Lever translate English
695 parallel translation
Acil bir şey olursa, sarı kolu çek.
In an emergency, pull that yellow lever.
"Atın başındaki kaldıraç kolu onu göğe yükseltir..."
"The lever at the head drives it into the air..."
"... kuyruğundaki kol ise tekrar yeryüzüne inmesini sağlar "
"... and the lever at the tail brings it to earth "
Bizim hareketimiz insanlığın kaderini bir ölçüde belirleyecektir.
We have found the lever which sets the destiny of mankind in motion.
Sandalyeye oturduğunda da kolu harekete geçirir.
When he sits in the chair, he releases that lever.
Kol!
The lever!
- Koldan uzak dur!
- Get away from that lever!
Bunlar, şuradaki kol tarafından kontrol edilen kelepçeler.
These things here are manacles which are controlled by that lever.
Nişan alıp tetiği çekeceksin.
All you do is work the lever and pull the trigger.
Kola bas, kendi kendine gider.
Just pull the lever. It'll go up by itself.
Bunlar da lanet olası techizat ve! Quincannon'ın eski pantalonu.
Abby, that is the dad-blastedest outfit lever did see.
- Lövye elimden kayıverdi.
- The lever slipped.
Bu, insanı çok mutsuz edebilecek bir durum, Mary... Nasıl yapacağını bilmeden kendini ifade etmenin bir yolunu bulmaya çalışmak gibi.
Well, that's something that'd make a man very unhappy, Mary - groping for the right lever, the means with which to express himself.
Gregorious, dana bağı.
Gregorious, arm lever.
Dana bağı!
Arm lever!
Gregorious, dana bağı!
Gregorious, arm lever!
Danabağı, Gregorious, şimdi!
Lever, Gregorious, now!
Onları yakalamamızdaki yardımınıza bir teşekkür olarak bu hainleri sonsuzluğa gönderecek kolu çekme onurunu size veriyorum.
As a token of thanks for your help, without which I would never have succeeded, I am giving you the honour of pulling the lever that will drop these traitors into eternity.
Bu mil, direksiyon üzerindeki vites koluna takılı.
So that rod, connected to the gear shift lever... on the steering post, comes down here
Ama pimi çıkarsam, ve vites kolundan sökseydim, gördüğünüz üzere çok basit bir şekilde, vites koluyla ne yaparsanız yapın, ileri veya geri vites fark etmeksizin, mafsal olduğu gibi kalıyor.
But if I would've removed this cotter pin, and uncoupled the shifting rod, very simple operation as you can see, then no matter what you do with the shift lever, the bell crank remains as it was, in drive, neutral or reverse.
Jüriye vites kolunu direksiyon üzerinde ne şekilde bulduğunuzu söyler misiniz?
It was in reverse. And will you tell the jury in what position was the shift lever on the steering wheel?
Direksiyon üzerindeki kolun araba geri geri gidiyorken ileri vitese takılı olduğuna tanıklık ettiniz.
Yes, I'd have to say that. You testified that the lever on the steering wheel was found pointing to drive while the car was actually in reverse.
Sizce araba düşerken vites kolu bir konumdan ötekine geçirilmiş olabilir mi? Olabilir, ancak...
Now I ask whether in your opinion... this lever could not have been jarred from one position to the other during the course of the drop?
Anlaşılmasını isterim ki hiç bir şekilde tezahürat ya da alkışa... ya da infaz sırasında sarhoş konuşmalarına... durumun nezaketine istinaden izin vermeyeceğim.
I want it strictly understood that there'll be no undue shouting or cheering... or drunken talk when I pull that lever... on account of it offends the dignity of the occasion.
Kapak aşağı inerken kaldıraç, bunun altında bulunan mezardaki bir taşı serbest bırakacak.
While it's coming down the lever will release a stone in the chamber beneath this one.
Fasulye sırığı imdat frenini çekti.
Beanpole pulled a lever.
Bu da özel bir manivela. Acil bir durumda tüm mazotu boşaltmayı sağlar.
Here's a special lever where you can let the petrol out in an emergency.
Haydi, şuraya levyeyi sokun.
Come on, put the lever there.
Bunların nasıl kullanıldığını hepinizin bildiğini varsayıyorum ancak bilmeyenleriniz için... Tek yapmanız gereken horozu indirip hedefe doğrultmak ve tetiğe basmak.
I suppose you all know how to use one of this things but in case you don't... you just press down on this lever with your thumb and then pull the trigger.
Püskürtme vanası düzeyi.
- Check. Sprinkling valve lever.
- Enjektör başlatma vanası düzeyi. - Doğru.
- Injector starting valve lever.
Önündeki kol, hareketi kontrol eder.
The lever in front of him controls movement.
Önce kolu çok az ileri ittim. Laboratuvar etrafımda belirsizleşti.
At first, I pushed the lever forward very slightly and the laboratory grew faint around me.
Kolu daha da büyük bir hıza doğru ittim.
I pushed the lever on toward even greater speed.
Maktüllere şahsen zarar vermediler....... gaz odalarındaki vanaları açmadılar.
They never had to beat victims, or pull the lever that released gas into the chambers.
Adam, ablayı tehdit ederse kız kardeşi koz olarak kullanabilir.
If he's threatening the older one, he may use the younger one as a lever.
- Tetik, çek hadi.
- The lever, just pull it.
Makas!
The lever!
Makas nerede?
Where's the lever?
- Marş manivelasını kapatın.
- Start lever to shut off.
- Garip.
Pull the lever.
Bu vites kolunu görüyor musun?
You see the gear lever here?
Kontrol kolunu yavaşça kaldır.
Pull the control lever. Slowly.
Kaldıraçla gibi bir şeyle kaldırıp geriye çekilsek, sonra da içine baksak, olmaz mı?
Well couldn't we, ah, lever it up in some way, stand back and have a look at it?
- Bu direk 6 aşamalı leydim
This seems to be a six-lever mortise, milady.
Şu kolu ittiğimde, bu oda ve içindeki her şey kendi bileşen elektrik yüklerine dönüşecek.
When I push that lever, this room and everything in it will dissolve into their respective component electrical charges.
- Kolu itiver, delikanlı.
- Just push the lever, lad.
Kolu indir.
Pull the lever down.
Yani kaldırayım mı?
- Do I lift the lever?
Bu düğmeye bas.
You press this lever.
- Özel bir kaldıraç.
- A special lever.