Kills translate English
6,541 parallel translation
Yasalara göre, kim birini öldürürse cezasını kendi canıyla ödemelidir.
The law says a man who kills must pay with his life.
Önceki kralın tüm oğullarını öldürürler.
He kills the sons of the previous king.
Avcının biri onu öldürdü diye suçlusu ben mi oldum?
A hunter kills her, and yet I'm the bad guy?
Buna sırtını dönmen beni mahvediyor ama...
And it kills me to walk away from it, but...
Ron ve Karen Myerson hakkında ne biliyoruz? İkisi de 40'larında. Ron bir spor barında işletmeci,
Assuming the kills are personal, what do we know about Ron and Karen Myerson.
Cinayetlerin dağınıklığına bakarsak bunun tutku cinayeti çıkmasına şaşırmam.
But would a professional killer murder a security guard for a weapon? Well, based on the disorganization of the kills, I for one would not be surprised if this was a crime of passion.
Patricia'dan ayrılmak isteyince de kadın onu öldürmüş.
And when he tries to break it off with patricia, She kills him.
Bunun beni de mahvettiğini düşünmüyor musun?
You don't think that this kills me, too?
Hizmetçi, sırrını korumak için Eva'yı öldürdü ve senin üzerine attı çünkü mücevherlerin peşine düşeceğini biliyordu.
The maid kills Eva to protect her secret and frames you because she knows you'll be coming after her jewels. How would she know that?
Ya sonun da beni öldürürse?
What if I wield the Sword, and it kills me?
Bu beni de çok rahatsız ediyor ama tünel dengesiz durumda.
And it kills me, but the tunnel is not stable.
Asit, artlarında bırakmış olabilecekleri her tür DNA izini ortadan kaldırıyor yağ ise, tüm parmak izlerini siliyor.
The acid kills any DNA that might have been left behind, and the oil compromises all prints.
Cameron açıklamak isteyince de, öldürüyor.
Cameron wants to come clean, he kills him.
Ben ölürsem, o patlar.
Anyone kills me, he explodes.
Düne kadar yedi tane leşim vardı.
Yesterday I had seven kills under my belt.
Aslında o, beklentilerini karşılamayan her erkeği öldürür.
In fact, she kills every male who doesn't match up to her expectations.
Ama yine de öldürülüyor.
But she kills him anyway.
- Buros sinirden deliye döndü.
Buros kills him out of anger.
Dulaque onu öldürür.
Dulaque kills him.
Noel Baba'yı öldürür.
He kills Santa Claus.
Benden, şüphelimizin bu iki kişiyi öldürdüğüne, intihar etmiş süsü verdiğine ve sabırlı bir şekilde kurbanları tabuta konana kadar beklediğini inanmamı istiyorsunuz.
You want me to believe that our suspect kills two blokes dresses it up as suicide and waits patiently until their victims are lying in their coffins.
Weber'i öldürüyor.
He kills Weber.
Muse'u öldürüyor.
He kills Muse.
Şüphe öldürür.
Doubt kills.
Seni bulup öldürene kadar durmayacaktır.
He won't stop until he kills you and anyone you care about.
Yılbaşı gecesinden sonra insanların kendini öldürdüğü diğer gün hangisi?
When is the next day after New Year's Eve, - When everybody kills themselves? - Why?
Kimse o güne kadar kendisini öldürmesin.
Nobody kills themselves until then.
Beni öldürecek olan ümit etmek. "
It's the hope that kills me. "
Kırık Diş'te olan şeye. Türkleri öldüreceğini biliyorum.
Whatever haunts Broken Tooth, I know it kills Turks.
Bence bunu sizi öldürene kadar içeceksiniz.
I think you'd like to have one until it kills you.
İki tren hattı boyunca hem çalışıp hem öldürdüğüne inanıyorum.
And I believe he works and kills along the two train lines.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama haksız sayılmaz.
It absolutely kills me to say it, but that's not a bad point.
İnsanları öldüren bir makine o.
It's a machine that kills humans.
"İnsanları öldüren" sözünün neresi aklını karıştırdı?
What part of "kills humans" is confusing to you?
Beni öldürecek olsa bile.
Even if it kills me.
Alkol beyin hücrelerini öldürür.
Ethanol kills brain cells.
Öldürenden korkma su ve ruhtan doğandan kork.
Fear not that which kills except one be born of water and of the spirit.
Ben o iş için insanları öldüren eminim.
I'm pretty sure he kills people for a job.
Bu iş, hayatın önemli bölümünü öldürüyor.
This business kills the part of life that is essential.
Yo-Landi soygunu yapıyoruz dedik. Çünkü Hippo bizi öldürmeden boktan çıkmamızın tek yolu bu.
Yo-Landi, we said we're doing this heist because it's the only way to get us out of shit before Hippo kills us!
Baygın kusmak öldürür.
Sleep-barfing kills.
Bir asker silahsız iki adamı nasıl öldürür?
What kind of military man kills two unarmed men?
Hız öldürür bebeğim.
Speed kills, baby.
Hız öldürür.
Speed kills.
Zaman çok iyi bir öğretmendir ancak eninde sonunda tüm öğrencilerini öldürür.
Time is a great teacher that eventually kills all of its students.
Ancak dürüst olacak olursak, politik olarak makine saldırısını savunmak yerine alışveriş yapan 80 insanın katlinin sorumlusu olarak Al-Shabab'ı gösterirdim.
But frankly, politically, I'd rather point to Al-Shabab as murderers of 80 people shopping than have to defend a drone attack by our forces that kills an innocent child.
Adam hepinizi öldürdükten sonra birinin kamyoneti götürmesi gerekecek.
Someone's gotta return the Van after he kills you all.
İnsanlar hala onu tutmak istiyor ama şimdi de onları öldürüyor.
People still try to hire him, but now he kills them.
- Onu tutan insanları mı öldürüyor?
He kills the people who hire him? Yeah.
Tek yapmamız gereken o manyağı buraya gelmesini ve yoluna çıkan herkesi öldürmesini beklemek.
We wait for that maniac to come here. He kills everyone that stands in his path.
Bakın, böyle filmler hayatta kalan son kızın esas kötü adamı öldürmesi ve jeneriğin akmasıyla son bulur.
Okay, look, movies like this end when the final girl kills the main bad guy and the credits roll.