Killing translate English
26,883 parallel translation
Lee'yi öldürmek onu geri getirmez.
Killing Lee will not bring her back.
Tamam, ayaklarım acıyor.
Okay, my feet are killing me.
Biriyle tanışmaya durayım, şansıma iki ya da üç saat sonra kızkardeşlerini kazayla öldürüyorum.
I'll meet someone, and chances are, two or three hours later, I'm accidentally killing their sister.
Kimi öldürmek istiyorsam öldürürüm ve öldürürsem zaten hedeflerim onlarmış.
I just... I kill whoever I feel like killing all day, and if I killed them, they were my target.
Orada bir yavru kedinin içinden köpek balığı çıkınca genç Patrick Spring yaşlı Patrick Spring'i yanlışlıkla öldürdü.
his future self, which led to the young Patrick Spring accidentally killing old Patrick Spring when a kitten went off and set off a shark explosion.
Sırtım çok ağrıyor.
My back is killing me.
Canının istediğini öldürdüğünü söyledin.
You say you kill whoever you feel like killing.
O an Dirk Gently'yi öldürmek istedin mi?
Did you feel like killing Dirk Gently right then?
Öldürmeden onu ve İttifakı yaralayabiliriz.
We can hurt him and the Alliance without killing him.
Arkadaşlarını öldürmekle ilgili şeyler yazıyor.
She wrote about killing her friends.
Onu öldürmenin güvende hissettireceğini mi sandın.
You thought killing her made you safe?
Ama Piper bana insanları öldürmenin terapi almaktan daha eğlenceli olduğunu gösterdi.
But Piper showed me that killing people is way more fun than therapy.
Durduramadıkları bir cinayet serisiyle onlara işkence ettik!
We tortured them with a killing spree they could not stop!
- Ben kahkahalarla ölüyorum.
- You're killing me, boy..
Yarışı kazanmak için ölüm güvenliği.
Killing yourself with berlariii...
- Peki, tamam. - Balığı öldürüp çekirdeğe koymuyorlardır kanka.
- It's not like they killing the sushi and putting them in the seed, bro.
- Kafayı yiyeceğim.
This is killing me.
Biliyor musun o şerefsiz kardeşin Zachinetta'yı gebertmek bir zevkti.
You know something? I liked killing your brother... that piece of shit Zecchinetta.
Şoförüm Mario'yu öldürdüğümü söylemiş.
to report me for killing Mario, my driver.
Öldürmekten yorulduğunu söyledi.
He said he's tired of killing.
Beni öldürmek sana bir şey sağlamaz.
Killing me won't get you anywhere.
Seni öldürmenin de bana faydası olacağını sanmıyorum.
I don't suppose killing you will help, either.
Kızı öldürmeden beni öldüremezsiniz.
You cannot kill me without killing the girl, too.
Gölge Soyu'nun liderini öldürmekten mi çekiniyorsun?
You would hesitate from killing the leader of the Shadow Kin?
Bir arkadaşı öldürmekten çekiniyorum.
! I would hesitate from killing a friend.
Kimse onu öldürmeyecek.
No-one is killing her.
Sizin de kolunuz deli gibi ağrıyor mu?
Anybody else's arm killing them?
Beni deli ediyorsun dostum.
All right? You're killing me out here, man.
Bu işi bizim kadar uzun süre yaptığınızda Yönetici'nin her dediğini sorgulamadan yaparken görev için aletler yapacaksınız, seçimlere hile karıştıracaksınız insanları kurtaracaksınız ve bu arada onları öldüreceksiniz de. Geleceğin ellerinizi kirletmeyeceğini zannetmeyin sakın.
When you have been doing this as long as we have, doing whatever the Director tells you, without question... building devices for missions, rigging elections, saving people... and by the way, killing people, too... don't think the future doesn't get its hands dirty.
Forbes'ı öldürmeyeceğiz.
We are not killing Forbes.
Konuşarak veya yazarak anlatmak yerine tepkilerinle anlattığın için teşekkürler.
Thanks for killing the lingering notion that you might speak or write well.
Sadece öldürmeye başlamak.
Just to start killing each other.
Charlie, seni öldürüyor!
Charlie, it's killing you!
Çünkü seni öldürmelerini önlemek için yapılan anlaşma bu.
Because it's the deal I struck with them to keep them from killing you. I think I'm going to be sick.
Cinayetleri bizzat senin işlediğine inanmıyorum, bence hepsini baban yaptı.
I don't believe you did any of the actual killing. I think it was all your dad.
İlk Gümüş Zil Cinayeti'nin işlendiği evde bulunan fildişi parçası, tamamen bıçağın eksik parçasıyla eşleşiyor.
The bit of ivory that was found at the site of the first Silver Bells killing matches exactly the piece missing from the knife.
Genelde öldürme kısmını, şehirlilerin midesi kaldırmaz.
Usually, city folks are a little squeamish about the killing part.
Milton'a salladığım o vuruştan sonra omzum hala beni öldürüyor.
My shoulder's still killing me from that cross-check I took against Milton.
Stanbury Newcomb muhasebecisi David Morales, bu sabah boğulmuş olarak bulundu. Bu da, son üç yıldaki altıncı GZK cinayeti oluyor.
Stanbury Newcomb accountant David Morales was found strangled this morning in what appears to be the sixth Silver Bells killing in three years.
Oyuncak bebek yapan delinin teki, tüm ailemi öldürmeye kararlı.
A crazed doll maker seems intent on killing my entire family.
Babanın ölümünün örtbas edilmesi, David Morales'le Jennifer Windham cinayetleri.
The cover-up of your father's death, killing David Morales and Jennifer Windham...
Onları öldürüyor!
You're killing them!
Açlık ve ölüm, geriye sadece bunlar kaldı.
Starvation and killing is all that's left.
İnsanları öldürmeye başlar.
And it... starts killing people.
Tetra'nın önünü kesip,... bundan şikayetçi olan insanlarıda öldürüyorlardı.
They've been cutting the tetra and then killing anyone who complains about it.
Öldürmek ölümü içerir.
Killing involves death.
Öldürmek gerçek.
Killing is real.
Ben korkmuştum ve zor olan onu öldürmek değildi.
I was scared and... killing him wasn't the hard part.
Cinayet, ahlaki olmazların en önemlisi neredeyse.
Killing is one of the most famous moral no-nos.
Beni dinle ben de, sen de öldük. Hepimiz ölüyüz. Şimdi de o ölecek.
Listen, man, I'm dead, you're dead, we all died, and now we're killing her.
Bak, bu rastgele bir cinayetse Hayalet Dedektif nasıl orada başka biri var mıydı diye sorabiliyor?
Look, if it is some random killing, then how can the Ghost Detective ask if anyone else was there?