English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Kite

Kite translate English

1,022 parallel translation
Uçurtma sayesinde mi alıyoruz bunları?
And all that comes through the kite?
Walter, uçurtmaya baksana.
Walter, there's a kite up there.
Bir uçurtma gibi uçuyorsun.
You're high as a kite.
Uçurtma uçuruyor gibi duruyorsun.
You might just as well be flying a kite.
O olmadan bir uçurtma bile uçuramazdım.
- Without him, I wouldn't fly a kite. - Uh...
Benden daha iyi biri olduğunu düşünmüştüm.
I had high hopes for him, like "a kite can give birth to a hawk", as they say.
Atmacaya babalık yapan çaylak kuşu için mükemmel bir örneksin.
You're a perfect example of the kite begetting a hawk.
Atmacaya babalık yapan çaylak kuşu mu?
Kite begetting a hawk?
Çocuğunun gelişimine her yönden destek çıkan onun üzerine titreyen dul bir çaylak kuşuydun sonra ne olsa beğenirsin çocuk, çaylak kuşu olmakla kalmadı, harika bir genç atmacaya dönüştü.
You were the widower kite, doting so on your child in every aspect of his upbringing, that lo and behold, the child grew not into a kite but a magnificent young hawk.
- Yıkıl karşımdan mı diyeceksin?
How to go fly a kite, right?
Erkeklere olan güvenin kalmayınca, kanadı kırık bir uçurtma gibi oluyorsun. Rüzgarın içerisinde, bir adamdan diğerine...
Once you stop trusting men, you're like a kite with a broken thread, blowing in the wind, from one man to another...
Uçurtmaymış.
It's a kite!
- Ve uçurtma çok güçlüydü.
- And the kite was too strong for us.
Aslında kaçan uçurtmaydı efendim, çocuklar değil.
In a manner of speaking, sir, it was the kite that ran away, not the children.
Aslında iyi bir uçurtma değildi.
Actually, it wasn't a very good kite.
Onları son görüşümde bir uçurtmanın peşindeydiler.
Well, I've seen'em here and about. Chasin'a kite last time, weren't it?
Ya da uçurtma uçurabilirim.
Or I might just fly a kite!
Uçurtmanızın ipini
To the string of your kite
Gidip uçurtma uçuralım
Let's go fly a kite
Gidip uçurtma uçuralım
Oh, let's go fly a kite
İyi bir uçurtmanın düzgün bir kuyruğu olmalıdır.
A proper kite needs a proper tail, don't you think?
"Gidip uçurtma uçur."
Go fly a kite!
Uçurtma uçuralım.
Fly a kite
Tepelerinde güzel rüzgâr çekişme, aldatmaca ve zaferler getiriyor. Macera ; yaşanabilir evler ve bahçeler kazanmak ve buralara işlenip hakkını elde etmektir.
On its hills, where the first good wind will bring the great kite championship with its duels, feints, triumphs adventure is about conquering liveable homes gardens that can be cultivated, and justice.
Bu uçurtma...
This kite...
- Uçurtma görünce?
- Lf you see a kite flying?
Pazar günü gelirseniz yine uçurtma uçururuz.
I say, if you come over Sunday, we might fly the kite again.
Bu güzel uçurtmayı bozmamalıyız.
You know, we mustn't spoil this lovely kite.
Bırak şu uçurtmayı.
Look! Leave the kite alone!
Bir uçurtma gördün mü?
You seen a kite?
- Böylece uçurtmamı uçurabilirdim.
- So I could fly my kite.
Sen de uçurtma uçurarak.
You ain't from flying a kite neither.
Çok şükür.
[ CALIFORNIA'S "SUGAR KITE" PLAYS ] Thank God.
Bu uçurtmayı asla uçuramayacağım.
I'll never be able to get this kite in the air.
Yaşadığım süre boyunca bir daha bu uçurtmayı görmek istemiyorum.
I don't want to see this kite again as long as I live.
Bu uçurtmayı her kim uçurabilirse o bir dâhidir.
Anybody who can fly this kite is a genius.
Bir uçurtma bile uçuramıyorum ve oynadığım tüm beysbol maçlarını kaybediyorum.
I can't fly a kite and I lose every ballgame I play in.
Canım uçurtma yapıp Godesberg'in güzel tarlalarına gitmek istiyor.
I feel like making a kite and going to the beautiful fields of Godesberg.
Lakin bugün şaşkın ve ürkek halimden sıyrılıp uçurtmayla Köln'e koşuşunun şaşırtıcı görüntüsünü takdir edeceğim.
But today I won't continue being confused and tremulous and admire the dumbfounding prospect of you running to Cologne with a kite.
Bir uçurtma gibi uçtular.
They blew away like a kite.
Oleksa, uçurtmayı tut!
OIeksa, hold the kite!
Cehennem çaylağı!
Hell-kite!
- Güzel uçurtma.
- Nice kite.
Zaten havalarda uçuyor.
My God, she's higher than a kite now.
Babamın uçurtma uçurabildiğini bilmiyordum.
I didn't know that Pa could fly a kite.
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı.
Bally jerry pranged his kite Right in the how's-your-father.
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı kıllı herif kuş gibi dikildi, Sammy'sini tüyledi arı konumunda Betty Harper taklası atıp Bertie'de tenekesini yakaladı.
Bally jerry pranged his kite Right in the how's-your-father. Hairy blighter dicky-birdied, feathered back on his sammy
- Uçurtmanı mı istiyorsun?
- Did you want your kite?
Kendisi yazardır. Küçük mavi evi kiralıyor, uçurtmaya meraklı.
He's a writer... he rents the little blue house and flies a kite.
Uçurtmayla ilgili olanı.
About the kite.
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı kıllı herif kuş gibi dikildi, Sammy'sini tüyledi arı konumunda Betty Harper taklası atıp Bertie'de tenekesini yakaladı.
Bally jerry... pranged his kite... Right in the how's-your-father.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]