Köse translate English
2,173 parallel translation
Aman Tanrım, onlar doğuştan hikâye anlatıcı, ters köşe yapmakta iyiler.
Oh, my God, they're natural storytellers. They're great with twists.
Bu "kenar mahalleli" piç hepimize ters köşe yaptı.
ThatSlumdogbastard twisted all of us!
Dee, normalde seni aşağılamak için bu fırsatı kaçırmazdım ama çılgın bir ters köşe yapacağım.
Uh, you know, normally, Dee, I would take this opportunity to insult you, but I'm going to throw an insane twist your way.
Tekrar ters köşe.
Boom! Try and keep up.
Çok ters köşe var. Burada çok ters köşe var.
Lot of twists in this thing, so try and keep up.
O kadar çok ters köşe var ki takip edemiyorum bile.
It's tough to follow.
Kıza bağırıp çağırdığı köşe başına gelmiştim.
I came around the corner, he was yelling at her.
Köşe başındaki normal asansörleri kullanabilirsin.
You can use the regular elevators around the corner.
Şu köşe çocuğu olan?
The corner boy?
Stüdyom caddenin sonundaki köşe başında.
My studio is just around the corner.
Aslında, o köşe benim köşem ve aslında benim yazmam gerekiyor.
Actually, it's actually my column, so I should actually do it.
- Her köşe başında satılıyor. - Ruhsatı Pennsylvania vermemiş.
Oh, get one of those on any street corner.
Sol alt köşe.
Bottom left corner
Aynı zamanda Brick, köpeğe Orson'u köşe bucak gezdirmeye karar vermişti.
At the same time, Brick had decided to take the dog for a pull to show off the many sights of Orson.
Köşe koşularının yapabilecek mi onu merak ediyorum.
I don't know how he's gonna run his corner routes.
Köşe koşularının yapabilecek mi onu merak ediyorum.
I'm wondering how he's gonna run his corner routes.
- Peki, köşe koşularını kim yapacak?
- Who is gonna run the corner routes?
Dinle, Tilly, dışarıda, terfi, annesi zevkten dört köşe.
Beat ya! Oh, sorry we're crashing something.
Sanıldığı kadar sıkı denetleme olmuyor. Köşe başı dükkânları düzgün bir takas. Belki de rüşvet verir.
They're not as tight as they should be, street cornerjob, a decent turnover and a bent manager, doddle.
Doğru duydun, sonra da Dört Köşe'ye gideceğiz ve aynı anda dört eyalette breakdance yapacağım. Olamaz!
Can I help you find something?
Merkez Bankası, 12. köşe, U caddesi.
Capital Mutual Bank, corner of 12th and U Street.
- Yani ben gazetenin köşe yazarı Güzin Abla mıyım ya?
- Am I like your personal therapist?
Belki de San Francisco'nun en popüler ikinci....... gazetesinde köşe yazarlığı yapan birisi bu durumu okurlarına duyurur?
Maybe a journalist who has a column in San Francisco's second most popular paper can write a searing expos?
Köşe yazım, kendi kendine konu üretiyor işte.
Hey, this article's just writing itself.
Carla... Bana acı verse de bir köşe de beklemeliyiz.
Carla... but we'd just hold everyone back as we are now.
Yunanca, Süryanca, Farsça ve Sanskritçe bilimsel ve felsefi metinler için dünyanın kütüphanelerini köşe bucak aramak, imparatorluk için onları getirmek ve Arapça'ya çevirmekti.
Greek, Syriac, Persian and Sanskrit, bring them to the empire and translate them into Arabic.
Ben Jack Somon, köşe başındaki evde oturuyorum.
My name's Jack Salmon, I live right around the corner...
Son Durak gibi köşe barlarında şarkı söyleyen iki bin kız olmalı bu şehirde.
There's got to be 2,000 girls in this city making up little postcards and singing at rundown joints like the Last Stop.
İşimi geri almam için köşe yazıları mı yazacaksın?
Write some articles, get me my job back?
Her köşe başında seni görecekmişim gibi hissediyorum.
I feel like I will see you in every street corner.
Köşe yazılarına bayılıyor.
He loves your column.
Nathaniel hakkında bir köşe yazısı yazıyorum.
I'm gonna write a column about Nathaniel.
Ama yine de, o köşe yerine bu köşeyi dönsem, ya da o otobüs yerine bu otobüse binsem, ideal dostumun beni bekliyor olacağını ve biraz sohbet ettikten sonra, ideal dost olabileceğimizi anlayacağımızı düşünürdüm.
I still felt that if I only turned this corner instead of that or boarded this bus rather than that one, I would find the ideal friend waiting for me and that we would recognize each other at once after the exchange of a few words.
Sana "Güncel Psikoloji" için köşe yazısı yazdırmak deveye hendek atlatmaktan zor, değil mi?
It's a long way from booking you gigs writing columns for Psychology Today, huh?
Kötü bölgede, camlar dip dibedir, çocuklar köşe başında içerler.
In a bad area, windows get put through, kids drink on corners.
Resmi deyişle, sadece şunu söyleyebilirim ; normalde resmi bir yetkisi olmayan fakat pek çok insanın köşe bucak kaçmak istediği belli başlı görevlerin taktiksel safhalarında devreye giren bir erdim.
Officially, I'm only allowed to say that I've been a sworn officer participating in the tactical phase of certain missions that would make most men wanna crawl up and hide inside their own assholes.
Köşe odada kalıyordum ve iki tarafı da gören camlar vardı.
Actually my room was on the corner of the building so there was a window on either side.
Ben sadece Ormsby'nin pazarlama işini değil, aynı zamanda da onun çok güzel köşe ofisini aldım.
And I inherited Not only Ormsby's plum marketing job, But also his very cool corner office.
İtalyan kuzinesinde köşe taşı Toskana'nın geleneksel domates sosu...
Cornerstone in Italian cuisine a classic tomato sauce in Tuscany.
- Şaka yapıyor. - Köşe masanız hazır.
- Mr Stark, your corner table is ready.
Bir köşe yazısı okudum.
I read an article.
Okuduğum her köşe yazısı sanki bunu söylüyor.
Every article I read seems to be saying that.
Şimdiyse CIA'in öldürmek için aradığı bir kaçağım ve köşe bucak saklanıyorum.
Of course now I'm a fugitive, the CIA wants to kill me and I'm hiding in a hole.
# Köşe bucak herkesin kalbindesin #
You're a darling of everyone in every nook and corner...
Ve yeni köşe ofis.
And the new corner cabin.
Böyle köşe bucak ve her yerde tartışabilmek için mi!
So that you can utilize every nook and corner of this place to argue.
Bu köşe sakindir, hiçbir şey olmaz.
This corner is quiet, nothing ever happens here.
Köşe başındayım.
I'm at the corner.
Bütün birimler, binayı köşe bucak arasın!
Get a team and move in now.
- Yuvarlak köşe ve yukarı merdivenlerden.
- Round the corner and up the stairs.
Sundays gazetesinde köşe yazısı yazan... -... Tamara Drewe mi?
Is that Tamara Drewe that writes in one of the Sundays?