Kopegim translate English
2,094 parallel translation
Ben ve köpeğim Çorap bu şehirde büyüdük.
Me and my dog Socks grew up in this city
Köpeğim nasıl? Pardon, senin köpeğin...
God, it's good to see you.
Bir köpeğim var. Ergenken de bir köpeğim vardı. Ve...
I have a dog, and I had a dog when I was a teenager and... yeah, I did once, I
Bu, benim köpeğim Lucha Singh'tir
This is my little brother Lucha Singh
Köpeğim Jake gibiyim.
I felt like my dog, Jake.
Köpeğim yok. Henüz. Ama alabilirim.
I don't yet, but-but I might... will soon, very soon.
Ben çocukken, Bay Scratchawan diye bir köpeğim vardı.
When I was a kid, I had this dog, Sir Scratchawan.
Dingo adında bir köpeğim var, onunla yatarım.
I have a dog named Dingo, I'll sleep with him.
- O benim köpeğim!
That's my dog!
Köpeğim mükemmeldir.
My dog is perfect.
Ahbap, köpeğim için izin belgesi mi?
Aw, man, you got a warrant for my dog?
Belki köpeğim, Dr. Elliot'u öldürmüştür ama bu benim yaptırdığım anlamına gelmez.
May... mae d kleDrElliot, but that doesn't mean I made him do it.
- Köpeğim.
- My dog.
Bir köpeğim bile yok ki.
I don't even have a dog.
İşim çok yoğun, ve bir köpeğim var, yani...
Work is crazy, and I just got a dog, and...
Son birkaç haftadır köpeğim çok cansız.
For the last few weeks, my dog's been listless
Babamla, ninemle, köpeğim Mookie ile, ninem koydu ismini.
Uh, my dad, My nana, my dog mookie, named by nana.
- Köpeğim, ama sağ ol
- My dog, but I appreciate that
- Köpeğim yok.
- no dog.
- Dedi ki "Köpeğim öldü." - Tabii ki, işte bu!
He said, "My dog's dead." Of course that's it!
Evet hanımefendi. O benim köpeğim.
Aaa.. yes... yes.. madam that is... that's my dog.
Evet köpeğim Shep ile ormanlık alana gittim.
Yeah, I went to the woods with my dog Shep.
Elbiselerimi getirebilecek bir köpeğim yok. - Üstüne alınma, Merlin.
You don't have a dog and fetch the stick yourself.
Köpeğim hastalandı.
My dog is sick.
Köpeğim şu an gerçekten hasta.
My dog is really sick now.
Tabii ki karım, kızım ve arkadaşlarım, köpeğim Cody.
Of course, my wife, my daughter, and my friends, my dog Cody.
Askerdeyken, köpeğim bile... beni bırakıp bi itle kaçtı.
While I'm in the service, even my dog... ran away with some mutt, too.
Sana bir tasma takıp köpeğim yapacağım!
I put a collar on you and make you my bitch!
O benim köpeğim.
That's my dog.
Ve köpeğim.
And my dog.
Ormanda bir kulübem ve bir de köpeğim var.
I have a dog. The old smith cabin?
Arabaları kovalayan bir köpeğim.
I'm a dog chasing cars.
Lütfen beni "Köpeğim ödevi yedi" "Büyükannem öldü." bahaneleriyle uğraştırma.
And please refrain from patronizing me with "My dog ate it" or "My grandmother passed away."
Gerçek şu ki, büyükannem - Nur içinde yatsın. -... ödevime yardım ederken, köpeğim masanın üstüne atlayıp onu yedi.
The truth is, my grandmother was helping me with my homework- - bless her soul- - when my dog pounced on the kitchen table and ate her.
Köpeğim büyükannemi yedi.
My dog ate my grandmother.
Sonra son köpeğim Buffy vardı.
And then there was Buffy, who was my last dog.
Zavallı köpeğim.
Poor little dog.
İlk olarak, köpeğim konusunda ona güvenmiyorum.
For starters, I don't trust him with my puppy.
- Ve bir köpeğim.
- And a dog.
- Hiç köpeğim olmadı.
- I've never had a dog.
İyi ki bir bekçi köpeğim var.
Good thing I got a watchdog.
Bay Ackerman köpeğim olur.
Mr. Ackerman's my dog.
Çocukken, bir köpeğim vardı.
When I was a kid, I had a dog.
Ben koca bir köpeğim.
I'm the big dog.
Ben koca bir köpeğim.
I'm the big dog!
O benim köpeğim.
He's my dog ;
Evet, benim de böyle bir köpegim vardi ama iki kati daha iriydi.
Yeah, I had a dog like that once, except maybe like twice as big.
Köpeğim için geldim.
I came back for my dog.
Köpeğim için geri geldim.
I came back for my dog.
Köpeğim bile çekip gitti.
Even my dog cleared off.
Köpeğim nerede?
Hey, where's my dog?