English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ L ] / Laser

Laser translate English

2,599 parallel translation
Hedefleme ışını lazer işaretçisi gibi.
[Hawkeye] It's a targeting beam like a laser sight.
Üzgünüm, sigorta panelleri olmadan hiçbir şey yapamayız ya da mikro kontrolör veya aküler ya da lazer mezura olmadan.
Sorry, we can't do anything without the fuse panels, or the micro-controllers, or the batteries, or the laser tape measure.
Lazer mezura olmadan da çalışır.
It'll run without the laser tape measure.
Doktor Cameron, eğer lazer mezura olmazsa...
Dr. Cameron, if we don't have the laser tape measure,
Lazer mezuraları kaldırabilir misiniz?
Can you remove the laser tape measure?
İşte burası da lazer mezuranın gideceği yer.
That's where a laser tape measure would go.
Herhangi bir lazer ölçümü suyun kırılmasının indeksiyle ayarlanmalıydı ki bu da 1.33.
Well, any laser measurement would have to be adjusted by the index of refraction of water, which is 1.33.
Ofis mobilyasından tutun, gizli belgeler ve karmaşık lazer takip sistemine kadar her şey.
Uh, everything from office furniture to classified documents, to sophisticated laser tracking systems.
- Tarayicilariniz var, lazerleriniz var.
You've got a scanner, you've got a laser.
Muhtemelen lazer kullanmışlar.
Probably used a laser pointer to flare the lens.
Bu çok dandik bir mürekkep. Tıpkı çeteden ayrıldıktan sonra dövmesini sildirmek için lazer parası olmayan elemanlar gibi bir şeylerin üstünü kapatmaya çalışıyordu.
This much shitty ink, he was trying to cover something up, like when a brother quits a gang and can't afford to laser off the tats.
Hani şu lazer kalemler gibi.
You know, get one of those little laser pointers.
Lazer kaleme bile gerek kalmayacak.
I won't even need a laser pointer.
Bende bunların hepsi var fantazi lazer ışığı, bazı pyrolarla birlikte.
I've got this whole laser light extravaganza planned, with some pyro. Troy...
O pis kırmızı parlaklığı... Sonra gezegeni... ve küçük bir ışığı görürüz O ışık, gezegen patlamadan tüyen çevrecilerdir.
and then you see the Death Star and you see the laser start to glow this hellish red, and then you see the planet again, and you see this little light - - and what that is : that's the environmentalists getting away before the planet gets blown up.
Sinemaya gittik, sonra spagetti yedik, ve sonra lazer topu oynadık.
We went to a movie and then we ate spaghetti and then we played laser tag.
İşte, olay budur!
Oh, yes, laser show!
Plazma lazerli önlemler mi?
Phased plasma laser countermeasures?
Elimde sadece parktaki ahmakların apışlarına tuttuğum bu müthiş lazer var.
All I have is this kick-ass laser pointer that I point at nerds crotches in the park.
Bizim elimizde sadece bu müthiş lazer var.
All we have is this kick-ass laser pointer.
Lazer...
It's a laser...
- Kafasında lazer var!
It's a laser thing!
Alnında kırmızı lazer olan bendim, hatırladın mı?
I was the one who had a red laser on my forehead, remember
Damien, lazer tabancasıyla oynamıyoruz.
Damien, we do not play with laser guns.
O bir katılaştırma tabancası.
Besides, it's not a laser gun. It's a dehydration... ... gun.
Süper botlar, süper güç ve süper X ışını artı lazer görüşü.
super-boots, super-strength, and super-X-ray-slash-laser vision.
Süper lazer görüşü çalışsın.
Activate super-laser vision.
Lazerlere doğru çakarsam belki aralarından geçebilirim.
Maybe if I can flash on the laser grid, I can get through them.
Ne zaman onun fotoğrafını çekmeye kalksam, sanki iki lazer ekran doğru geliyormuş gibi oluyor.
