Lakes translate English
686 parallel translation
Yani Titan sıvı metandan ( doğal gaz ) Nehirler, göller ve ırmaklar vardır.
Titan actually has lakes, rain and rivers made of liquid natural gas, liquid methane.
Ve yalnızca Lakes'in altında da değil, ayrıca Wales'in ve güney İrlanda'nın altında da. Ve hatta Birleşik Devletler'in doğusunda da.
And not just beneath the Lakes but beneath Wales, southern Ireland and even into the eastern United States as well.
Her yer göller ve akarsularla, balık ve av hayvanları ile dolu.
Lakes and streams everywhere. Fish, you ask, and game?
Chicago, St. Louis, Cincinnati, Tüm Büyük Göl kırsalı demiryolu nakliyatına başlıyor.
Chicago, St. Louis, Cincinnati, the whole Great Lakes country... beginning to ship east by rail.
Bir mevsim, dağdaki göller gibi serin, temiz su bulunur.
One season, there is cool clear water like lakes in the mountains.
- Belki göller bölgesine.
- I thought perhaps to the Lakes.
Nehirleri, gölleri ve dağları ile küçük şirin bir kasabadır.
Nice little town. Rivers, lakes, mountains.
Bu, çaba, alın teri... ve zaman gerektirecek.
"But it takes work, and it takes sweat."... and it lakes time. Lots of time.
Şey... Söz konusu hangi göl acaba?
Now... what's this about lakes?
Koloni bağlantısı iyi, Mısırdaki piramitler iyi, Taç Mahal iyi.
The lakes are well. The twilight of the pyramids are right. The Taj Mahal is well.
Şehir dışında birkaç tane romantik göl var.
A couple of nice, romantic lakes just outside of town.
Orada resmen kumdan göller ve nehirler vardır.
All that sand out there with the rivers and lakes that aren't real at all.
İtalyan göller bölgesine.
The Italian lakes.
Göller bölgesinde geceleri hava soğuk olur.
The night air is cool on the lakes.
Beş Büyük Göl'ün isimlerini söyle.
Name the five Great Lakes.
Bazen o kadar soğuk olur ki göller ve nehirler donar ve suları o kadar sertleşir ki üzerinde bile yürünebilir.
Sometimes it is so cold, that the lakes and rivers freeze and the water becomes so hard that you can walk on it.
Belki göl kıyısında.
Maybe on the lakes.
Neden dönüp sıcak su gölüne iniş yapıp beklemiyoruz?
Why don't we go back to the warm water lakes and just sit it out?
Ophir şehri Sahra'da bir yerde çölün ormanlarla kaplı, göller ve nehirlerle parıldadığı zamanlarda kuruldu.
The city of Ophir flourished in a part of the Sahara when the desert was green with forests and bright with lakes and rivers.
Görüyor musun, işte gölün etrafındaki o park.
See that little park over there with the lakes around it?
Küçük bir kızken, kayıklardan göllere düştüğüm olurdu.
I've fallen into lakes, out of rowboats, when I was a little girl.
Ne diye bizim oraya geldin ki!
Why did you come to the bloody lakes!
Göller ve havuzlar kararıp kurumuş.
The lakes and ponds became black and stagnant.
Nehirler, Turin, Milan,
The lakes, Turin, Milan,
Gelişigüzel konuşurduk... heykel isimlerinden, çalıların şekillerinden... süs havuzlarından.
We talked casually... about the names of statues, the shape of bushes... the ornamental lakes.
Geçen sene bu zamanlarda... havuzları donduracak kadar hava soğumuş.
At this time last year... it was so cold that the lakes froze.
Gelişigüzel konuşurduk heykel isimlerinden,.. çalıların şekillerinden, süs havuzlarından,.. göğün renginden.
We talked casually, about the names of statues... the shape of bushes, the ornamental lakes... the color of the sky.
Beni eve getireceğini söylemişti.
He said :'Come on! Let's go to the lakes!
Erie Kanalı, Albany'nin yukarılarında Hudson nehrinden ayrılacak ve hiçbir engelle karşılaşmadan Kanada sınırındaki "Beş Göl" e ulaşacaktı.
The Erie Canal left the Hudson above Albany and carried clear across to the Great Lakes.
Kanla kazanılmış toprakları araştırmak ve inşa etmek için duydukları heyecanla bir zamanlar ateşten çöl iken göl haline geldi.
From soil enriched by their blood out of their fever to explore and build came lakes where once were burning deserts...
Burada 120 göl var.
There are 120 lakes here.
Batıdaki göller kötü işaretlenmiş kimi önemli tepe noktaları hiç işaretlenmemiş.
The lakes to the west are poorly marked certain important hill positions not even noted.
Seninle ilk karşılaşmamız... New Jersey'de mi, yoksa Lakewood'da mıydı?
Was it Pompton Lakes, New Jersey, or Lakewood where we first met?
İsviçre'de ve İskoçya'da bazı göller vardır. Ve bunlar Denizin Gözleri olarak adnlandırılır.
There are certain lakes in Switzerland certain lochs in Scotland which are called the eyes of the sea.
Çünkü bu göller dipsizdir.
They are so called because these lakes and lochs are bottomless.
Dağlara, göl kenarlarına ve plajlara hareket devam ediyor.
The movement to the mountains, lakes and beaches continues.
Burada da görüldüğü gibi, göllerle çevrili.
It's surrounded by lakes, here, as you see.
Gölde bir sürü ilginç yaratık bulunuyor.
The lakes are inhabited by all sorts of strange creatures.
Ağaçlar, göller, dağlar, daha önce gördün.
Trees, lakes, you've seen them before.
Bu sular, orta afrika göllerinden gelip ki 6400 km yol kat edip Mısır'ı yeşile çeviriyordu.
These are the waters drained from central African lakes... that have flowed 4,000 miles to make Egypt green.
Ve Rocky Dağları, tepeleri kar, etekleri orman kaplı ve göller ve...
And the Rockies, they're snowcapped, and the slopes are forested and there are lots of lakes and...
İki göz iki küçük, kahverengi göl.
There are two eyes... two small, brown lakes.
İki küçük, kahverengi-yeşil göl.
Two small brownish-green lakes.
Bazı yerleri hatırlarsınız, ormanları ve yolları, gölleri...
You remember places, forests and paths, lakes...
İçinde göl bulunan kaç cadde biliyorsunuz?
Look, how many streets do you know That have got lakes in them?
Almanların geçebilecekleri tek yer iki göl arasındaki tepe.
The Germans have only one way through : By the crest between the two lakes.
O göllerin kenarında dinlenme yerleri de yapılıyor.
Those lakes provide many people with recreation.
Bugün, Finlandiya karla kaplı toprakları üzerinde vahşice saldıran düşmana karşı savaşıyor.
Today, the Finlândia, among the snow e its frozen lakes, fight against the forces of violence without escrúpulos, as us we make.
'Ve böylece ulaşacaksın'Gottardo'nun en yüksek tepelerine'ebedi göllerin parladığı yere. 'Onlar kendilerini'gökten düşen suyla doldururlar.
And thus, as you climb, you will reach the heights of the Gottardo where the eternal lakes are filled with waters which fall from heaven.
Orada çeşme, ırmak, göl yok mu? Yok.
- Aren't there fountains, rivers or lakes there?
Eh, burada birçok göl var efendim.
Well, we have a number of lakes here, Sir.