English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Knack

Knack translate English

639 parallel translation
Benim yeteneğim de bu. Sizin kendi işinizde olduğu gibi, bana da bu miras kaldı.
And I have the knack of it, as you have yours for your trade... by inheritance.
Yabancı birini kendi evindeymiş gibi hissettiren bir yeteneğiniz varmış.
You sure have a knack of makin a stranger feel right at home, ma'am.
Düşünsene, bu yetenekle nerelere yükselebilirim.
Just think what heights I may climb to, once I get the knack.
Yeteneğimi kaybettim.
I've lost the knack.
Bilirsin, Martha Halan karışımlar konusunda ustadır.
You know your Aunt Martha's knack for mixing things.
Devam et. Öğreniyorsun.
You'll get the knack of it.
İşlerin kurdu değilsin.
You haven't got the knack.
Bu işin sırrını çözüp çözmediğimi merak ediyorum doğrusu.
I wonder if I'll ever get the knack of it.
Gözden uzak yerler bulmakta üstüne yoktur - Bulunması zor yerler.
He always had a knack for living in out-of-way places... places hard to find.
Tatlım, becerikli olduğuna eminim.
Honey, you sure got a knack.
- Öyle bir yeteneğim var.
- I have a knack that way.
Sadece bir beceri, üç portakalı havada tutmak gibi.
It's just a knack, like juggling three oranges.
Görüyorum ki insanların akıllarını okuyabiliyorsun.
I see you have a knack for reading people's minds.
Yumrukları çok kuvvetlidir, zeki bir boksördür. Çenesinin zayıflığı çok soruna neden olmuştur.
As hard a puncher as they come, a clever boxer, he's been plagued by a weak chin and the unlucky knack of being at his worst for the big ones.
Bu gizli bir bilgidir, ama böyle bir kolye için sol arka ayağını vermeyecek tek bir köpek bile yoktur.
Confidential, there's not one dog here who would not give left hind leg for such a knick-knack.
İnsanları ikna etme konusunda başarılısın.
Well, you do have a knack for talking.
Sende o beceri yok.
You haven't got the knack for it.
Sana küçük bir hediyem var.
I've got a little knick-knack for you.
Bayan d'Istria böyle işlerde yeteneklidir.
Mademoiselle d'Istria has a knack for such nuances
Selam Linda. Bulaşıklar bir dakika içinde hazır olacak.
I've seen your kind before - a little skill, a knack, style, but when the heat's on, you fold.
Annendeki yeteneğin sende olmaması çok yazık huzur içinde yatsın.
It's a pity you ain't got the knack your ma had. Lord rest her soul.
Kendini belaya sokmakta usta gibi duruyor.
He seems to have a knack of getting himself into trouble.
Onların dünyasına girebilme, onların parçası olabilme yeteneği vardı.
He had the knack of entering into their world, of becoming part of them.
Esrarengiz bir hüneri vardır mantar toplarken sadece zehirsiz olanları seçiyor.
She has an uncanny knack for picking only the non-poisonous ones.
Midye kabuğu ile ceviz kabuğu arası, Oyuncak, aldatmaca, bebek başIığı gibi.
Why,'tis a cockle or a walnut shell, a knack, a toy, a trick, a baby's cap.
Bana zor seçenekler sunmak gibi bir marifetin var.
You have a knack for giving me difficult choices.
İşin sırrı bunda.
There's no other knack to it.
Hangi tatlı, sıcak marifeti?
The sweet, warm knack of?
Bu bir köylü püf noktası!
That's what I call a peasant's knack!
Bir şerifi iyi yapan hayatta kalma becerisidir.
The knack for survival is what makes for a good sheriff.
İnsan güçten kuvvetten düşüyor.
You kinda loose your knack.
Biliyor musun evlat, muhabbetin içine etmede bayağı yeteneklisin.
You know, kid, you've got a hell of a knack for killing a conversation.
Aksilik çıkarmakta üzerine yok.
He has a knack for misfortune.
Her zaman sorunlarla karşılaşırsınız ancak General Eisenhower müttefiklerin başkomutanı olarak, farklı milletlerden askerlerle iyi geçinmek konusunda oldukça hünerliydi.
You always have problems, but General Eisenhower, being the supreme Allied commander, he had this wonderful knack of getting along with people of all difterent nationalities.
Hayır, sadece bana öyle geldi ki, eğer bir çok fotoğraf çekiyorsa, kamerası varsa, belki de onları başka birine göstermek için çekiyordu.
He played knick-knack on my shoe With a...
İnsanın şiddet güdülerini uyandırmakta üstüne yok doğrusu.
You certainly have a knack of provoking a man to violence.
Eskisi kadar hünerlisin değil mi Ned?
You still got the knack don't you, Ned?
Ama biliyorsun, bu kızın kendi başını belaya sokma gibi bir alışkanlıgı var.
But, you know, that girl has a real knack of getting herself in bad situations.
Bu bokun sırrını öğrenemedim.
I fuckin'can't get the knack of that shit.
Reinhardt hırslarını ulusal onur meselesi gibi... görme becerisine sahipti.
Reinhardt had the knack of making his own ambitions... seem like a matter of national pride.
Amerikan askerleri hayatta kalma konusunda ustadırlar efendim.
American soldiers have a knack for survival, sir.
Ben gençken hünerlerini izlerdim.
He had the knack of it when I was a lad.
Kuralları kabul ettik ama oyun için hünerimiz yoktu.
We accepted the rules but had no knack for the game.
sanırım ben yanlış zamanda yanlış şeyler söylüyorum.
I guess I have the knack of saying the wrong thing at the wrong time.
Hayatta kalma ustası ihtiyar köpek suratlılar.
- Plain dogfaces with a knack for surviving.
Senin olağanüstü yalan söyleme yeteneğini seviyorum.
I love your extraordinary knack for lying.
Koca burnumu beni ilgilendirmeyen şeylere sokma gibi bir huyum var.
I have a knack for sticking my big schnoz into places where it's got no business.
Galiba bunları tamir edemiyorum.
I guess I just don't have the knack of fixing'those things.
Süsler konusunda çok yeteneksizim.
Don't have the knack for tinsel.
Biliryor musunuz, aslında, ben de öyle düşünmüştüm.
With a knick-knack, paddy whack
Herhangi bir hile.
Any gimmick! A knack!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]