Leaving translate English
46,119 parallel translation
Şimdi mesaj bırakıyorum, anladın mı ne demek?
I'm just leaving messages now, you know what I mean?
O halde sizi yalnız bırakayım.
I'll be leaving you two alone then.
- Beni onunla yalnız bırakmayacaksınız, değil mi?
You're not leaving me alone with him, are you? - Yes.
Bill, ben gidiyorum.
Hey, Bill, I'm leaving.
Ödüyorsun sonra da gidiyorsun. Seninle konuşan yok canım.
You're paying and then you're leaving.
Gidiyorum ama birkaç yıllık ücretiyle gidiyorum.
I am leaving. But I'm leaving with a year's wages.
Beni terk etmeyi hiç düşündün mü?
Do you ever think about leaving here?
On ikinci perondan birazdan kalkacak.
Now leaving on track twelve.
New Jersey'den ayrılıyorlar.
Leaving Jersey.
O havuzda ne olduğunu görmeden gitmeyeceğim!
I'm not leaving until I see what's in that pool.
Sen kal o zaman, biz gidiyoruz.
Oh you are leaving. We're leaving right now.
ister gelin ister gelmeyin.
With or without you! I'm leaving!
Burada yazana göre, Kral Menehptre'nin karisi doğum sirasinda ölmüs ve tahta tek bir varis birakmis bir kiz adi Ahmanet.
It appears that the wife of King Menehptre... died in childbirth... leaving a sole heir to the throne... a girl... called Ahmanet.
Gidiyor musun?
Leaving?
Bugün yaptığımız şeyi etraflıca düşünmeden kesinlikle odamızdan çıkmayacağız.
But we will definitely not be leaving our rooms until we've thought this whole thing out.
Bunun için düşüşü yapmak için beni terk etmeyeceksin.
You are not leaving me to take the fall for this.
Saat 14.00'te ayrılan bir konvoy var.
There's a convoy leaving at 1400.
Evet, gidiyorum.
Yeah, I'm leaving.
Beni kurtlara yem olmaya bırakmadığın için sana hiç teşekkür edemedim.
Well, I never thanked you... for not leaving me to be eaten by wolves.
Gidersen, onu burada bırakmış olacaksın.
If you go, you'll be leaving her behind.
Bırakıyorsun bunu, değil mi?
- You've been leaving it out, haven't you?
Kevin, Andy, sonunda gidiyorsunuz.
- Kevin, Andy, so you're finally leaving.
1 milyon dolar almazsam buradan gidiyorum.
I need a million dollars or I'm leaving.
Julio çıkıyordu.
Julio is leaving.
Peki, pas geçiyorum.
All right, I'm leaving.
Hemen gidiyoruz.
We're leaving.
Tam olarak nereye gittiğini söylemeden hiçbir yere gidemezsin.
You're not leaving until you tell me exactly where you're going.
Bu gece gidiyoruz, Lviv'e.
We're leaving tonight, for Lviv.
Yarın şafaktan önce buradan gidiyoruz.
We're leaving tomorrow before dawn.
Gretchen olmadan hiçbir yere gitmiyorum.
- I'm not leaving without Gretchen.
- Harika, bak eğer açsan pizzam ve burritom var.
- I'm leaving tomorrow.
Dostlarınızı kurtarmak istiyorsanız onları bırakmalısınız.
- If you want to save your friend, you're leaving. - That's her Leprechaun.
Tamamdır, ayrılıyor.
All right. We're leaving!
Polisler sınıftan ayrılıyor.
Cops are leaving the classroom.
- Rahat ol. Motosikletim sen de.
I'm leaving my motorbike behind.
Askerler gidiyor!
The soldiers are leaving!
Bende gidiyorum.
I'm leaving, too.
Bana ne olduğunu bilmiyorum. Ona şöyle dedim : " Seninle tanışmadan buradan gitmiyorum.
I don't know what came over me and I just said, " I'm not leaving here until...
Bir adamın gittiğini gördüm.
Just saw a man leaving.
Gidiyoruz.
We're leaving.
Veda etmeden mi gidecektin?
You're leaving without saying goodbye?
5 dakikaya çıkacaktım.
I was leaving in five minutes.
Ve giderler...
And they're leaving...
Yakında gidiyorum.
I'm gonna be leaving soon.
Yaralıysan ve iz bıraktığını düşünüyorsan nereye gidersin?
Well, if you were wounded and you knew you were leaving a trail, - where would you go?
Buradan çıkacağım.
I'm leaving this place.
Affet beni Affet beni Bağırdığım için affet beni Senin suçun değil di az kalsın ölüp gitmen.. Durr!
I'm sorry I'm sorry I'm sorry that I yield it wasn't your fault that I almost got killed but now you're leaving then you won't get all right I will go just stop
Şimdi gidiyoruz.
We're leaving now.
- Tamam, gidiyorum.
Okay, I'm leaving.
- Seni bırakmam.
- I'm not leaving you!
Ben gidiyorum!
I'm leaving!