Leaning translate English
1,046 parallel translation
Farkında olmadan sırtını birine dayamak berbat bir şey.
It's terrible to lean on someone so hard, you don't know you're leaning.
Yalnızdın, ayrı... yaslanırcasına duruyordun taş tırabzana... elini tırabzana dayadığın kolun yarı aralıktı.
You were alone, apart... almost leaning against a stone balustrade... on which your hand rested, your arm half-extended.
Anahtar deliğinden bakıyordum.
I was leaning down by the keyhole.
Bu pilici ameliyata girmeden önce düşünebiliyorum. Zavallı herifin üzerine abanıp, onu dilim dilim kesmeden önce, "Bayım, medeni haklar konusunda görüşünüz nedir?" diye soracak.
I can see this chick now before she performs one of her operations she gonna be leaning over that poor cat, right before she slices him she gonna have the nerve to ask him, "Sir, what are your views on civil rights?"
Dürüst olmak gerekirse, bugün onun da bu eğilimde olduğunu hissettim.
To be honest, that day I got the feeling he might be leaning in that direction.
Reddedilen bir kadından daha öfkelisi olmaz. Evet?
She was leaning on him, she was tickling him, she was kissing him.
- Öne doğru abanmıştım.
- I was leaning over.
Kulenin tepesini görmek için geriye yaslanıyordum.
I was leaning back to see the top of the tower.
- Dayanmaya çalışın.
- Try leaning.
Nomoto Girişimcilik'e doğru bir eğiliminin olduğunu duydum, doğru mu?
I hear you're leaning towards Nomoto Enterprises, right?
Üzerime eğilmişti.
She was leaning over me.
Bakın, çok fazla üzerime geliyorsunuz.
Listen, you boys are leaning on me pretty hard.
Herifin üzerinde duruyor.
He's leaning on him.
İşler sanki bu yönde eğilim gösteriyor.
Things seem to be leaning in that direction.
Son tartışma, kapı pervazına yaslı duruyor.
The argument's leaning over there against the door jamb.
Pisa kulesini görecek miyiz?
Will we go and see the Leaning Tower of Pisa?
- Pisa kulesini görecek miyiz?
Well, are we going to see the Leaning Tower of Pisa?
Pisa kulesini mi görmek istiyordun? Gidip görelim şu lanet şeyi.
You want to see the Leaning Tower of Pisa, we'll see the bloody thing.
Bay Joker, kontrol panosuna yaslanıyorsunuz!
Mr. Joker, you're leaning on the control!
Bankada hesabım var. Salonum var. Adalet Terazisi ondan istediğim gibi işini görüyor.
I've got a bank account now, half a saloon, and these scales of justice will be leaning the way I tell them to,
Şey gibiydi üzerime yaslanmalı bir sarılma.
Well, it was sort of a leaning-over-me clinch.
Ne kadar üzerine yaslanmalı sarılma?
How far a leaning-over-me clinch?
Sırt üstüyken üzerine yaslanmalı sarılma.
Sort of a flat leaning-over-me clinch.
Üzerine yaslanıyorsun arkadaşım.
You're leaning on him, buddy.
Evet, bir kadın, heybetli ve otoriter bir kadın bana meyilli.
Maybe it was before I was born. Yes, a woman, imposing and strict, leaning towards me.
Eyerime yaslanıyordunuz Bay Chaney.
You were leaning on my saddle, Mr. Chaney.
O gün benim Tanrı'ya bağlandığım gündü.
That was the day I started leaning on the Lord.
Tırabzana yaslanmıştı.
She was leaning against the railing.
Jack öyle durmaya devam edersen, donup kalacaksın.
If you keep leaning on that shovel, you'll freeze solid like Lot's wife.
Neden Harry'nin mobilyasına yaslanıyorsun?
What are you doing leaning on Harry's furniture?
Kont'un üzerime eğildiğini hatırlıyorum. Şöyle fısıldadı :
I noticed the Count leaning over me.
Bayan Doris,.. ... o elinizdeki toprağı düzeltmeye yarar, yaslanmaya değil.
Miss Doris... that thing in your hand is for hoeing', not leaning'.
Kornayı çalmaya devam edersen Charlie, suratına yumruğu yersin!
Keep leaning on that tooter, Charlie, and you'll get a shot in the mouth!
Arabada eğilmiş bir adam gördünüz ama onu anımsamıyorsunuz, doğru mu?
You saw a man leaning out of the car, but you didn't recognize him, right?
Sartorius'un teklifine sıcak bakıyorum.
I'm leaning towards Sartorius'proposal, subjecting the Ocean's plasma to heavy radiation.
Arabanıza yaslanmamda sakınca var mı?
It okay, me leaning on your Willys?
Ama bağımlının biri ona para geldiğini öğrenmiş ve onu sıkıştırmaya başlamış.
But some junkie knew she was gettin money and he started leaning'on her.
Performans testleri çok yönlü yeteneklerinin olduğunu gösterdi. Ontolojik eğilim gibi yüksek zekalı olma durumu da iyi bu yöne eğilimi de güzel.
The performed tests have shown multi-directional talents, a high intelligence level as well as ontological leaning and inclination towards reflection.
Onu peşimde gezdirmek zorunda mı kalacağım?
Am I gonna have to have him leaning over my shoulder?
Yakınındaki bankta oturan yaşlı bir adam saatlerce boşluğa bakıyor ; mumya gibi hareketsiz, topuklarını birbirine dayamış çenesini iki eliyle sıkı sıkı tuttuğu bastonunu üzerine yaslamış boşluğa dalıp gitmiş saatler önce.
On a bench close by an old man stares into space for hours on end ; his is mummified, perfectly still, with his heels together, his chin leaning on the knob of the walking-stick that he grips tightly with both hands, gazing into emptiness, for hours.
Resim sergilerine gidiyor itinayla her tablonun önünde duruyor, başını sağa yatırıp gözlerini kısıyor daha iyi görebilmek için geri gidiyorsun.
stopping conscientiously in front of every painting, leaning your head to the right, squinting, stepping back to get a better view.
Herhalde Pizza Kulesinin yamuklugu... oraya giden baliklardan degildir.
This bronze. The leaning tower of Pisa if they can get up there.
Ağaca yaslanmış.
Leaning against that tree.
Sanırım beni Bill Cameron'a baskı yapmak için beni fırçalayacaksınız.
I thought you were gonna chew me out for leaning on Bill Cameron.
Adamın biri ön vagona dayanmış duruyor.
Someone leaning'against the head car.
Zarif atlara bakıyorum ve kül mavisi bulutlar ağırlaşmaya başlıyor.
" I look at leaning horses and the grey-blue clouds grow heavy.
Bir gece, köprü kurup... yerden bir şey alarak ve bunun lafını bile etmeyerek... Nicky'yi şaşırtmayı çok isterdim.
I'd just love to surprise Nicky one night... by just casually leaning over and picking something up... and never mention a word about it.
Kule inşa edildiği sırada batak arazide eğilmeye başlamış.
It started leaning in the marshy ground while they were building it.
Çok yaşa Pisa Kulesi, eğildikçe eğilir ama asla devrilmez.
Hey, viva the Tower of Pisa that's leaning and leaning and never goes down.
Bir dirseğin üzerine yaslanarak parkta yatıyordu. Adam dedi ki :
She was lying in the park, leaning on one elbow.
Kenara yaslanmaya çalış.
Try leaning against the wall.