Leipzig translate English
153 parallel translation
24 saat sonra gemi... kürkleri alır... ve Leipzig Fuarına götürmek üzere ayrılır.
After 24 hours the steamer leaves again... and takes fur with it... and these furs arrive at the Leipzig Fair
Sonra büyüdüm ve İsviçre'de okula gittim. Sonra Leipzig'de ve Sorbonne'da okudum. Sonra çok meşgul oldum ve babam yurda dönmeye karar verdi.
So then I grew older, and I went to school in Switzerland and in Leipzig and the Sorbonne, and then I became quite busy and my father decided to come home.
- Karl Goerdeler'e, Leipzig Belediye Başkanı?
- Or Karl Goerdeler, the lord mayor of Leipzig?
Leipzig'den doktor Goerdeler?
Or Doctor Goerdeler of Leipzig?
Gustaf Meyerheim, Leipzig'li deli âşık.
Gustaf Meyerheim, the mad lover of Leipzig.
Dorukta, ama alışılmadık bir yedi yıllık kaşıntı vakası 1912'de, Almanya, Liepzig'de meydana geldi.
An extreme, but not unusual case of the seven-year itch occurred in Leipzig, Germany in 1912.
Gustaf Meyerheim, Leipzig'li deli âşık kurbanlarından birini korkuturken.
Gustaf Meyerheim, the mad lover of Leipzig terrorizing one of his victims. Isn't that sensational?
Leipzig'de biliyorlar.
They know it in Leipzig.
Leipzig'de yedek parça üreten bir firma var.
Well, I know a Leipzig firm that makes the parts.
Leipzig'den.
Leipzig.
Önce Stockholm'ü aramalısınız. Oradan Varşova'ya ve Leipzig'e gider. Ve sonra Doğu Berlin'e.
You have to call Stockholm, from there Warsaw, then East Berlin.
Leipzig'e gitmek için Freiberg'den ayrıldığımızda.
When we left Freiberg for Leipzig.
Leipzig'de bir saldırı olacağına dair yeni bir söylenti var.
Got a hot rumour there's a big one coming up on Leipzig.
Büyük L. Leipzig.
The big L. Leipzig.
Leipzig düşmanın en büyük suni petrol rafinerisidir.
Leipzig is the enemy's largest synthetic-oil refinery.
Leipzig semalarına vardığınızda, tanımakta güçlük çekmezsiniz.
Once you're over Leipzig, you'll have no trouble recognising it.
Leipzig Üniversitesinden Profesör Meister'a bir telgraf çekmenizi istiyorum.
I want you to send a telegram to Professor Meister at Leipzig University.
Leipzig'e gidiyorsunuz, değil mi?
You'll be leaving for Leipzig now?
- Leipzig Üniversitesinden.
- From Leipzig University.
Bir saat içinde Leipzig'e giden bir tren var.
In about an hour's time, there's a train for Leipzig.
Leipzig'de kalabileceği bir yer ayarladın mı Paul?
You arranged for somewhere for her to stay in Leipzig, Paul?
Megaera'yı bulduğumuzda, Carla ile Leipzig'de buluşabilirim.
When we've found Megaera, I shall join Carla in Leipzig.
Leipzig'e ulaşamayacak.
She won't reach Leipzig.
Eğer istasyona ulaşabilirse, akşam 5'de Leipzig'de olacak.
If she does reach the station, she will be in Leipzig this evening at 5 : 00.
Leipzig'de ders verirken öğrencileriniz hiç böyle düşünmüş müydü?
Did any of your students think of that while you were at leipzig?
Leipzig'li Nazerman.
I start to blush. ... Nazerman of leipzig.
Yalnızca iki parmak civarında ve gene de Leipzig ile Dusseldorf arasından daha mı uzak?
It's only about two inches... and yet it's further than Leipzig to Dusseldorf?
Parti Merkezi, kültürel dostluğu ve dünya barışını geliştirmek için bir dizi yer değişimi ayarladı. Ben de Leipzig yakınlarındaki Neunhagen şubesi sekreteriyle yer değişimi için seçildim.
Well, the Party center has arranged a series of exchanges... to promote cultural amity and world peace... and I've been chosen to exchange with the secretary of the Neuenhagen Branch... outside Leipzig.
