English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Kurul

Kurul translate English

1,678 parallel translation
Artık kurul umurumda değil.
I don't care about the board anymore.
Bir sonraki dünyayı ele geçirme alt kurul toplantısında gündeme getiririm.
I'll bring it up at the next world domination subcommittee meeting.
Yedi hafta önce kurul üyeleri toplandığında ve Christian da Stonygates'e geldiğinde, durumu anladığını fark etmiş olmalısın.
You must have known, he was onto you, the last time Christian came to Stonygates. When the Trustees convened, seven weeks ago, that's when you conceived your plan, wasn't it?
Numuneler MTA'ya girdikten sonra bir kurul tarafından incelemeye alınıyor.
A council starts an inspection after samples are received in MTA.
Kurul tutuklamayla sonuçlanacak bir bilgi veren kişilere ödül verme kararı aldı.
The board has offered a sizeable reward for any information leading to an arrest.
Kurul, transfer onaylarının hemen feshedilmesini istedi.
The Board has revoked their transfer approval effective immediately.
Kurul toplantısını bir iki gün geriye çekmeyi deneyebilir miyiz? - Bunu hâlâ başarabiliriz.
Do we try to push the board meeting back a couple of days?
Kurul beni günün kahramanını kovmaya zorlayamaz.
The board can't force me to fire the hero of the hour.
- Yarın sabah bir kurul toplantısı var.
- There is a meeting tomorrow morning.
Kurul toplantısının ardından, kurdele kesme töreni için, lütfen Lafitte Sığınağı'nda bizlere katılın.
PLEASE COME JOIN US AT THE LAFITTE HOUSING COMPLEX
Kurul üyeleri kendilerine açıklamadıkları miktarlarda hisse senedi vererek maaşlarını iki katına çıkardılar.
The members of the board doubled their pay by awarding themselves stock options, the amount of which they won't reveal.
Okulun kurul toplantısında çok garip birşey duydum.
I heard the weirdest thing at the school board meeting.
Kurul, Majestelerinin talep ettiği gibi Kraliçenin sefirlerinden, Lorraine Dükünün oğluyla olan evlilik öncesi anlaşmaya ait yazılı kanıt istedi.
The Council has acted upon Your Majesty's request. We demanded written evidence of the Queen's envoy about the pre-marriage contract to the Duke of Lorraine's son.
Kurul, Kilisenin başı olarak piskoposlardan evliliğinizin iptalini isteyebileceğinizi, bunun yeterli olacağını düşündü.
The Council considers it sufficient, as Head of the Church, that you can have the bishops annul your union.
Kurul tekrar toplandı ama Paul beni koruyor.
Jury is out on together, but he's got my back.
Eczane bölümüne Pyxis konma konusundaki kurul toplantısında fikir beyan etmeni istiyorum.
I need you to put in your 2 cents with the board that wants to put a Pyxis in the pharmacy.
Dinle, eczane bölümüne Pyxis konma konusundaki kurul toplantısında fikir beyan etmeni istiyorum.
Listen, I need you to put in your two cents with the board or whatever it is that wants a Pyxis in the pharmacy.
Bütün bu konuları öğleden sonra ki yetkili kurul toplantısına taşıyacağım.
All right, listen, I'm gonna bring up all these issues in the executive committee meeting this afternoon.
Sonra genel kurul toplantısında görüşür müyüz?
See you at the board meeting later?
Bilirsiniz, genel kurul toplantılarına bayılırım.
Oh, you know I love a good board meeting. ( LAUGHS )
Kurul listeyi pazartesine kadar istiyor.
The Board wants a short list by Monday.
Kurul onaylı.
- Board certified.
Kurul onaylı öğretmen sen misin?
Are you the board-certified tutor?
Bir öğretmeni hangi kurul onaylar?
What board certifies a tutor?
- Kurul onaylıyım.
- I'm certified.
Kurul, hissedarların teminatının ihlali olacağını söyledi.
The board said it would be a breach of their "fiduciary duty to shareholders."
Kurul, mülkü ertesi hafta satışa çıkaracak.
The board has put the property up for sale next week.
Bu kurul bir daha toplanmaz.
This ruling can't be revisited.
Aldığı ilaçların etkisi altındaki Syd'in hikâyesine kurul kesinlikle inanmaz.
No one on the board would buy the fiction that Syd rattled off in her pill-popping delirium.
Bu kadın kurul başkanı nasıl oldu, hiç bilemiyorum.
How that woman became chair of the board, I will never know.
Jennings ve kurul mu, yoksa Shepherd'la aranızda olanlar mı?
Is it Jennings and the board or you and Shepherd
Yarınki büyük kurul toplantısı öncesi biraz dinlenmek için otele doğru gidiyorum.
I just wanted to let you know that I landed safe and sound and I'm on my way to the hotel to get some rest before the big board meeting tomorrow.
Ben bölge müdür yardımcısıyım, Sayın Kurul Başkanı.
I'm the Deputy Field Director, Madame Chairman.
Çünkü, sayın kurul başkanı ayrıca beni öldürmeye çalışan maskeli tetikçiler gördüm.
Because, Madame Chair, I also saw a team of masked gunmen trying to kill me...
Kusura bakmayın, Sayın Kurul Yöneticisi ama dünyadaki 7 milyar insanla konuştunuz mu?
With all due respect, Madame Chair, have you spoken to all 7 billion people on the planet?
Kurul başkanı aradı.
That was the chairman of my board.
İki gün sonra bir arkadaşımla konuştum kurul tarafından Dr. Morgan'ın yerine aday olarak seçilmiştim.
Well, who do you think spread the rumors? Two days after I spoke to my friend, I was recruited by the board to replace Dr. Morgan as a candidate.
- şey teknik olarak, spor rekabetçi bir faaliyettir bir kurul tarafından kurallar koyulur...
Video games are not a sport. Well, technically, they are a sport, being a competitive activity, governed by a set of rules.
Kurul, öğretim elemanı Chang'ı çağırıyor.
Fine. Uh, the tribunal calls teacher Chang.
Kopya çektiğin için kurul karşısındasın!
You're on trial for cheating. Fine.
- Ne? Nehir kenarındaki maçıma oyuncu seçmeleri için kurul gelecekti. Baskı altına girmek istemedim.
There was a scout coming to the final game at Riverside and...
Doktorlar sağlığının yerinde olduğunu söylüyorlardı ama Kurul şartlı tahliye talebini reddetti.
The doctors had given him a clean bill of health but the Probation Service turned down his requests for parole
Ondan kurtulmak için genel kurul kararı gerekecek.
It would take a vote of the general partnership to oust him.
Kurul toplanıp hadi bir göle bakalım diyecek. Tahmin etmesi kolay.
The council are like, "Let's drag the lake!" So predictable.
Böyle bir şeyin tesadüfü olarak gerçekleşme ihtimali sıfıra yakın. Gran Doma, kurul başkanı... Onları infaz etme konusunda tereddüt etmeyecektir.
The chances of this being coincidence are nearly zero... is strict and will not hesitate to eliminate wrongdoers without even a trial.
New York'ta kurul toplantısı...
Board meeting in New York...
Kurul toplantısı...
Board meeting...
Jim, kurul senin lehinde bir hüküm verdi.
Jim, the Board will rule in your favor.
Üzgünüm ama kurul önerini reddetti.
I'm sorry, but the board rejected your proposal.
Kurul ne der bilmiyorum ama elimden geleni yaparım, tamam mı?
I don't know what the board will say, but I'll do my best, okay?
Kurul...
Board...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]