Kolye translate English
1,876 parallel translation
- Şekerden yapılmış bir kolye.
- It's a necklace made out of candy.
Bir Sene Önce Tezgâhından bir kolye sattım.
Oh, I sold a necklace for you.
Rossum'la yaptığın çalışmalar karşısında bu yaptığımızın lafı bile olmaz tabii ama ona bir kolye ya da tekne falan alamaz mıydın?
I mean, uh, it's the least Rossum can do after all of your work with us, But couldn't you just buy her a necklace or a boat or something?
Parktaki kız buna benzer bir kolye takıyordu.
The woman from Central Park was wearing a charm just like this.
Kolye ister misiniz?
Do you want some garlands?
Çoğunlukla bronzdan yapılmış ve kolye şeklinde takılmışlardır.
They were often cast in bronze and worn around the neck.
Kolye dün gece buraya geldikten sonra, bu sabahki açılışa kadar olan 10 saatlik bir süreç için kasaya kondu.
The necklace was stored there for 10 hours between its arrival last night and the opening of the show this morning.
- Joyau Prieux'dan çalınan elmas kolye mi?
The diamond necklace that was stolen from Joyau Precieux?
- Bu arada o kolye...
Um.... By the way, that necklace....
O kolye, seni şişman gösteriyor.
When you wear it, it makes you look fat.
Alt tarafı aptal bir kolye.
You know, it's just some stupid necklace.
Seni dışarı hediye almaya gönderiyorum ve sen gidip kendine aptal bir kolye alıyorsun. Aptal değil.
I send you out for gifts, and you go and buy that dumb necklace for yourself.
Bu kolye bir hayat hedefi.
It's smart. This necklace is a life goal.
Bunlarin kolye olarak kullanildigi düsünülüyor. Yani atalarimiz artik süs esyasi takiyor ve muhtemelen vücutlarini boyuyordu.
At Blombos they've also found shells with holes drilled in them, believed to have been used for necklaces.
Çünkü bana zaten bir kolye verdin.
'Cause you already gave me a necklace.
Hepsi kolye eline geçtikten sonra başladı.
It all started when you got the necklace?
Bir kolye için.
- Over a necklace.
Bu sıradan bir kolye değil.
It's not just any necklace.
Çılgınca biliyorum ama o kolye kabus görmeme neden oluyordu.
- I know it sounds crazy.
Kızlar kolye, gitmiş.
You guys, the necklace, it's gone.
Ne kadar hoş bir kolye.
That's a nice necklace.
Yerde kolye vardı.
There was a necklace on the ground.
Elmas bir kolye.
A diamond necklace.
Elmas bir kolye almış sana, bütün kasaba bunu konuşuyor.
He got you a diamond necklace, huh? It's the talk of the town.
Taktığınız o kolye neyi simgeliyor?
You have been wearing that necklace, what does it symbolize?
Bu kolye sokakta da mı satılıyor?
Even the street stalls sell this?
Boynundaki kolye.
The pendant.
Bu Yuki'nin hayatına karşılık gelen kolye.
This is... the necklace I got in exchange for Yuki's death.
Şu anda o kolye olayları birbirine bağlayan tek şeymiş gibi görünüyor.
As it stands right now, this necklace seems to be only link between all of this...
Bu kolye, aşkınızı, kaderiniz yapabilir derler.
It's a pendant that's said to make fateful love possible.
Bir kolye gibi boynumda üzgün kelimeler taşıdım.
I carry those sad words around my neck like a splinter,
Kolye.
The necklace.
Yani askı yok, merasim yok, yazı yok kolye ve vücuttan alınan herhangi bir şey de yok.
That's why that there's no rig, no ceremony... no paint, no necklace. Nothing taken from the body.
Kolye mi aldın?
- Got a cartouche?
Yoksa alelade bir kolye mi?
Or just another souvenir?
Ve kalkanın içinde kolye ye dogrudan güç verirsen neler olacağını hatırlıyormusun?
AND DO YOU REMEMBER WHAT HAPPENS UH, WHEN YOU DIRECT THE ENERGY OF THE NECKLACE INTO THE SHIELD?
Bir kolye ve bir aynan var...
YOU HAVE A NECKLACE AND A MIRROR...
Güzel bir kolye istersen...
Fancy a necklace?
Şu kız da aynı kolye ucu vardı.
That girl was wearing the same pendant.
- Kolye için gelmedim buraya.
I didn't come for some necklace.
Bazıları bir kolye için ölür.
Some die for a necklace.
Hâlâ bir kolye için kendini öldürtmek istiyor musun?
You still want to get yourself killed for some necklace?
Bu kolye kimin olabilir?
Whose pendent could this be?
Bu kolye.
Pendant.
Güzel kolye, anne.
Necklace, mom
Dedim ki, "Bana inci bir kolye sözü vermemiş miydin?" Hayatım boyunca, bunu daha önce hiç söylememiştim.
Obviously, in my whole life, I never said that before.
Daha ben "kolye" diyememiştim çünkü aniden,... gözümün içine boşaldı ve görüşüm bulanıklaştı ve geriye düştüm...
I didn't even get to say "necklace" because suddenly this whip strikes across my eye and my vision goes all blurry and I fall back and I- - So you fell off the horse.
Peki neden kolye hâlâ mankenin üzerinde?
Why is the necklace still on the model?
Onda bir kolye var.
She has this necklace.
- Belki senin kız için bir kolye bakmalısın?
- Maybe Iocket for your special girl?
Kolye, kolye.
Locket, locket.