Koydum translate English
6,352 parallel translation
Toz haline getirdim ve I.V'in içine koydum.
I'll grind it and put it in the I.V.
"Yapmak istediklerim" isimli bir liste hazirladim. "Ölene kadar" Hepsini temize çekip kovaya koydum
Well, I've got a list of everything I'd like to do from now until I die neatly filed in a bucket.
Çaydanlığı ateşe şimdi koydum.
I just put a kettle on the fire.
Tabii o zamanlar bebek arabalarının frenleri falan yoktu hiç. Sonra kaldırımın oraya koydum arabayı. Ama orada hafif bir meyil olduğunu fark etmemişim.
I took him grocery shopping in his stroller... this was before the days when strollers had brakes... and I parked it up on the curb, which I didn't realize was on a slight incline.
Ama koydum tabii ki, çünkü mal değilim.
Of course I did, because I'm smarter than that.
Yazılarımı nereye koydum...
Where did I put my writing...
Bol kajulu tavuk koydum.
Extra cashew chicken, for future reference.
Bavuluna eldiven ve geceleri üşürsün diye fazladan yün çorap koydum.
I've packed you gloves and extra wool socks in case you get cold at night.
Hatta sürpriz niyetine tarçın da koydum.
I even put a little bit of cinnamon in as a fun surprise.
Bu sopalar bana bir servete mal oldu. Çantanın içine bir GPS koydum.
Those clubs cost me a fortune, so I put a GPS tracker inside the bag.
Ayakkabı kutusuna paraları koydum. Kayıtlar bitmiyor.
I ran out of shoeboxes for the money, and the books aren't adding up.
Polis yerine askerleri koydum, ama tekrar soruyorum bu hardal paketi nedir?
I get the army men are police, but what's the mustard packet again?
Her zaman yaptığım gibi, toparlanmak için mesafe koydum.
I took it apart to clean it like I always do, but when it came time to put it back together,
- "Yeni Bir Ütopya Arayışı", koydum.
- The Search for a New Utopia.
Tuvalete gitmek için bir kaç dakikalığına oraya koydum.
I just put them down for a second while I went to the bathroom.
Adını O'Brian koydum.
I call him O'Brian.
Adını "zombi sikerten" koydum.
Made it myself. I call it "The Z Whacker."
Üçüne de tuz koydum, tuz.
I did salt all three.
Kahve de koydum fincana Selam söyle amcana
I'm pouring a cup of tea Greet your father for me
Sadece susması için onu yüzüne koydum.
I put it over her face just to get her to stop talking.
- Onu uyanamadım, Bu yüzden kirli iç çamaşırları koydum onun yüzüne.
- I couldn't wake him up, so I put some dirty underwear on his face.
Ben de gömdüm sakladım, duvarın içine koydum.
So I buried it, I... hid it, I sealed it up inside a wall.
" Çocuklarla uğraştığımı öğrendiğim için, kılıcımı bir kenara koydum... ve hararetle onları durduracak bir şey bulmaya çalıştım.
"Now, knowing I was dealing with children, " I put away my sword and worked feverishly to discover something " that would stop them.
- Evet, ama yalnızca açık olmak için, tırnak işaretlerini cadaloz'un etrafına koydum.
- Yes, but just to be clear, I put air-quotes around "bitchy."
Hangi şişeyi alacağını bilemedim. Ben de hepsine mine koydum.
I didn't know which bottle you'd take, so I Vervained them all.
- İnsanlar pek ciddiye almadılar ben de çoğunluğa uydum, balya falan koydum.
Oh, people weren't taking it seriously, and I could get a lift back so I thought I'd just bail.
Üç haftadır kapanlarıma burun kıvırıyordu. Ama bugün bir kamamber peyniri parçası koydum ve fare bey dayanamadı.
Three weeks... he's been turning... up his nose at my traps, and now, now, today, a smidge of Camembert and Mr. Rat, he cannot resist!
Onu dolaba koydum.
I stuffed him into the closet,
Isıttım ve şu bele kadar olan deliklerin arkasına koydum.
I warmed it up and put it behind those waist-high holes in the wall.
Suçlamaları dosyaya koydum.
I filed the charges.
Az önce müzik kutusuna beş dolar koydum.
- I just put five dollars in the jukebox.
Bu arada ofisindeki viskiye de el koydum.
Oh, and I also confiscated that bottle of Scotch you had in your office.
On yaşındayken, annem uyurken ağzına limon koydum.
When I was ten, I once walked by my mother sleeping, and I snuck in the room, and I put a lemon in her mouth.
Hayır, aslında onları oraya kendim koydum.
SCHMIDT : No, I actually put those in there myself.
Kedi kumluğunu küvete geri koydum.
I put the litter box back in the tub.
O kadar para koydum oraya. Bir sigara keyfimiz olmasın mı?
All the money I put away here, I can't enjoy one smoke?
- Adını "Çorap Dön-mecesi" koydum.
I call it "sock it to me."
Arabanın bagajında, Lily'nin sırt çantasına koydum.
It's in Lily's backpack in the trunk of the car.
Şef, Dawson ve Casey'yi kritik bir noktaya koydum, biliyorum ama...
Chief, I know I put Dawson and Casey in a tight spot up there but I...
Çadırın içine silah temizleyicisi bile koydum.
I even put gun cleaner inside the tent to see if it helps.
Ama bak, çizimini oraya koydum.
It's right here...
Kapıların arkasında bana sizi hatırlatan şeyler koydum.
I put something behind it that reminds me of each of you.
Her şeyi doldurdum ve onları ayrı bir yere koydum!
I filled in everything, and I put them separately here!
Tüm giysilerimi o valize koydum.
I put my clothes all up in that suitcase.
- Adaylığımı koydum.
- I'm running.
Ben seni oğlum yerine koydum.
I took you in as a son.
Ve onları bir model programına koydum. Minas, Patras Üniversitesi Havacılık bölümüne girmeyi denemiş ki bu da işinde ustalığı açıklıyor.
Minas attended the University of Patras studying aeronautics, which explains his impressive work.
İçine şeker koydum, al.
I put candy in it. Here.
Adını "sarılma" koydum.
I call it "the hug."
Ona Z-ikerten adini koydum.
I call it the Z Whacker.
Kenarlara da ışık çıkartan buğulaştırıcı koydum.
So I placed Jacob's gun inside this sterile fish tank with a luminol vaporizer attached to the side.