Kocaman translate English
11,718 parallel translation
- Kocaman bir veri var ortada.
There's a whole world of data.
Kocaman eller nefis jölelerinize ulaşıp onları ele geçirmeye çalışıyor.
Giant hands keep reaching and grabbing for your tasty Jell-O chunks.
Tek gördükleri kocaman bir silahı olan maskeli biri.
All they saw was a guy in a mask with a big gun.
Ya kocaman penisin vardır ya da çok paran.
If you've got a big penis, or you got a lot of money.
Kızdaki memelere bak, kocaman.
Look at those tits on her, they're huge.
Kocaman bir burnu var ve takılıyor işte.
He's just got a big nose and he just stands there.
Titreyen vücudu ve kocaman gözleriyle bize bakarken...
Those big eyes looking up at us, and soft trembling flesh.
Kocaman bir kapıyı görüp apışıp kalmamı mı bekliyorsun?
You expect me to be amazed by a very large door?
- Kocaman bir boşluk.
Super bummed.
O büyük, kocaman kasları özledim.
I miss those gross, overly large muscles.
Çok üzgünüm. " Ona kocaman bir sarılırdı ve o da aptal gibi kendini iyi hissederdi.
and give her a big old hug and she'd be all feeling better like an idiot.
Kocaman olmuşsun.
You look so big.
Şimdi o kocaman kalbinin sesini dinle.
Now follow your big, weird heart.
Ona göre ben kocaman bir yara bandından başka bir şey değilim.
To him, I'm just a great big tub of spackle.
Ereksiyonu kocaman olmuş!
He has a huge boner!
Sana kocaman erekte olmuş gay kankan.
He's your gay bro who has a big boner for you.
Gerard'ın bütün bu paraları poker oynayarak kazanmış olması kocaman bir yalan.
Gerard's story about winning all that money playing poker is bullshit.
Ne kocaman bir ağız.
Ooh, that's a big mouth.
Evet, kocaman bir asansörde ve ben düğmelerin yerini biliyorum.
Yeah, inside a big elevator, and I know where all the buttons are.
Sonra asansör bodrum kata düşsün ve asansör şaftı dibindeki o kocaman yayın üstünde zıplayalım ve sonra güvendeyiz.
And then it plummets down into the basement, And we boing into that giant spring At the bottom of the elevator shaft,
Eminim içlerinden biri kocaman bir evde azıcık kirayla yaşamaya olumlu bakacaktır.
I'm sure one of them wouldn't mind getting a cheap room in a huge brownstone.
Anlamlı anlamsız alınan her şey kocaman bir borç okyanusunda birikiyor
But every such purchase flows into a massive ocean of consumer debt.
Steven kocaman bir deste oluşturdu.
Steven got tipped to a big package.
Bizim, bahçede bahçıvanla top oynayabileceği kocaman bahçeli bir evimiz var.
We have a beautiful house with a big yard where he could throw the ball with the gardener.
Tanrım, o yatakta kocaman görünüyorum, değil mi?
God, I look huge in that bed, don't I?
İlkokulda ona kardan kocaman bir kardan adam yapmamızı söylemiştim...
In elementary, I said we should make a huge snow man...
Kocaman bir ağzın ve küçücük bir beynin var.
You got a big mouth and a little brain!
Suratına kocaman sıçmaya tutuyor.
I'm old enough to take a big, fat shit on your face.
Şöyle kocaman.
A really big one.
Ne kadar kocaman olduğunu görürsün, değil mi?
And you see how huge it is, right?
Hammond, kocaman evini alıp bizimle yarışmaya gelmek ister misin? Tamam, madem yapmak zorundayız.
Hammond, would you like to come and amuse us with your stately home in a drag race? Yes, all right, if I must.
Bir sürüyü gütmek için kocaman bir çiftliğe gidiyorduk. ve oraya 1 günde ulaşabileceğimizi düşündük.
'We were headed for the gigantic farm where we'd be herding cattle,'and had decided to try and reach it in one day.
İnek derken kocaman bir boğayı kastediyorum.
When I say "cow", I mean massive bull.
Hala kocaman bir parça kaldı.
Still got a chunk left over.
O kocaman parçayla ne yapacaksın peki?
And what are you gonna do with that chunk?
Kocaman bir felaket.
Complete and utter disaster.
Şöyle kocaman?
Like a whole lot?
Kocaman gülücükler, tamam mı?
Big smiles, all right?
Adalind kocaman bir eğlence olduğunu söyledi.
Adalind told me it was a real whopper.
Ama onun kalbi kocaman.
But his heart is big.
Kalbimi kıran şey senin kocaman bir salağa dönüşmen.
! Why it breaks my heart to see what a colossal numb nut you've become?
Kocaman kalbinle gelip yardım etmeye çalıştın... ve bütün idealizmini söndürdüm.
Well, you came in with a big heart trying to help, and I just rained all over your idealism.
Bak bak o kocaman ayı postunun altında neler de varmış?
Well, look what was under that big bear outfit.
Kocaman bina çöktü gitti.
No wonder the foundation has crumbled.
- Yemekler çok şahane değil ama burada çalışan her kadının kocaman dekoltesi oluyor.
Well, the food's nothing to write home about, but every girl that works here, they have the big boobies.
Eminim gözlerini kapayıp babanın eve geldiğini ve senin ona kocaman sarıldığını hayal edersen çok daha iyi hissedersin.
I bet if you close your eyes, pictured your daddy coming home and giving you a big, big hug, it'd make you feel so much better.
İleriye doğru kocaman bir adım.
It's a huge step. In a forward direction.
Kocaman, budala bir pislik gibi.
A great big, jerky giant asshole.
Sana kocaman bir boşluk bırakıyorum, benden hatıra.
"I leave you a giant void as a reminder of me."
Ben sadece üzerinde kocaman dolar işareti olan çuvalımı getirmeli miyim, bilemedim. - Hayır.
Is that a problem?
Kocaman gülümseyin.
Big smiles.