Laughed translate English
2,692 parallel translation
"Biz seninle güldük.. sen gülümsedin dünya'mız güldü.."
"if we laughed, your whole world laughed with us."
Ama ben bayağı güldüm.
But I really laughed.
Hayır. "Neye benziyordu?" dedi ve güldü.
No. She said what's he look like and laughed.
Ona güldüler ve tecavüz ettiler.
The cons and laughed raped her.
Bu kız yedi kez tecavüze uğradı ve o herifler bunu yaparken güldüler.
The girl'was raped for seven times and laughed while doing it!
Fakat Sam, patetes püresinin Alex'in burnuna yapıştığını söylediğinde annem çok güldü.
"But when Sam told her how mashed potatoes " were stuck up Alex's nose, " she laughed and laughed.
Bay Ellis, emin olduğunu söylediğinde de Doktor güldü ve ona "Sen harika bir uşaksın, Ellis." dedi.
And the Doctor laughed and said, 'You're an excellent butler, Ellis.' I were that surprised!
Güldüler.
They laughed.
Bu adamı dalga malzemesi olarak değil ibret timsali olarak görün.
The man is no base humor to be laughed at. He is a tale of caution.
Bana o gülüşü... Crixus'la sevişeceğimi söylemiştin.
The way she laughed at me....
Kabul etmeliyim ki bunda benim de hatam var
Well, he knows the words to choose. I must admit I laughed as I have reading.
Başlangıçta hocalarım bana güldüler.
At first, my teachers laughed at me.
Joseph Leshem'in başka canlılar tarafından gezegenimizin bir zamanlar'Dünyalaştırıldığı'konusundaki sözlerine gülen iş arkadaşları, sanırım şimdi pek de gülmüyorlardır.
Joseph Leshem's colleagues once laughed at him... when he said the planet had been terraformed... into a habitable planet by other beings. I guess they're not laughing now.
"Torbalarım hazır" dediğinde baya bir güldü biliyor musun?
You know, he actually laughed when he said, "My bags are packed."
Eskiden ödünü patlattığın bir oda dolusu aşağılık, yavaş çekim gibi sana gülüyor.
You're being laughed at in slow motion by a roomful of inferiors whom you used to terrify.
Bana gülünmesinin neden bu kadar zoruma gidecek bir şey olduğunu hiç anlamamıştım.
I never really understood how hard it is to be laughed at.
Bir keresinde annem o kadar çok gülmüş ki, babam çok sinirlenmiş.
Apparently she laughed so hard at that one, he got very angry.
Bunu denemediğimi mi sanıyorsun?
He just laughed at me. He loves it out there.
Güldük içtik...
We laughed, we drank...
Noel Baba ajansındaki kadın boşta kiralık Noel Baba olup olmadığını sorduğumda bana güldü.
Well, the lady at the Santa Claus agency laughed at me when I asked if they had any available store Santas.
Bana gülüyorlar ama ısrar ediyorum çünkü, bildiğim bir şeyler var.
I get laughed at, but I persist because I know things.
Biz her şeye güler geçerdik.
We just... laughed a lot.
Güldü ve şöyle dedi :
He laughed and said :
Sağ tarafına baktığında ağlıyor.
When he looked to his right, he laughed.
Benimle dalga geçtiler, güldüler Hayalci dediler
People made fun of me. They laughed. Some people say that dreamers walk around this earth with their head in the clouds.
Bir kaç kişi güldü.
A few people laughed.
Bütün gece gülmekten çatladım.
I laughed out loud all night.
Sen en son ne zaman güldün?
When was the last time you laughed?
Güldüler. Yani...
They laughed, so- -
Bana güldü, çenemi kapatıp olay yerini emniyet almamı söyledi. - Ben de yaşamıştım bunları.
The lead laughed in my face.Told me to shut my trap and secure his crime scene.
Az önce bana güldün!
You just laughed at me!
Böylece tekrar seçimlere girip alay konusu olmayacağım, anlıyorsun ya?
So I can run for office again someday and not be laughed at, you know.
Manolo Blahnik ayakkabılarımın tabanına tuvalet kağıdı yapıştırıp pistte yürürken gülen birini unutmak kolay değil.
It's hard to forget someone who taped toilet paper to the bottom of my Manolo Blahniks and laughed when I walked down the runway.
İki, hiç kimse benim tablolarımı almaz yoksa bütün kasaba onlarla dalga geçer. Yani eğer, kasabada kalmak istiyorsan, paranı kendine sakla.
Two, no-one ever buys any of my paintings or they would be laughed out of town, so if you want to stay in town, I suggest you keep your cash to yourself.
Bilmediğimi öğrenince Melekler güldü.
The Angels laughed when I didn't know.
Birkaç hafta önce dalga geçmiştim.
You know, a few weeks ago, I would've laughed, But I'm actually excited.
İkinci yıl, o paçavralı tuhaf adama bıyık altından güldük.
The second year, we laughed behind our hands at the odd man in his tatters.
Cidden... amma guldunuz.
Seriously... Damn, you laughed too much.
Ve hak ettiğim özgürlüğü almak istiyorsam gerçekte benim olanı almam gerektiğini söylüyordu.
And if I wanted the freedom that I deserved, I should reach out and take what was already mine. At first I just laughed him off.
Ben gülmedim ki, o güldü.
I didn't laugh. She laughed.
Buna gülerdin sen.
You would have laughed at that.
Evet, çok fazla güldük.
Yeah, we laughed.
Makyaj masamda otururum ben. Gece kremim var. Erkek arkadaşım gülmüştü bana.
I sit at my vanity and I have this night cream, my boyfriend laughed at me.
Herkes gülmüştü.
Everybody laughed.
Aptal.
Fool. She laughed.
Güldü.
She laughed.
Zamanlama uymuyor.
Timeline alone gets it laughed out the cps.
Güldü.
He laughed.
En son ne zaman güldüğümü hatırlayamıyorum bile.
Oh, I can't remember the last time I laughed.
Yok olmalarını sağlamak.
- Oh, um, make them go away. He laughed about it, actually.
Bana gülmemeliydi.
He shouldn't have laughed at me, though.