Leer translate English
79 parallel translation
Benimle olduğunu unutma ve yan gözle bakma.
Oh, Jervis, please remember that you're with me and don't leer.
Yaltakçılık, yağcılık ve dalkavukça kuyruk sallamak.
The fawning, greased, obsequious leer.
Bunları takmama yardım edecek misin yoksa orada dikilip uzaktan pis pis mi bakacaksın?
Are you gonna help me with these or are you gonna just stand there and leer?
Pis pis bakacağım tabii ki.
I'll leer.
Sadece ürkütücü şekilde bağır ve onlara yan yan bak.
Just shout horribly... and leer at them.
Evet, yiyecek gibi bakıyorum.
That's, uh... I leer.
Ağzımın suları akıyor.
I leer. Yeah, I salivate.
O bakışı gördüm.
I saw the leer.
- Ne bakışı?
- Leer?
Ve şu üst kısma, TV ve kameranın arasına... birkaç ateşli hatun resmi takarsan, şüpheliler aşka gelir, ve insanları sadece saç stiline göre... teşhis etmek zorunda kalmazsın.
And if you tack a couple of hot centerfolds up here... between the TV and the camera, you'll get your suspects to leer up... so you won't be identifying people by hairstyle.
Kimsenin karısına kızına yan gözle bakmaz.
An agha do not leer at others wifes and daughters.
Önünde "L" harfi olan trenin ne işe yaradığını kestirmesi zor değildi : "Leer",... "Rückleitung des Leerzuges", yani "Boş trenin dönüşü".
And you can always know when it's an empty train with the word "L" in front of it, "Leer." - Yes. "Ruckleitung des Leerzuges"...
Yüzler değişir, yandan bakarlar birbirine, organlar dafışkırır yerinden.
Hmm... "Faces contort and stretch into a helpless leer, " organs spurt out smelly stains and sticky betrayals.
Yüzler... organlar...
Faces contort and stretch into a helpless leer. Organs spurt out smelly stains and...
Seninle sevişirken kendime ve bedenine bakabilmek için.
That's so I can look over at myself while I'm fucking and just leer.
Şu bakışa bak.
Look at that leer.
- Bakmadım.
- I did not leer.
Baktım mı?
Did I leer?
- Bakmadın.
- No leer.
şehvetli bakışlar fırlat.
Leer a little.
Bir keresinde yaratığı yakalamakla görevlendirilmiştim,... sırlarını ortaya çıkarmak için.
I was once commanded to retrieve the creature,... to leer it's secrets.
Gel bakalım genç adam. Hadi gülümse babana.
Here's a young lad framed of another leer.
Büyüleyicidir yan bakışım.
I've a fascinating leer
Onunla çalışmaya başladığımdan beri hayatım devasa bir dikizleme festivaline dönüştü.
Since I started working for him my life has become one gigantic leer-fest.
Geçen Şubat'ta o Cuma günü yazarlık semineri öğrencilerime kendi kasvetli dünyasında yaşayan tek insan olan edebiyat öğrencisi James Leer'den bir hikaye okuyordum.
On that particular Friday afternoon, last February I was reading a story to my advanced writer's workshop by one James Leer junior lit major and sole inhabitant if his own gloomy gulag.
Terry Crabtree ve James Leer.
Terry Crabtree and James Leer.
James'i kurtarmak zorunda kalabilirim.
I think I may have to rescue James Leer.
Bir de şu öğrencinizin adı neydi?
How about this kid, student of yours, Leer?
James Leer mi?
James Leer?
James Leer.
James Leer.
Fred Leer.
- Fred Leer.
James Leer'le bir gezinti yaptı k.
I took a drive with James Leer.
Gecenin bir yarısı James Leer'in ailesinin evine doğru yürüyor olmamalıydım.
GRADY : I had no business trudging to James Leer's parents'house at night.
Ama James Leer'i kurtarmaya karar vermiştik.
But we had decided to rescue James Leer.
Demek ki Bay Leer oldukça yüklü bir ceza ödeyecek.
It looks like our Mr. Leer is facing some monster late fees.
Bütün olanlardan James Leer'in sorumlu olduğunu düşünüyorlar.
They seem to think James Leer is responsible for all this.
James Leer'in nerede olduğunu biliyor musun?
You wouldn't know where James Leer is would you?
Walter Gaskell, James Leer'i hapse göndermek istemez.
Walter Gaskell doesn't want to send James Leer to jail.
İngiliz Edebiyatı öğrencisi James Leer ilk romanı için bir yayıncı ile anlaştı.
Our own James Leer sophomore in English literature has found a publisher for his first novel which I believe is called :
Crabtree'nin yaptığı anlaşmayla James hapse girmedi ve okuldan uzaklaştırılmadı.
James Leer didn't get expelled or go to jail, thanks to Crabtree.
Bock seppen gran leer.
Bock seppen gran leer.
İşte! Sorma, anlatma, can sıkma ve sırıtma.
In the office, don't ask, don't tell, don't mope and don't leer.
Ve adamların yan baktığı bu yerde bilimi kitaptan öğrenmek daha güvenli
And out of old books in good faith cometh all this new science that men leer.
Yüzler değişir, yandan bakarlar birbirine, organlar da fışkırır yerinden.
Hmm... "Faces contort and stretch into a helpless leer, " organs spurt out smelly stains and sticky betrayals.
Şehvet dolu bakışlı ve müstehcen konuşmalı Ege krallarının arasında çıplak dolaşmaya zorlandı.
Forced to walk naked among Aegean kings who leer... and spit obscenities.
Leer jeti, düşündüğümden daha hızlı geldi
The Learjet got here quick.
Sonbaharda Leer jetiyle Londra'ya sonra da Paris'e mi uçacaksın?
Learjet to London, Paris in the fall?
Sanki erkeklerin laf atacağı türden bir kızım da.
All right? As if I'm some object for guys to leer at.
Ve senin tanga giymiş her şıllığa bakmanı sevmiyorum.
I really don't love that you leer at every passing skank in a thong.
Hey, Darren. Shanda Leet bu gece muhteşemdi.
Hey, Darren, Shanda Leer was great tonight.
Ben hep sırıtırım.
I always leer.