English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ L ] / Limp

Limp translate English

1,131 parallel translation
Parmak artık yumuşak değildi.
The finger is no more limp and dangly.
Bu tür şeytanlıklara girişmek için çok yumuşak.
He looks too limp to get into any kind of mischief.
Belli belirsiz topallıyordu.
Has only a slight limp.
Özellikle "La Traviata" nın son sahnesinde kendimi bırakırım.
I go limp in the last scene of La Traviata.
Kuşu ötmeyen bazı subaylarla aramda farklar...
I have had my differences with some limp dicks...
Topal mı?
Limp?
Bu sizin ünlü aksamanız mı?
Is that your famous limp?
Aksamam hakkında ne biliyorsun?
What do you know about my limp?
Bir haftadır bir paçavra gibi esnektim.
I shall be as limp as a rag for a week.
Çorapların sarkmış
Your socks are limp.
İki dolar... yolluyorum.
I enclose... two limp singles.
Ayağı aksıyordu.
He had a limp.
Topal ve kel olsa da, hâlâ ateş gibi!
A man with limp, damaged hair, but nevertheless a fireball.
Neden aynı yere geldiğimizi biliyor musun?
You know why we ended up in the same place? - Your limp pulled us to the right, we're going in circles. - Why?
- Bir zenci daha.
Another nigger with a limp.
Sevgili Ophelia, sözlerimin aksak uyakları... iç çekişlerime uymuyor.
Dearest Ophelia - my verses they limp - rhymes won't fit my sighs.
Yani, topallamadı bile.
I mean, it didn't even limp.
Ondan kurtulmak için kapı aralıyorum sense kapatıyorsun.
I gave you a window to throw him out of and you went limp.
Güçlü bir kadınla karşılaştıklarında... şeyleri yumuşayıverir. O zaman ne yaparlar?
Their dicks get limp when confronted by a powerful woman, so what do they do?
Peregrinolu, Kuzey'de bir Fransız'ın oğlu olarak dünyaya geldi biraz tuhaf ve topallayan Roberto bir soğuk hava teknisyeniydi.
From Peregrino, born in the North, to a French guy, Roberto, who was... sort of strange and had a limp... he was a cold-storage technician.
Alacakaranlıkta veranda koltuğunda oturmanın yerini hiçbir şey tutamaz. Kemiklerin rüzgarda salınan söğüt gibi olur.
Yeah, your bones go as limp as a willow tree.
Belleroche'un çok zayıf olduğunu biliyordum ama... onun yerine bu mızmız okul çocuğundan... daha iyisini bulabilirdiniz.
I know Belleroche was pretty limp... but I do think you could have found a livelier replacement... than that mawkish schoolboy.
Kollar bükülecek, dizler güçsüzleşecek.
" Hands shall go limp, knees shall become weak as water.
Nabzı atan yumuşak bir bileği olan oğluna nasıl tepki vereceğini sanıyorsun?
How do you think he'd react to a son that had a limp wrist with a pulse?
Efendim, hastanede belirgin bir şekilde aksayan ve kuvvetli bir Alman aksanı olan bir adam var.
Well, Sir, there is a man in the hospital with a pronounced limp and a very strong German accent.
Bir Alman köpeği ve hafif topal bir adam!
One dachshund with a slight limp!
Buraya gelirken babamın borçlu olduğu adama rastladım.
On my way here, I came across that fellow with a limp,
Bir iktidarsız daha.
Another limp dick.
Ölme zamanı, seni yaralı yüzlü topal herif!
Time to die, you scar-faced limp-dick!
Topal olduğunu bile biliyorum.
I even know he has a limp.
Önemli değil, gerçekten.
I've always wanted a limp.
Atılgan pelte gibi sarkıyor.
The Enterprise is sagging like a limp pud.
Lambert, madem keyfin yerinde niye hafiften teğmenin yanına doğru yollanmıyorsun? Seninle konuşmak istiyor.
Lambert, if you're feeling up to it, why don't you limp your way in to the lieutenant.
Roy bizim için kayıp bagaj odasından çanta, tekerlekli sandalye ve topallamanı örtbas etmek için de kayak takımı getirecek.
Roy's gonna get us the duffel bag a wheelchair and skis out of lost luggage to cover your limp.
Başka topallamak isteyen?
Anybody else want a limp?
İster kör olsun, ister sağır olsun, ister kolsuz olsun, ister sakat olsun hiç önemli değil. Onun her eksiğini hallede biliriz biz önemli olan onun evin tek kızı olması ve çok zengin olması.
If blind, I will put eyes, if limp, can put Jaipur legs if fat, not give her food, but she should be the only daughter of a man having crores.
Karı kılıklı!
Jack-off! Limp-wrist!
Miskin!
Limp-dick!
Özellikle senin gibi pısırık zayıf karakterli biri!
Ever! Especially not a limp-dick like you!
Ve sen artık topallamıyordun.
And you didn't limp anymore.
Artık topallamıyorum.
I don't limp anymore.
Topallamıyorum.
I don't limp.
Kevaşe olan sensin!
You are the only limp dick in the lot!
- Marul solmuş.
- This lettuce is limp.
İyileşmesi uzun zaman alacak, üstelik topal bile kalabilir. - Ne korkunç.
It's going to take a long time to recover, and then he may have a limp, but they're not sure.
Ulusal Güvenlik Muhtıraları 55, 56 ve 57'nin tasarlanmasına yardımcı oldum.
He had something wrong with his leg, a limp. Don't get me wrong.
Bunlar çok gizli belgelerdir.
He's not one of those limp wrists. He's a butch John. Meet him on the street, you'd never snap.
Ben 20 yıl boyunca aksamayı oynadım.
I've played the limp for 20 years.
Bu berbat sakatlıktan kurtulabildiğini görmek için.
To see you rid of that hideous limp.
- Güçsüz, hasta.
- Limp, sick.
Karakolda sorguya çekildiler.
I remember him because of his limp.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]