Kızkardeşim translate English
892 parallel translation
Benim de orada yaşayan bir kızkardeşim var.
I've got a sister who lives out there.
Biliyorsun, benim kızkardeşim gibidir.
You know, shés like a sister to me.
Kızkardeşim olan birinin Heathcliff için ters, dilenci kılıklı, kaba, yontulmamış biri olmasından başka birşey düşünmesi imkansız.
It's impossible my sister could think of Heathcliff... as anything but a surly, dressed-up beggar, a lout and a boor.
Çok yakında evlenicek olan kızkardeşim Encarnacion ve Antonio Lopez'e... kısa zamanda yeni bir yer alıcaz.
The marriage of my sister Encarnación to Antonio Lopez... which will take place as soon as possible.
Annem ve kızkardeşim.
Mother and Sis.
Sen benim kızkardeşim değilsin.
You're not my sister.
Kızkardeşim bu haylaz çocukların alay konusu olurken, burada kalamam.
I refuse to stay while my sister's humiliated by these ghastly children.
- O benim kızkardeşim.
- She's my sister.
Tek kızkardeşim kayboldu ve yerel polis onu bulmakta tam anlamıyla yetersiz kaldı.
My only sister has disappeared and the local police seem utterly unable to find her.
Eve kızkardeşim, avukatım, annem, dostum, psikiyatristim ve polisim oldu.
Eve became my sister, lawyer, mother, friend, psychiatrist and cop.
Bakın, beyler, kızkardeşim, birlikte büyüdüğü bir adamla evleniyor.
Look, fellas, my sister's gettin'married to a man she grew up with.
Kızkardeşim Stella DuBois'yı arıyorum, yani Bayan Stanley Kowalski'yi.
I'm looking for my sister, Stella DuBois. I mean, Mrs. Stanley Kowalski.
Kızkardeşim hamile!
My sister is gonna have a baby!
Kızkardeşim bugün evleniyor.
My sister's marrying today.
Tanışmalarından yarım saat sonra birbirlerine kızkardeşim diye hitap edeceklerine dair seninle bahse girerim.
I bet you anything half an hour after they've met... they will be calling each other sister.
Zavallı kızkardeşim Bayan Moncrieff'in oğlusunuz, ve sonuç olarak da, Algy'nin küçük kardeşisiniz.
You are the son of my poor sister Mrs. Moncrieff... and consequently Algy's younger brother.
Eğer bir kızkardeşim olsaydı
Tell you, if I was to have a daughter,
Hatta kendi kızkardeşim.
Even my own sister.
Diyelim başaramadım, kızkardeşim, pazarlık gücümüz güçlenir.
Let's not pretend, my sister, that our bargain is for anything but power.
Benden küçük dört kızkardeşim var.
I've got four sisters, all younger than me.
Kızkardeşim yaşının uygun olduğunu söyledi.
My sister say the age is right.
Endişelenme kızkardeşim.
Now, don't worry, sis.
- Bu kızkardeşim, Amy.
- This is my sister, Amy.
Dört kızkardeşim var.
Four sisters.
Kızkardeşim bana...
My sister has told me.
Şu da kızkardeşim Iris.
This is my sister Iris.
- Küçük kızkardeşim.
- A younger sister.
Kızkardeşim Sampson Cole mağazasında çalışıyor.. ... bana da o söyledi.
My sister works for Sampson Cole's Department Store... and it was through her that I heard about it.
Sel bastı, götürdü, ben ve kızkardeşim Nan hariç.
Floods washed us all away, all except me and my sister, Nan.
Seni kızkardeşim olarak göreceğimi mi düşünüyorsun?
You think I want you for even a half-sister?
Ama sen gördün - ben, annem ve kızkardeşim birbirimize çok bağlıydık.
But you see - well, me and my mother and sister were awful close.
Kızkardeşim seni saraya getirdiğinden beri seni sevdim, destekledim, seni kendi oğlumdan öte tuttum, çünkü sende... diğer insanlardan büyük bir değer ve yücelik gördüm.
From the time my sister brought you to the court, I loved you, reared you, set you before my own son, because I saw in you a worth and a greatness above other men.
Pekala, kızkardeşim, fakat beni çok incitiyorsun.
Very well, sister, but you're hurting me terribly.
O benim kızkardeşim değil.
She isn't my sister.
O sırada babam ölüydü ve annem ondan sonra uzun süre yaşamadı, ve sonra benim gerçek kızkardeşim Joanna'yı alıp götürdüler, ve ben bundan mutlu değildim.
Papa was dead then and mama didn't live long afterwards, and then they took my real sister, Joanna, away, and I was very unhappy about it.
Sonra Abigail, taşınırsak iyi olacağını söyledi ve o kızkardeşim olduğunu söyleyecektir ve sonra insanlar acımasız sözler söylemeyecektir.
Then Abigail said it would be better if we moved and she'd say she was my sister and then people wouldn't make cruel remarks.
Bazan, ben de onun benim gerçek kızkardeşim olmadığını anımsamakta güçlük çekiyorum.
Sometimes, I find it hard to remember she isn't my real sister, too.
Onlara Joanna'nın benim kızkardeşim olmadığını söyle.
Tell them Joanna isn't my sister.
Onlara Joanna'nın benim kızkardeşim olmadığını fakat bana öyle olduğunu söyleten acımasız bir kadın olduğunu söyle.
Tell them Joanna isn't my sister but a cruel woman who made me say she was.
Oh, fakat kızkardeşim ve ben sana olacakları umursarız, Bay Jorgy.
Oh, but my sister and I care very much what happens to you, Mr. Jorgy.
Kızkardeşim birazdan akşam yemeğini verecek.
My sister will have your supper in just a minute.
Kızkardeşim beni öldürmeğe çalıştı, biliyor musun.
My sister tried to kill me, you know.
Görüyorsunuz, Bay Jorgy duman yutmuş ve kızkardeşim...
See, Mr. Jorgy was overcome with smoke and my sister...
Şey, kızkardeşim bahçeden zevk alır, fakat bahçede çalışamayacak kadar meşgul.
Well, sister enjoys the garden, but sister's too busy to work in it.
Kızkardeşim bir sinir hastası ve hayalgücü canlı umutsuz bir kadın.
My sister is a neurotic and disappointed woman with a vivid imagination.
Kızkardeşim, Jenny, Alec ile tanışmadan önce hayat dolu, neşeli bir kızdı.
My sister, Jenny, was a sweet and lovely person before she met Alec.
Kızkardeşim Fresno'da seninle çalışmıştı.
My sister worked with you in Fresno.
Onu kızkardeşim bana vermişti.
My sister gave it to me.
Hiç kimse, sevgili kızkardeşim.
Nobody, my dear sister.
Kızkardeşim orada mürebbiyedir.
My sister's governess there.
Bu Harold Mitchell. Bu da kızkardeşim, Blanche DuBois.
Blanche, this is Harold Mitchell.