Kitchen translate English
15,970 parallel translation
Mutfak dağınıktı ve yerde kan vardı.
Er, the, the kitchen was a mess and there is blood on the... on the floor. Did he kill him?
Mutfak dağınıktı ve yerde kan vardı.
The kitchen was a mess and there is blood on the floor.
Şu mutfakta çalışıyordu.
He was working in that kitchen.
- Mutfağınızla başlayalm.
Why don't we start in your kitchen?
Evet, mutfakta bir sürü var.
Yes, there's heaps in the kitchen.
Battaniyemiz, tuvalet kağıdımız, mutfak gereçlerimiz, ve tüpümüz var.
We have blankets, toilet paper, kitchen utensils, and a stove.
Bobby Anderson, mutfağımda ne yapıyorsun?
Bobby Anderson, what have you done to my kitchen?
Bobby'nin kapkekleri biterdikten sonra mutfağı düzenlediğinden emin ol.
Make sure that Bobby returns the kitchen to its pre-cupcake tidiness.
Mutfağımdan çık!
Out of my kitchen!
Bir çocuk evden kaçtı, Mutfak alev aldı.
Kid snuck out, the kitchen caught fire
Bobby, A.J., Biz mutfak görevindeyiz.
Bobby, AJ, we're on kitchen duty.
Evet, gerçekten de mutfakta Bay Khrushchev ile tartıştı uzay konusunda geride kalmış olsak da renkli televizyonlar konusunda ilerideydik.
He argued with Mr. Khrushchev in the kitchen, it is true, pointing out that while we may be behind in space, we were ahead in color television.
Plastik, cam ve alüminyum için mutfaktaki büyük kutuları kullanıyoruz.
There's a separate, big can in the kitchen for plastic, glass and aluminum.
Zemin, mutfak...
New floors, new kitchen...
Madam Cholbi'den de bir teşekkür kartı geldi ve küçük, ahşap yılan için arama devam ediyor ama henüz başarı elde edemedik ve mutfakta bunu buldum.
A thank you card arrived from Madame Cholbi and the search for the little, wooden snake creature continues, but no success as yet, and I-I found this in the kitchen.
Mutfakta meyve var.
There is fruit in the kitchen.
Hem Madam Vionnet mutfağa yaklaşmama izin dahi vermiyor. Ben de bana ihtiyaç duyulan bir yerde olmayı tercih ediyorum.
Besides, Madame Vionnet never lets me near the kitchen, and I'd rather be somewhere I'm needed.
- Lord Lovat'ın mutfak hizmetçisi.
Lord Lovat's kitchen maid.
Mutfak hizmetçin Laoghaire'nin mesajı sayesinde. Ki kendisi tutuklamanın gerçekleşeceği kesin zamanını ve yerini biliyordu.
Thanks to a message from your kitchen maid, Laoghaire, who just happened to know the exact time and place of the arrest.
JD mutfakta, Suze da revirde saklanıyor.
JD's in the kitchen, Suze is laying low in the infirmary.
Dosdoğru mutfağa git.
The kitchen's straight ahead.
Mutfağa 2 dakika mesafede.
She's about two minutes from the kitchen.
Artık bir ulus değil, aşeviyiz resmen amına koyayım.
This isn't a nation anymore. It's a fucking soup kitchen!
Gracie, madem geldin viskinin geri kalanını lavaboya dök.
Gracie, as long as you're here, go ahead and empty the rest of that bourbon in the kitchen sink.
- Bu niye mutfakta?
- Why is this in the kitchen?
Ben onunla mutfaktaydım.
I was in the kitchen with her.
Mutfağa girdiğimde Carlos'un sakladığı bir kağıt vardı.
When I went into the kitchen, there was a paper... that Carlos put away...
Yani bunca karmaşa, mutfak...
I mean, with all this mess, the kitchen...
Öyle değilse bile mutfağa girip hepsini yeniden pişirirsin.
If not we'll go back in the kitchen.
Ben buranın diyetisyeni ve mutfak elemanıyım. Bir ihtiyacın olursa söylemen yeter.
Well, I am the nutritionist and general kitchen monkey, so if you need anything, let me know.
- Mutfakta bir tane var.
- I've got one right in the kitchen.
Beni alt kata indirdi. Elleriyle ağzımı kapatmıştı. Beni mutfağa götürdü.
He took me downstairs, his hand over my mouth, took me into the kitchen.
Çamaşırlarını yıkamak istersen şurada... banyo mutfağın yanında.
Ahhh, if you need to do your laundry, it's the... closet right next to the kitchen.
İkinci kat penceresine yakın olan o ağaca çıkarken, giriş katındaki mutfak görünüyor mu?
While you were scaling this tree to the second-floor window, could you see the basement-level kitchen?
O zaman mutfakta olan birini görebilirsiniz sanırım. Aynı kattalar çünkü.
You could see someone in the kitchen then, I imagine, since they're on the same level.
Merdivendeyken mutfağın ne kadarının göründüğü belli oluyor.
That shows what you see of the kitchen from the staircase.
Ne mutfağı?
What kitchen?
- Mutfağı kontrol ettin mi?
- Did you check out the kitchen?
Şu Nikita'yı mutfağa götür.
Now take Nikita to the kitchen.
Neden gidip de şu az önce mutfakta gördüğüm, var olmayan çikolatalı pudingden yapmıyorsun?
Why don't you go and rustle up some of that nonexistent black pudding that I saw in the kitchen just now.
Ve o mutfakta bir sihirbaz gibi.
And he's a wizard in the kitchen.
Mutfak.
Kitchen.
Mutfağı elden geçirmişsin.
I see you redid the kitchen.
Connie mutfakta mı?
Connie in the kitchen?
Mutfak masanda ve lavabonda.
On your kitchen table. In your kitchen sink.
Kızın için kahvaltı hazırladıgın mutfakta.
The kitchen where you made breakfast for your daughter.
Mutfağa, salona. Her yere.
It the kitchen, in the food.
Tuvaletten mutfağa yoluma bir şey çıkmadan gitmem gerek.
To the kitchen. It's a blood sugar thing.
Mutfaktaki kondomu yok etme maddesi mi?
Can't say that. A kitchen condom disposal clause?
- Evet. Mutfakta.
She's in the kitchen.
Gevrek burada değil, mutfakta.
There's no cereal here ; it's in the kitchen. Go clean it up.