Leipzig Doğu'da değil mi? Duvarın ötesinde, değil mi?
Isn't Leipzig east, behind the curtain?
- Esasen Leipzig bölgesinden misiniz?
You are originally from the Leipzig area?
Leipzig aksanınız yok ama.
You haven't got a Leipzig accent.
- Leipzig'te.
- In Leipzig.
Leipzig, tamam.
Leipzig, right.
- Leipzig'te.
In Leipzig.
- Leipzig...
- Leipzig...
Leipzig, ardından da Braunschweig'ta.
In Leipzig and then in Braunschweig.
Bunun sonucu olarak da çalışmalarımı bu alanın ileri gelen isimlerinden Profesör Gustav Lindt'le birlikte yürütmek üzere Leipzig Üniversitesi'nin hizmetine sunuyorum.
As a result of that, I... I am offering my services to your University of Leipzig hopefully to work with Professor Gustav Lindt, a leading authority in my field.
Peşinde olduğum bilgi Liepzig Üniversitesi'nde bir bilimadamının kafasının içinde.
The information I'm after is inside the head of a scientist at Leipzig University.
Ama Leipzig'deki bu Profesör üstesinden gelmiş mi?
But this professor in Leipzig... He has?
Leipzig'deki ajanınızın adını öğrenmeliyim.
But what I need now is the name of your agent in Leipzig.
Nişanlınız Liepzig'de asistanınız olarak çalışmak istiyor.
Your fiancée would like to work as your assistant in Leipzig.
- Şimdi Liepzig'e doğru yola çıkın.
So, and now you leave for Leipzig.
Gromek sizi bavullarınızla birlikte Liepzig'de karşılayacak.
The indispensable Gromek will meet you in Leipzig with your baggage.
Ne kadar süre Leipzig'te olacaksınız?
How long do you have to be in Leipzig?
Leipzig-Berlin arası çalışan resmi otobüsle aynı yolu kullanıyoruz.
But we travel the same route as the official Leipzig to Berlin bus.
Tanrı'nın da isteğiyle Leipzig'e St. Thomas Okulu'na müzik yönetmeni ve koro şefi olarak çağırıldı, orkestra şefliğinin ardından koro şefliği yapmak başlangıçta kendisine pek uygunsuz görünmüştü.
So God willed that he was called to Leipzig, as Music Director and Cantor at the St. Thomas School, though it didn't seem proper to him at first to become a cantor after having been a chapel master.
Aynı zamanda orgun yapısını derinlemesine biliyordu ve bir keresinde Leipzig Üniversitesi'ne St. Paul Kilisesi'nin yeni orgunu incelemeye davet edildi.
He also knew thoroughly the construction of organs and had once been invited by the University of Leipzig to examine the new organ of St. Paul's Church.
Ve birkaç yıl sonra Herr Telemann tarafından Leipzig'de kurulan Collegium Musicum'dan yöneticilik teklifi aldı.
And a few years later, he received the directorship of the Collegium Musicum, founded in Leipzig by Herr Telemann.
Ve üç hafta sonra Leipzig'de St. Thomas'da evangelist Matthew'dan sonra, Kutsal Cuma boyunca Akşam Dualarında, Passion müziğini çaldı.
And three weeks later, he performed in Leipzig his Passion music after the evangelist Matthew during Vespers on Good Friday at St. Thomas.
" Birkaç yıldır, Leipzig'in belli başlı kiliselerinde müziği yönettim, fakat kusurum olmadığı halde art arda gelen suçlamalarla ızdırap çektim, aynı zamanda ödenekler de azaltıldı.
"For some years and till now, I have had " the direction of the music of both main churches in Leipzig, " but have faultlessly had to suffer one offense or other,
Ve önceki yıl Polonya Kralı ve Litvanya Büyük Dük'ü seçilen Prens ve eşi, Leipzig'i varlıklarıyla şereflendirdiğinde, öğrenciler ona olan sadakatlerini bir müzik akşamında bir konserle gösterdiler.
And when the Prince with his wife blessed Leipzig with their presence, on the day on which His Majesty had, one year before, been chosen King of Poland and Grand Duke of Lithuania, the students showed their devotion through an evening of music.