Kill translate English
151,224 parallel translation
Işıkları öldürün.
Kill the lights.
Hücre sinyalini kesebilirsem bombayı patlatmanın başka yolu yok.
If I can kill the cell signal, there's no way to set off the bomb.
Onu öldüreceğim!
I'll kill her!
Çukurlara dikkat et.
Watch out for those potholes. That stuff will kill ya.
İyi... şanslıysan benden önce o öldürür seni.
Fine... if you're lucky, he'll kill you before I get a chance to.
Buluşmalar ayarlayıp sana muhteşem, gereksiz hediyeler veriyor. Sonra da iş arkadaşlarını ve dostlarını öldürüyor?
To have someone plan these dates and give you these amazing, useless gifts, and then kill a bunch of your co-workers and your friends?
- Gideceğiz. Bu kamyoncuları öldürdükten hemen sonra.
Right after you kill these two truckers.
Sizi satışı götürdüğümüzde anneni öldürmek için bir sürü zamanın olacak.
We'll get you to the sale in plenty of time to kill your mom.
Bugün o kamyoncuları öldürmek istemedin değil mi?
You didn't wanna kill those truckers today, did you?
Bizi öldürmesin diye duymak istediğini söyledim.
I just told her what she wanted to hear so she wouldn't kill us.
En azından eski sevgilin seni öldürmeye çalışıp daha sonra işkence görmen için manyak bir kadına teslim etmedi. Onunla eve çıkmadığın için ölen gerçek aşkının üzüntüsünden faydalanmadı.
At least your ex didn't try to kill you and then hand you over to a madwoman to be tortured and exploit your grief over your one true love who died because you wouldn't move in with him.
Kurşun insan öldürmez!
Gunfire doesn't kill people!
İnsan insanı öldürür!
People kill people!
Sanırım teknik olarak kurşun insan öldürür.
I guess, technically, gunfire does kill people.
Bana masum insanları öldürterek.
By making me kill an innocent person.
Öldürdüğü için bir ödülü hakediyor.
He deserves a trophy for his kill.
Onu öldürmek imkansız.
He's impossible to kill.
- o seni öldürecek.
- he's gonna kill you.
Asla öldürmeye hazır olmadığın birşeye nişan alma.
Never point at anything you're not ready to kill.
- hepimizi öldüremezler, değil mi?
- they can't kill us all, right?
- Ya onu şu anda uyandırırsın ya da bir sonraki testin...
I mean, it could kill him. Either you wake him right now, or I will make sure the next test subject will be...
Önce beni öldüreceksin.
You're gonna kill me first.
Beni öldürmeni istemiyorum.
I don't want you to kill me.
Ayrıca seni öldürebilir de.
And this could kill you.
- Tavuğu keser...
- He would kill the chicken...
Ray, sizi bir kez daha görürse eğer, ikinizi de öldürür.
Ray sees either one of you again... he'll kill you.
Birinci Bölük onu hemen öldürmemiz gerektiğini düşünüyor ne olduğunu anlamadan evvel.
Division one thinks we should kill him now, before he realizes what he is.
Geliyorlar ve seni öldürecekler.
They're coming, and they're gonna kill you.
Geliyorlar ve seni öldürecekler.
They're coming and... And then they're gonna kill you.
Bu adam ona saldırmaya, onu öldürmeye, vücudunu parçalamaya kararlıdır.
This man clearly intended to assault her, kill her, dismember her body.
Şimdi eğer Timothy Ifield'i öldürmediysen, onunla daha önceden bilmediğimiz bir telefonla konuştuğunu söylersen, bu bize gerçekten yardımcı olur.
Now if you didn't kill Timothy Ifield, telling us that this was a phone of his that we know nothing about yet, that would really help us.
Hana'nın güvenini kazandı, sonra onu evinde öldürmeye çalıştı.
He gained her trust, lured her there to kill her.
Onun öldürülmesi için bir sebep gibi geldi.
Sounds like a motive to kill him.
- Bir taşla iki kuş vurmak.
- Kill two birds with one stone.
Bu kez alfa çetenin önünde öldürmeyi seçti.
This time the Alpha made a choice to kill in front of the gang.
İlk cinayetten hemen önce.
Right before the first kill.
Ölmeden önce olabildiğince çok insan öldürmek isteyebilir.
He may want to kill as many people as he can before he goes out himself.
Bu lanet şeyler insanı öldürüyor.
These damn things'll kill ya.
Ama eğer beni vurmazsan kızı öldüreceğim.
But if you don't shoot me, I'm gonna kill her.
- Onu öldürmedim.
- I didn't kill it.
Denizde balık bitmediği sürece balıkçılar tavuk öldüremez.
A fishermen cannot kill a chicken till there are no more fish in the sea.
Yani, ben teröristi alacağım ve öldüreceğiz.
So, I am gonna take... the terrorist, and we are gonna kill.
Harika bir iş çıkaracaksın.
You're gonna kill it.
Ölüme Bir Bakış'ı izlemedin bile.
You haven't even seen A View to a Kill.
Lütfen öldür beni.
Please kill me.
Güçlü birisi ve kızımı öldürmek istiyor.
He's powerful, and he wants to kill my daughter.
Yani, buraya Kurtarıcıyı öldürmek için gelmedin mi?
So, you're not here to kill the Savior?
Ve Emma Swan'ı öldürünce, nihayet kahraman olacağım.
And when I kill Emma Swan, I will finally become a hero.
Bu her kimse onu öldürdükten sonra.
After I kill whoever the blazes this is.
Bana bile vuramıyorsan, nasıl Kurtarıcıyı öldürmeyi umuyorsun?
If you can't hit me, how do you expect to kill the Savior?
Emma'yı öldürmeye çalışıyor.
He's trying to kill Emma.