balıkları ne kaskoyu, ne de bay Dietrichson ve kızı Lola'yı düşünüyordum.
But to tell you the truth, Keyes... I wasn't a whole lot interested in goldfish right then. Or in auto renewals, or in Mr. Dietrichson and his daughter Lola.
Sen belki bilirdin Keyes, kaza sigortacısı ama ben bilmiyordum.
Maybe you would have known, Keyes... the minute she mentioned accident insurance, but I didn't.
Hatırladın mı, Keyes?
Remember, Keyes?
Bay Neff, Bay Keyes sizi görmek istiyor.
Mr. Neff, Mr. Keyes wants to see you.
İyi hissetmiyorum bay Keyes..
I ain't feeling so good, Mr. Keyes.
Teşekkürler, bay Keyes.
- Thank you, Mr. Keyes.
Bir dakika Keyes, benim suçum değil.
Now, wait a minute, Keyes.
Ve sen her anından zevk aldın, Keyes, seviyorsun, sadece fazla kafaya takıyorsun sen ve senin küçük adamın.
Yeah, and you've loved every minute of it, Keyes. You love it, only you worry about it too darn much, you and your little man.
Motor hala çalışıyordu ve motoru kapatmayıp kapıyı üzerine kilitlesem ne olur diye düşündüm. Diyelim ki sigortan var ve bu monoksit işini yaptın,..... ofisimizde Keyes adında bir arkadaş var. Söyleyeyim.
And I thought what it would be like if I didn't switch it off... just closed the garage doors and left him there.
Onun için böyle bir düzmece çantada kekliktir.
If you had that accident policy and tried to pull a monoxide job... We've got a guy in our office named Keyes. For him a setup like that'd be just like a slice of rare roast beef.
Çünkü, bilirsin Keyes bu işte sana yapabilecekleri oyunları düşünmekten uyuyamazsın bile.
Because you know how it is, Keyes. In this business you can't sleep... for trying to figure out all the tricks they could pull on you.
Bak, Keyes, kendimi temize çıkarmaya çalışmıyorum.
Look, Keyes, I'm not trying to whitewash myself.
Kafaya koymuştum, Keyes.
That was it, Keyes.
Senin beyninle düşünmeye çalışıyordum Keyes, Dietrichson öldükten sonra soracağın tüm sorulara cevap vermeye çalışıyordum.
I was trying to think with your brains, Keyes... because I wanted all the answers ready... for all the questions you were gonna spring as soon as Dietrichson was dead.
Los Feliz'deki süpermarketi bilirsin, Keyes.
You know that big market up on Los Feliz, Keyes?
Bu tarihi hatırlarsın, Keyes.
You may remember that date, Keyes.
- Selam, Keyes.
Hello, Keyes.
Ben senin odana gelsem Keyes...
- Keyes, suppose I join you in your office? - That's all right.
Bak, Keyes, bir müşteriyi aramalıyım...
Now look, Keyes, I've got to call on a prospect.
İstediğimi sanmıyorum. Yine de sağol, Keyes.
I don't think I want it, Keyes.
Evet, Keyes Kader beni engellemeye çalışmaya devam ediyordu.
Yes, Keyes. Those Fates I was talking about had only been stalling me off.
Yine de Keyes, dükkana doğru yürürken, herşeyin kötüye gideceği içime doğmuştu.
And yet, Keyes, as I was walking down the street to the drugstore... suddenly it came over me that everything would go wrong.
Kulağa çılgınca geliyor, ama gerçek Keyes, inan.
It sounds crazy, Keyes, but it's true, so help me.
Hayatımda geçirdiğim en uzun geceydi, Keyes. Günü daha da beterdi, haber gazetelere yansıyıp ofiste herkes bunu konuşurken... Ve ondan sonraki gün, sen olayı araştırmaya başlayınca.
That was the longest night I ever lived through, Keyes... and the next day was worse, when the story had broke in the papers... and they started talking about it at the office... and the day after that, when you started digging into it.
- Merhaba, Keyes.
- Hello, Keyes.
Girin bay Keyes, siz de bay Neff.
Come in, Mr. Keyes. You, too, Mr. Neff.
Rahatsız edecek kadar sıcak bir gün mü, Keyes?
You find this an uncomfortably warm day, Mr. Keyes?
- Demek anlamadın, bay Keyes.
You don't, Mr. Keyes?
Beni şaşırttınız bay Keyes.
I'm surprised, Mr. Keyes.
Bu bay Keyes.
This is Mr. Keyes.
Adı neydi, Keyes?
- What was his name, Keyes?
- Bay Keyes, ben bu işin içinde büyüdüm.
Mr. Keyes, I was raised in the insurance business.
Sana oracıkta sarılmak istedim, Keyes, sana ve istatistiklerine.
I could have hugged you right then and there, Keyes... you and your statistics.
Çılgınsın, Keyes, kadın trende bile değildi.
She wasn't even on the train.
- İyi geceler, Keyes.
- Good night, Keyes.
Tek sorun elinde hiçbir şey olmaması, Keyes.
Only you haven't got a single thing to go on, Keyes.
Ama Keyes'den değil.
But not of Keyes.
Onu şahin gibi izliyordun, Keyes.
You were watching her like a hawk, Keyes.
Pazartesi sabahı beni görmek istediğini belirten bir not vardı masamda.
Monday morning there was a note on my desk that you wanted to see me, Keyes.
- Benden çok öndesin Keyes.
You're way ahead of me, Keyes.
Fantastik Keyes, hatta biraz fazla fantastik.
Fancy all right, Keyes, but maybe it's a little too fancy. Is it?
- Tabi, bay Keyes.
- Yes, sir, Mr. Keyes.
- Ben Melford adamıyım, Melford, Oregon.
Mister Keyes, I'm a Medford man. Medford, Oregon.
- Affedersin, Keyes.
- Sorry, Keyes.
Selam, Keyes!
Hello, Keyes.
Sen Keyes'i benim kadar tanımazsın.
You don't know Keyes.
Merhaba, Keyes.
- Hello, Keyes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]