It's like every time we try to get a mug shot, it's like two... Laser beams were pointing at the camera.
Konuşma tatsızlaşmadan önce yeleği bana ver lazer nefes.
Give me the vest, Laser Breath. Before our conversation gets nasty.
İşe yaramaz, lazer suratlı bir Jabba serserisi için.
For a no-good, laser-faced, jabba scoundrel.
Geniş spektrumlu radyasyon monitörleri ve lazer termometreler hazır.
Broad spectrum radiation monitors and laser thermometers ready.
- Ben canlı lazerim, demir adam.
That's living laser, iron man.
¶ lazerim var ¶
♪ I've got a laser ♪
¶ işte lazerim ¶
♪ it's my laser ♪
Kutlayalım ya Giriş biletlerim de var
I went down to the planetarium. Three tickets, Floyd, laser light show, tonight.
Spencer'ın lazerle seninle dalga geçmesine izin vermemeliydim.
Look, I shouldn't have let Spencer tease you with that laser pointer.
Plütonyumun tutuşturucusuna lazer tutuyorum, bir süre için.
I can keep the laser from igniting the plutonium, for a little while anyway.
Hayır, daha çok Wikileaks adındaki kirli işlerin bir çıktısı. Ne diyeceğim...
No, it's like a laser pointer of nasty instead of the massive, gaseous cloud of pain that is Wikileaks.
Bir lazerimiz, ışığın sadece açık olan iki yarıktan geçebileceği bir tabakamız ve de bir gözlem ekranımız var.
We have a laser, we have a two-slit assembly where the light can only go through two slit openings and we have an observation screen.
Deneyin kritik bir noktası var, Zeilinger lazer ışınlarını kontrol edebiliyor yani yarıklara foton adı verilen tek tek ışık parçacıkları ateşlenecek.
The experiment has one crucial feature - Zeilinger can control his laser beam so that it fires single particles of light, called photons, through the slits.
Lazer tek tek fotonları gönderdiği zaman bazıları yarıklardan geçecek bazıları geçemeyecek.
As the laser fires single photons, some will pass through the slits, some will bounce off.
6 inç boyunda çelik bir boru, bunları 40 metre uzunluğundaki bir büyük tüple birleştireceğiz ve bunu 5 kez yapacağız, lazer ışıkları tüpün merkezine doğru gidecek.
It's a six inch steel pipe and we're going to bolt them together in one big tube, 40 metres long and do that five different times and the laser light's going to go down the centre of the tube.
Bu belirsizlik onun lazer ışıklarını uyaracak ve bu da onun aradığı kanıt olacak.
This fuzziness will disturb his laser beam and that's the evidence he's looking for.
Elimde bu var, gökten yeri tarayıp Zayıf noktalarını belirliyor, Yerden yüksek bir yere çıktığında ise lazeriyle bir sinyal - Moz!
I'll have this in the sky to scan the area's weak spots while you go to a higher-ground position with your laser - - Moz!
Bu kodlanmış şablonu bilgi dizisini, kasiyer, lazer... ışığıyla tarattığında, siyah çizgiler arasında beyaz boşlukları görüyoruz, tutarı almış oluruz.
But encoded in this pattern here and picked up by the laser that's gonna scan it is a set of information, and when the cashier scans it, the laser beam will look at the white gaps between the black lines, and we get the price.
Lazer nereden ateş edildiğini belirlememize yardım edecektir.
Laser will help us determine where the shot came from.
Laser alarmı.
Alarm lasers!
- Lazer!
Laser!
Tamam.
See that laser?
Oğlum, planımızı bilmiyorsun! Açıkla ona! Ben elektrikçi kılığına girdim!
Son, you don't know our plan Explain him I am in a electrician's disguise I will cut the laser light connection to stop the security alarm sound I am in housekeeping's disguise I will spread smoke in the hall

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]